Kalvinizm’in Beş Noktasına İnanmanın On Etkisi

Yazar: John Piper


PDF İndir

Kalvinizmin Beş Noktasına İnanmanın On Etkisi (John Piper)


 

Bu on nokta, Kalvinizm’in beş noktasına inanmanın yarattığı etkiler hakkındaki kişisel tanıklığıma dayanmaktadır. Bu konuda bir seminerde ders vermeyi yeni bitirmiştim ki, sınıftaki öğrencilerim benden, dersin içeriğini oluşturan materyallere ulaşabilecekleri bir yazı istediler. Ben de öğrencilerimin bu isteklerini yerine getirmeyi sevinçle kabul ettim. Dersin içeriği internet sitemizde kayıtlı halde bulunmasına rağmen bunu yazılı hale getirerek, bu yazıyı okuyan diğer insanların da tıpkı Elçilerin İşleri’ndeki Veriyalılar gibi Kutsal Yazılar’ı araştırmalarını ve Kutsal Yazılar’ın Kalvinizm’i öğretip öğretmediğini kendi kendilerine görmelerini umut ediyorum.

 

1 – Bu gerçekler Tanrı’nın önünde hayranlıkla durmamı ve gerçek Tanrı-merkezli tapınmanın derinine inmemi sağladı.

70’lerin sonunda Bethel Üniversitesi’nde Efesliler üzerine ders verirken Tanrı’nın işini yapmaktaki asıl amacın “O’nun görkemli lütfunun övülmesi” olduğunu anladığım ilk anı hala hatırlıyorum (Efesliler 1:6, 12, 14)

Bu beni, Tanrı’yı daha da zenginleştiremeyeceğimizi ve bu yüzden O’nun görkeminin O’nun isteklerini yerine getirmeye çalıştığımızda değil, fakat O’nu bütün iyi işlerimizin asıl kaynağı olarak görüp asıl tatmini yaşadığımızda parladığını görmeye yöneltti.

Romalılar 11: 36 “Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun! Âmin.” Tapınmanın kendisi benim için bir amaç haline geldi.

Bu doktrinler hislerimin ne kadar düşük ve yetersiz olduklarını görmemi sağladı, böylece Tanrı’ya duyulan özlem mezmurları daha canlı, tapınmam ise daha yoğun hale geldi.

 

2-  Bu gerçekler beni, tanrısal konuları daha da hafife almaktan korudu.

Bugünkü kültürümüzün acısını çektiği şeylerin başında popülerlik, göze hoş görünme ve akıllılık gelmektedir. Televizyon, sığlığa ve boş şeylere olan bağımlılığımızın ana kaynağı haline geldi.

Tanrı da bütün bunların içine sürüklendiğinden dolayı, tanrısal konular da son derece hafife alınmaya başlandı.

Robert Nicole, Spurgeon hakkında şunu söylemişti : “Çekici olmak için içinde esprilerin ve şakaların bulunduğu müjdecilik (pazarlama mantığıyla kilise büyümesi) büyük kalabalıkları etkileyebilir ancak bu tür bir anlayış insanın ruhunu kül eder ve dinin gerçek tohumunu yok eder. Charles Spurgeon, onun vaazlarını bilmeyenler tarafından sıklıkla esprili bir vaiz olarak düşünülmüştür. Aslına bakılırsa, konuşma şekli Spurgeon’dan daha içten, saygılı ve ağırbaşlı olan başka hiçbir vaiz yoktu” (The Supremacy of God in Preaching, John Piper sayfa 57).

 

3- Bu gerçekler kurtuluşuma hayran kalmamı sağladı.

 Efesliler 1. bölümde Tanrı tarafından sağlanan mükemmel kurtuluşu açıkladıktan sonra Pavlus, bu teolojinin ümidimize, mirasımızın yüceliğinin zenginliğine ve ölüleri dirilten Tanrı’nın gücünün içimizdeki işine hayran kalabilmesi amacıyla yüreklerimizin aydınlanması için dua etmektedir. Bu şekilde,  kendimizle övünmek için bütün nedenlerimiz ortadan kaldırılmakta, kırık bir yüreğin sevinci ve şükranı devamlı artmaktadır.

