İkinci Seyahatname: Misyondan Öğrenilen Dersler | Elçilerin İşleri 18:1-23

Fikret Böcek tarafından

26 Nisan 2020 (17. hafta) | Elçilerin İşleri Vaaz Serisi, Vaazlar

Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

İkinci Seyahatname: Misyondan Öğrenilen Dersler | Elçilerin İşleri 18:1-23

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

İkinci Seyahatname: Misyondan Öğrenilen Dersler

Pavlus Atina’dan ayrılıp Korint’e gidiyor (a. 1). Korint’te bir buçuk yıl kadar kaldığını görüyoruz (a. 1-17). Sonra bir gemi yolculuğuyla Suriye bölgesine geri dönüyor (a. 18). Suriye bölgesine giderken Efes’e uğruyorlar (a. 18-21) Efes’e vardıkları zaman Priskilla ve Akvila’yı orada bıraktı. Kendisi havraya giderek Yahudiler’le tartışmaya (akıl yürütme) başladı (a. 18-19). Oradaki Yahudiler Pavlus’un ‘daha uzun bir süre kalmasını istedilerse de, Pavlus kabul etmedi’ (a. 20). Pavlus Efes’ten ayrılmadan önce “Tanrı dilerse yanınıza yine döneceğim” (21) diyor. Elçilerin İşleri 19’da Pavlus’un üçüncü misyon seyahatine çıktığında,Tanrı’nın isteğiyle tekrar Efes’e döndüğünü görüyoruz! Pavlus’un gemisi, ‘Sezariye’ye vardıktan sonra Yeruşalim’e gidip oradaki kiliseyi ziyaret etti, oradan da Antakya’ya geçti’ (a. 22), ve daha sonra ‘Üçüncü Misyon Yolculuğu’ dediğimiz yolculuğuna çıkmadan önce kendisini göndermiş olan Antakya’daki kiliseye kara yoluyla gidip bir süre orada kaldıktan sonra (22), Galatya bölgesini ve Frikya’yı dolaşarak bütün öğrencileri ruhça pekiştirdi (a. 23).

Elçilerin İşleri 16, 17 ve 18. bölümlere bir bütün olarak baktığımızda, Pavlus’un ‘İkinci Misyon Seyahatinden’ neler öğrendiğini görüyoruz? Peki bizler Tanrı hakkında, inaçsız dünya hakkında ve barıştırma hizmetimiz hakkında neler öğrenebiliriz?

Pavlus, Engellerin İncil Müjdesini Yaymaya Yardımcı Olduğunu Öğrendi

Birincisi, Pavlus engellerin İncil müjdesini yayamaya yardımcı olduğunu öğrenmişti. Tanrı’nın kurtuluş müjdesini açıkladığımız bu zamanlarda karşımıza çıkan çıkmaz yollar, engebeler, engeller, sıkıntılar, zulümler yolun sonuna geldiğimiz anlamına mı geliyor? Yoksa bütün bu engeller Rabbin kendi müjdesini yaymamız için yeni bir yol açacağı anlamına mı geliyor? Rabbin Kelamı’ndan şunu öğreniyoruz: Bu yaşamda Rabbin Müjdesini paylaşırken karşılaştığımız çıkmaz yollar, engebeler, engeller, sıkıntılar, zulümler Tanrı’nın kendi kelamını bizim aracılığımızla yayması için önümüze çıkarmış olduğu fırsatlardır. Pavlus’un bu gerçeği seyahatlerinde öğrendiğini görüyoruz.

Bu gerçeği Elç. İşl. 16’da görüyoruz. Pavlus Anadolu’da kendi istediği bir rotadan gitmek istiyordu. Ama Kutsal Ruh onun farklı bir rotadan gitmesini istiyordu, ve Pavlus’un kendi yolundan gitmesine engel olup, o yoldan gidişini yasakladı. Bu nedenle Pavlus planlarını değiştirmek zorunda kaldı. Peki bunun sonucunda ne oldu? İsa Mesih’in kurtuluş müjdesi ilk kez Avrupa’da duyurulmuş oldu. Pavlus müjdeyi Makedonyalılara duyurdu.

