Neden İnanç Açıklamalarını Kullanmalıyız?
Yazar: Çağdaş Coşkun
Yasanın Tekrarı 6:7-9’da RAB Tanrı halkına şöyle seslenir: “Dinle, ey İsrail: Tanrımız RAB bir olan RAB’DİR; ve Tanrın RABBİ bütün yüreğinle, ve bütün canınla, ve bütün kuvvetinle seveceksin. Ve bugün sana emretmekte olduğum bu sözler senin yüreğinde olacaklar; ve onları oğullarının zihnine iyice koyacaksın, ve evinde oturduğun, ve yolda yürüdüğün, ve yattığın, ve kalktığın zaman bunlar hakkında konuşacaksın. Ve onları alâmet olarak elinin üzerine bağlıyacaksın, ve onlar gözlerinin arasında alın bağı olacaklar. Ve onları evinin kapı süveleri üzerine, ve kapılarının üzerine yazacaksın.” Bu ayetlerde görüldüğü üzere Tanrı bizlerden Kutsal Kitap’ı, yani kendi sözü ve yasasını zihnimize kazımamızı, çocuklarımıza öğretmemizi ve sürekli olarak bu Söz üzerinde düşünmemizi bizlere buyuruyor. Ayrıca Tanrı, Kutsal Kitap’daki öğretişlerin (doktrinlerin) hayatlarımızda görünür de olmasını istiyor. İşte tam bu noktada İnanç Açıklamaları Hristiyanların hayatlarında çok büyük bir rol oynamaktadır.
Ortodoks Kilisesi, yedi ekümenik konsilin ve kararlarının yanılmaz olduğunu iddia eder. Katolik Kilisesi ise bu iddiayı bir adım ileri taşıyarak Trent Konsili’nin ve Papa’nın kararlarının yanılmaz olduğunu iddia eder (1870 Vatikan Konsili). Ancak Protestan olarak bizler sadece ve yalnızca Kutsal Kitap’ın yanılmaz olduğuna inanırız ve hiçbir dökümana veya kişiye yalnızca Tanrı’nın ve Kutsal Kitap’ın sahip olması gereken otoriyi yüklemeyiz; yalnızca Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap yanılmaz ve değişmezdir. Bu açıdan, İnanç Açıklamaları Kutsal Kitap ile aynı otoriteye sahip değildir; bu dökümanlar bir önceki makalelede de açıklandığı üzere kısaca özetlemek gerekirse, Tanrı halkına yardımcı olmak, onları doğru öğretiş konusunda eğitmek ve bu öğretişi korumak için kaleme alınmışlardır.
Neden İnanç Açıklamaları’nın kullanmamız gerektiği sorusuna kısaca şu şekide cevap verebiliriz:
Kutsal Kitap Öğretişlerini Özetler:
İnanç Açıklamaları birçok rahip ve ihtiyar tarafından aylarca ve kimi zaman yıllarca tartışılmış, üzerinde düşünülmüş ve neredeyse her bir kelimesi Kutsal Kitap’daki ayetler seçilerek yazılmış iman beyanlarıdır. Bu beyan, yalnızca bilgiye dayanarak değil, aynı zamanda bu açıklamaları yazan yüzlerce kişinin tecrübeleriyle yoğrularak yazılmıştır. Bizler için bu İnanç Açıklamaları adeta imanda denenmiş, sapkın öğretiye direnmiş ve tüm her şeyi Mesih uğruna yok saymış bir imanlının tanıklığı gibidir. Bu tanıklıklar sayesinde Hristiyanlık’ın en önemli doktrinlerinin ne olduğunu ve neden önemli olduklarını anlama fırsatına sahip oluyoruz.
Yeni İman Edenlere Yol Gösterir:
Yasanın Tekrarı 6:7-9 ve aynı zamanda Matta 28:16-20 RAB Tanrı bizlere aynı buyruğu verir; Söz’ünde temellenmemiz, yaşamamız ve başkalarını da bu Söz ile yetiştirmemiz. İnanç Açıklamaları1bizlere verilen bu buyruğu yerine getirebilmemize yardımcı olan en önemli dökümanlardır. Kiliselerde yaklaşık iki bin yıl boyunca İnanç Açıklamaları öğretilmektedir. Günümüzde de bu gelenek Reform kiliselerinde kateşizm ve vaftiz dersleri olarak hala devam etmektedir. Bu dersler sayesinde yeni iman etmiş Hristiyanlar RAB’bin Sözü’nde doğru bir şekilde büyüme fırsatı elde ederler.
Sapkın Öğretilere Karşı Bizleri Uyarır:
“Ne var ki, İsa Mesih’in beden alıp geldiğini kabul etmeyen birçok aldatıcı dünyanın her yanına yayıldı. Aldatıcı, Mesih karşıtı olan bunlardır” (2.Yuhanna 7). Hristiyanlar, Yuhanna zamanında bile ortaya çıkmış bu sapkın öğretişlerle iki bin yıldır mücadele etmektedir. İnanç Açıklamaları’nın en önemli yazılış nedenlerinin bu sapkın öğretilere (doktrinlere) karşı Hristianların Kutsal Kitapsal öğretilerini koruma çabası olduğundan ilk makalemizde bahsetmiştik. Sapkın öğtilere karşı Kutsal Kitapsal öğretileri korumak her zaman Hristiyanların en önemli görevleri ve çağrıları arasında olmuştur. Her yüzyılda Hristiyanlar farklı farklı sapkın öğretilerle mücadele etmekten vazgeçmemiştir. Kutsal Ruh’un bu kişileri kullanması sayesinde bugün bizler sağlam öğretiye hala ulaşabilmekteyiz. Bu yüzden, 21.yüzyıl Hristiyanları olarak bizlerde günümüzdeki sapkın öğretilere karşı aynı mücadeleyi vermekle mükellefiz.