Tanrı bize kendi görkemi ve bizim günahkârlığımızın ne olduklarını biraz da olsun açıkladığında işte o zaman Hristiyan yaşamı geleneksel bir dindarlıktan çok farklı bir şeye dönüşmektedir. Jonathan Edwards bunu güzel bir şekilde şöyle açıklamaktadır:

“Kutsalların arzuları alçakgönüllü arzulardır: Umutları alçakgönüllü bir umuttur, sevinçleri yücelikle dolu olduğu ve anlatılamayacak kadar mükemmel olduğu zaman bile alçakgönüllü bir sevinçtir ve bu durum bir Hristiyanı ruhta daha yoksul olmaya, daha da çocuk gibi olmaya ve daha alçakgönüllü davranışlara yöneltir.” ( Jonathan Edwards: Religious Affections, New Haven: Yale University Press, 1959, sayfa 339)

 

4 – Bu gerçekler, kendilerini iyi habermiş gibi gösteren insan merkezli öğretilere karşı uyanık olmamı sağladı.

 2000 yılında yayınlanan “The Pleasures of God” (Tanrı’nın Zevkleri) adlı kitabımda 18. yüzyıl New England’ın da Tanrı’nın hâkimiyeti doktrininden kayışın, insanları Arminyanizm’e, ardından Üniversalizm’e ve ardından ise Üniteryanizm’e yönelttiğini göstermiştim. Aynı şey Spurgeon’un ardından 19. yüzyılda İngiltere’de gerçekleşti.

Ian Murray’in Jonathan Edwards: A New Biography (Edinburgh: Banner of Truth, 1987) adlı kitabı aynı şeyi dile getirmektedir:

“Kalvinist öğretiler Kuzey Amerika’dan yok oldu. Bu sapma sürecinde Edwards’ın haklı olarak beklediği şekilde Büyük Uyanış’tan sonra Arminyanizm’i kabul eden New England Kongregasyonel kiliseleri yavaş yavaş önce Üniteryanizm’e ardından ise Charles Chauncy’nin liderliğinde Üniversalizm’e yöneldiler.”

Bu doktrinler, ne kadar güçlü ve popüler görünse de kiliseyi içeriden zayıflatan ve zamanla çürüten birçok şekildeki insan merkezli öğretilere karşı birer siperdirler.

“Kilise, gerçeğin direği ve dayanağıdır” (1. Tim 3:15)

 

5 – Bu gerçekler, Tanrı’yı aşağılayan ve dinsiz kültürümüzün açıklanamaz derecedeki hastalığına karşı yas tutmamı sağlamaktadırlar.

 Tanrı’nın kaybolduğu hissine kapılmadan artık tam olarak ne gazete okuyabiliyorum, ne de bir TV reklâmına veya ilan tahtasına bakabiliyorum.

Tanrı’nın asıl gerçeklik olduğu fakat gerçek dışı olarak görüldüğü bir evrende, Tanrı’nın devamlı artan gazabı karşısında titriyorum. Bugün birçok Hristiyan’ın dünyadaki aynı ilaçla uyuşturulduğunu görmekten şok oluyorum. Ancak bu öğretiler bizler için mükemmel panzehirlerdir.

Ruhsal bir uyanışın tekrar olması için dua ediyorum.

Ve ben, Tanrı’nın her zaman ve her yerde var olduğunu anlatacak olan ve Tanrı’yla doyan insanlar yaratabilmek için vaaz vermeye çalışıyorum.

Bizler bütün yaşamımızda Tanrı’nın gerçekliğini ve yüceliğini tekrardan vurgulamak için var oluşa sahibiz.

 

6 – Bu gerçekler, Tanrı’nın planladığı ve başladığı işi – hem evrensel hem de kişisel olarak – mutlaka bitireceğinden emin olmamı sağlamaktadırlar.

 Romalılar 8:28-39’un anlattığı da tam olarak budur:

“Tanrı’nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz. Çünkü Tanrı önceden bildiği kişileri Oğlu’nun benzerliğine dönüştürmek üzere önceden belirledi. Öyle ki, Oğul birçok kardeş arasında ilk doğan olsun. Tanrı önceden belirlediği kişileri çağırdı, çağırdıklarını akladı ve akladıklarını yüceltti. Öyleyse buna ne diyelim? Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı olabilir? Öz Oğlu’nu bile esirgemeyip O’nu hepimiz için ölüme teslim eden Tanrı,O’nunla birlikte bize her şeyi bağışlamayacak mı?