Elçilerin İşleri 16’da ayrıca Pavlus’un cine tutsak köle bir kızın içindeki cini çıkardığı için hiç de adil olmayan bir şekilde dövüldüğünü ve hapse atıldığını okumuştuk. Ama sonuç ne oldu? Bütün bunlar Filipili zindancının ve ev halkının iman etmesine neden oldu. Pavlus adil olmayan bir şekilde dövülüp hapse atılmamış olsaydı zindancı ve ailesi İncil müjdesini hiç duymamış olabilirdi!

Bu gerçeği Elç. İşl. 17’de görüyoruz. Pavlus Selanik’te kendisine karşı çıkarılan kargaşa ve isyandan sonra Veriya’ya kaçmak zorunda kalmış ve müjdeyi buradakilere anlatmıştı. Daha sonra Veriya’dan kaçıp müjdeyi Atina’dakilere nasıl yaydığını görüyoruz. Daha sonra Pavlus’un Atina’da filozofların önderlerinin bir araya geldiği

Ares Tepesi Kurulu’na kurtuluş müjdesini çok net bir şekilde vaaz ettikten sonra bazılarının kendisiyle alay ettiğini okuyoruz ama bazılarının da iman ettiğini biliyoruz. ‘Birkaç kişi ona katılıp inandı. Bunların arasında kurul üyesi Dionisios, Damaris adlı bir kadın ve birkaç kişi daha vardı’ diyor. Mesih’in kurtuluş müjdesini etkili ve doğru bir şekilde anlattıktan sonra sizinle alay edilse kendinizi nasıl hissedersiniz? Kendinizi Pavlus’un yerine koyun! ‘Bunun üzerine Pavlus aralarından çıkıp gitti’ diyor. İşte Pavlus bu duygularla Korint’e geliyor.

Pavlus’un Korint’te pek sıcak karşılanmadığını görüyoruz. Herşeye rağmen, Pavlus kendisini tümüyle Tanrı sözünü yaymaya verdi. Yahudiler’e, İsa’nın Mesih olduğuna dair tanıklık ediyordu (a. 5). Pavlus’un bütün çabalarına karşın kendisiyle alay edildiğini, kendisine küfür edildiğini okuyoruz: Ama Yahudiler karşı gelip ona sövmeye başlayınca Pavlus, giysilerini silkerek, “Başınıza geleceklerin sorumlusu sizsiniz!” dedi. “Sorumluluk benden gitti (Kanınız başınıza, ben temizim). Bundan böyle öteki uluslara gideceğim” (a. 6). Daha sonra, Pavlus oradan çıktı, Tanrı’ya tapan Titius Yustus adlı birinin evine gitti. Yustus’un evi havranın bitişiğindeydi. Havranın yöneticisi Krispus bütün ev halkıyla birlikte Rab’be inandı. Pavlus’u dinleyen Korintliler’den birçoğu da inanıp vaftiz oldu (a. 7-8). Nasıl bir engelle karşılaştığınız ya da karşılaşacağınız önemli değil, sizler de Pavlus gibi şu sözleri söyleyebiliyor musunuz? “Bu Müjde uğruna bir suçlu gibi zincire vurulmaya kadar varan sıkıntılara katlanıyorum. Ama Tanrı’nın sözü zincire vurulmuş değildir” (2 Tim. 2:9).

Pavlus İncili Vaaz Etmeye Devam Etme Sebebinin ‘Seçilmişlik’ Olduğunu Öğrendi
İkinci ders, Pavlus İncili vaaz etmeye devam etme sebebinin ‘seçilmişlik olduğunu öğrenmişti. Bu size biraz çelişkili ya da tamamen faydasız görünebilir. Bu fikrin zıttını da duymuş olabilirsiniz. Ama Pavlus’un seyahatleri bize bu gerçeği öğretiyor. Size bir örnek vereyim. Benim balıkçılıkla hiçbir ilgim yok, ama buna rağmen epey balığa gittim. Derelerde, göllerde, denizlerde, hatta Pasifik okyanusunda balık tutmaya çalıştım. Eğer benim gibi siz de balık tutmaya çalıştıysanız, balıkların büyük çoğunluğunun yeme vurmadığını bilirsiniz. Denizin milyarlarca balıkla dolu olduğunu biliyoruz ama hepsi bizim oltaya gelmiyor. Bunu biliyor olmamız balığa çıkmamıza engel mi? Hayır. Çünkü bir sürü balık var ve sadece birkaç tane yakalayacağımızı bildiğimiz halde oltamızı atmaya devam ediyoruz.