Herkesin Bir İnanç Açıklaması Vardır:
Neye inanıyorsunuz diye sorulduğunda kimse Kutsal Kitap’ı açıp Yaratılış’tan Vahiy’e kadar tüm Kutsal Kitap’ı okuyup buna inanıyorum demez. Herkes ya Kutsal Kitap’da önemsediği ya da Hristiyanlığın temel ilkeleri olduğuna inandığı şeyleri paylaşır. Kutsal Kitap’ı ciddiye alan herkesin mutlaka bir inanç açıklaması vardır. Farzedinki “inanç açıklamalarına değil sadece Kutsal Kitap’a inandığını” ilan etmiş ve yıllardır gitmekte olduğunuz kiliseye bir Pazar geldiğinizde kilisenin içinin ikonlar ve heykellerle dolu olduğunu ve pastörünüz bu hafta Katolik kilisesi litürjisine göre Pazar ibadetinizi gerçekleştireceği söylediğini hayal edin. Bir sonraki hafta da Ortodoks kilisenin liturjisine göre, ondan sonraki hafta da Mormon litürjisine göre ibadet edildiğini düşünün. Böyle bir durumda herkesin aklı karışmış olacak ve kimse neye inandığından emin olamayacak duruma gelecektir.
İnanç Açıklamaları Kilise’nin Gücünü Sınırlandırır:
Carl R. Trueman inanç açıklamları olmayan kiliseler için: “Doktirinsel ehliyeti/yeterliliği olmayan otorite, kasıtlı despotluk için bir yemek tarifidir” der. Belki de bu durum en çok bizim gibi Orta Doğu ve Asya ülkeleri için geçerli bir durum. Kültürümüzde bulunan büyüklere ve otoriteye saygı gibi, aslında oldukça faydalı ve Kutsal Kitap’a da uygun olan bu kodlar, ne yazıkki herhangi bir kontrol mekanizması olmadığı durumlarda suistimallere sonuna kadar açık kalıyor. Türk Kilisesi ne yazıkki bu konuda birçok kötü örnek barındırmaktadır. Ancak, İnanç Açıklamaları herkes için Kutsal Kitap’a dayalı sınırlar oluşturmaktadır. Böylece kilise, günahkar insanlar tarafından yönetilmeye devam edilse bile, inanç açıklamalarının yarattığı bu sınırlar ve kontrol mekanizmaları sayesinde ayakta kalmaya devam edebilecektir.
İnanç Açıklamaları Birliği Sağlar:
Günümüzde “sevgi birleştirir, doktrine ayırır” veya “birlik için tek ihtiyacımız olan şey sevgi” gibi ifadeler Türk Kilisesi içinde kendisine oldukça sağlam bir yer edinmiş gibi gözükmektedir. Halbuki “İsa Mesih RAB’dir” demek bile kendi için çok büyük bir doktrinsel (öğretişsel) bir anlam taşımasına rağmen, Hristiyanlarda ne yazıkki doktrinin kötü bir şey olduğu izlenimi oluşmuş/oluşturulmuştur. Kilisenin ve imanlıların en önemli amacı, Westminster Kısa İlmihali’nde de belirtildiği üzere, “İnsanın varlığının en baş amacı, Tanrı’yı yüceltmek ve sonsuza dek O’ndan zevk almaktır” (Cevap 1), birliği sağlamak değildir. Aksine Kutsal Kitap’da dünya ve Hristiyanlar arasında keskin bir ayrımın yapıldığını görüyoruz. İsa Mesih, Yuhanna 15:19’da şunu söyler: “Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait olanı severdi. Ne var ki, dünyanın değilsiniz; ben sizi dünyadan seçtim. Bunun için dünya sizden nefret ediyor.” İnanç Açıklamarı ise bizlere Kutsal Kitapsal bir birlik sağlama imkanı sunar; Hristiyanlar olarak Kutsal Kitap’a dayalı doktrinler üzerinden diğer kiliseler ve Hristiyanlarla sağlıklı birliktelikler kurmamıza yardımcı olur.
Yukarıda neden İnanç Açıklamaları’nı kullanmalıyız sorusuna kısaca değinmiş olmamıza rağmen, İnanç Açıklamaları’nı bu makalede bahsedemediğimiz başka nedenlerden dolayı da ruhsal hayatlarımızda kullanmamız gerektiğini kendimize hatırlatmalıyız.
[1] Bu makaleyi okumadan önce “İnanç Açıklamaları, I.Kısım” adlı makeleyi okumanızı tavsiye ederiz. Ayrıca, bu makalede İnanç Açıklaması kavramı, kateşismleri de kapsamaktadır.