Tanrı’nın seçtiklerini kim suçlayacak? Onları aklayan Tanrı’dır. Kim suçlu çıkaracak? Ölmüş, üstelik dirilmiş olan Mesih İsa, Tanrı’nın sağındadır ve bizim için aracılık etmektedir. Mesih’in sevgisinden bizi kim ayırabilir? Sıkıntı mı, elem mi, zulüm mü, açlık mı, çıplaklık mı, tehlike mi, kılıç mı? Yazılmış olduğu gibi: “Senin uğruna bütün gün öldürülüyoruz, Kasaplık koyun sayılıyoruz.” Ama bizi sevenin aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz. Eminim ki, ne ölüm, ne yaşam, ne melekler, ne yönetimler, ne şimdiki ne gelecek zaman, ne güçler, ne yükseklik, ne derinlik, ne de yaratılmış başka bir şey bizi Rabbimiz Mesih İsa’da olan Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.” (Romalılar 8: 28-39)

 

7 – Bu gerçekler her şeyi Tanrı’nın her şeye hâkim olan amaçları ışığında görmemi sağladı – Her şeyin kaynağı O’dur; her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için var oldu. O’na sonsuza dek yücelik olsun!

Bütün yaşam Tanrı’yla ilgilidir. Tanrı’nın her şeye anlam vermediği ve en önemli şey olmadığı hiçbir şey ve hiçbir yer yoktur. (1. Korintliler 10:31)

Tanrı’nın her şeye egemen olan amaçlarının Kutsal Yazılar’da nasıl gerçekleştiklerini görmek ve “Tanrı her şeyi kendi iradesine göre yerine getirir” diyen Pavlus’u duymak, dünyayı da bu şekilde görmemi sağlıyor.

 

8 – Bu gerçekler Tanrı’nın insanları değiştirmesi için edilen duaları yanıtlamak için bütün iradeye, hakka ve güce sahip olduğu konusunda bana ümit vermektedirler.

Dua için verilebilecek en büyük garanti, – insan iradesi de dâhil olmak üzere Tanrı’nın her şeyi değiştirebilecek olması gerçeğidir. Tanrı iradeyi, olduğu yerin tersine doğru çevirebilir. “Adın kutsal olsun” diye dua etmek, “insanların adını kutsamalarına neden ol” demektir. “Sözün yayılsın ve yüceltilsin” demek, “yüreklerin müjdeye açılmalarını sağla” demektir.

Bizler Tanrı’nın Yeni Antlaşma vaatlerini çocuklarımızda, komşularımızda ve bütün dünyada gerçekleştirmesi için O’na yalvarmalıyız.

Hezekiel 11:19 “Onlara tek bir yürek vereceğim, içlerine yeni bir ruh koyacağım. İçlerindeki taş yüreği çıkarıp onlara etten bir yürek vereceğim.”

Yasanın Tekrarı 30:6 “Sizin ve çocuklarınızın yüreğini değiştirecek (sünnet edecek). Öyle ki, O’nu bütün yüreğinizle, bütün canınızla sevesiniz ve yaşayasınız.”

Hezekiel 36: 27 “Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım.”

2.Timoteos 2: 25-26  “Kendisine karşı olanları yumuşak huyla yola getirmeli. Gerçeği anlamaları için Tanrı belki onlara bir tövbe yolu açar. Böylelikle ayılabilir, isteğini yerine getirmeleri için kendilerini tutsak eden İblis’in tuzağından kurtulabilirler.”

“Baba, onların yüreklerini aç ki, müjdeye inanabilsinler.” (Elçilerin İşleri 16:14)

 

9 – Bu gerçekler bana, insanların Mesih’e gelip kurtulabilmeleri için müjdeciliğin vazgeçilemez olduğunu ve insanları imana yönlendirmekte başarılı olabilmek için büyük bir umudumuz olduğunu fakat bir insanın iman edişinin ne bana bağlı olduğunu ne de imansızın yüreğinin sertliğiyle sınırlı olduğunu hatırlatmaktadırlar.

 Bu yüzden Kalvinizm bana zor yerlerde ve zor insanlara müjdecilik yapmam konusunda umut vermektedir.

Yuhanna 10:16 “Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak.”

Bu Tanrı’nın işidir. Kendinizi inkar ederek bu işe atılın.

 

10 – Bu gerçekler beni, Tanrı’nın sonunda zaferli çıkacağı konusunda emin kılmaktadırlar.

Yeşaya 46:9-10 “Çok önceden beri olup bitenleri anımsayın. Çünkü Tanrı benim, başkası yok. Tanrı benim, benzerim yok. Sonu ta başlangıçtan, Henüz olmamış olayları çok önceden bildiren, ‘Tasarım gerçekleşecek, İstediğim her şeyi yapacağım diyen benim.”

Hepsini bir araya koyduğumuzda: Tanrı yüceliği biz ise sevinci alıyoruz.