18:9-11’de de bu gerçeği görüyoruz: Bir gece Rab bir görümde Pavlus’a, “Korkma” dedi, “Konuş, susma! Ben seninle birlikteyim; hiç kimse sana dokunmayacak, kötülük yapmayacak. Çünkü bu kentte benim (bana ait olan) halkım çoktur.” Pavlus, orada bir buçuk yıl kaldı ve halka sürekli Tanrı’nın sözünü öğretti. Pavlus’un önünde koca Korint şehri duruyor. Tanrı’nın vaadine ve Pavlus’un verdiği cevaba dikkat edin. Önce Tanrı, “Bu kentte benim halkım çoktur” diyor ve bunun için Pavlus’a “Ben seninle birlikteyim; hiç kimse sana dokunmayacak” diyor. Bu vaadi daha önceden de Elçilerin İşleri 13:48’de görmüştür: “Sonsuz yaşam için belirlenmiş olanların hepsi iman etti.” İkincisi, Tanrı bir buçuk yıl orada kalmasını ve bütün bu süre boyunca müjdeyi öğretmesini sağlayarak cevap veriyor. Elçilerin İşleri 17’de de görmüş olduğumuz gibi, Pavlus Tanrı’nın kelamını birçok kişiye ulaştırmaya çalışarak çabasını göstermişti.

İnanç açıklamalarımızdan birisi olan Dort Sinod Kararları şöyle diyor: “Bundan da fazlası, müjdenin vaadi, çarmıha gerilmiş olan bu Mesih’e iman eden hiç kimsenin mahvolmaması ama tam tersine sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Tövbeye ve iman etmeye çağıran buyrukla birlikte duyurulan bu vaat, hiçbir farklılık ve ayrım gözetmeden Tanrı’nın iyi iradesi uyarınca bütün uluslara ve insanlara duyurulmalıdır” (2.5).

Pavlus Tanrı’nın Gücünün Bizim Zayıflığımızda Bulunduğunu Öğrendi

Üçüncü ders, misyon seyahatlerinde Pavlus Tanrı’nın gücünün bizim zayıflığımızda bulunduğu gerçeğini öğrenmişti. Bütün bu bölümlerde bu prensibin öğretildiğini görüyoruz. Ve Pavlus bu gerçeği Korintlilere yazmış olduğu mektuplarda iki yerde çok açık bir şekilde ifade ediyor.

Birincisi, 1 Korintliler 2:1-5’e bakalım. Onlara Yahudiler doğaüstü belirtiler istediklerini, Grekler’in ise bilgelik aradıklarını söyledikten sonra kendisinin çarmıha gerilmiş olan Mesih’i duyurduğunu söylüyor. Yahudiler’in bunu yüzkarası, öteki ulusların da Mesih’i duyurmayı saçmalık saydığını söylüyor. Ve Mesih’in hepimiz için, hangi kökenden geliyor olursak olalım Tanrı’nın gücü ve Tanrı’nın bilgeliği olduğunu söylüyor. Sonra şöyle devam ediyor: ‘Kardeşler, Tanrı’yla ilgili bildiriyi duyurmak için size geldiğimde, söz ustalığıyla ya da üstün bilgelikle gelmedim. Aranızdayken, İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilişinden başka hiçbir şey bilmemeye kararlıydım. Size zayıflık ve korku içinde geldim, tir tir titriyordum! Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu. Öyle ki, imanınız insan bilgeliğine değil, Tanrı gücüne dayansın.

Pavlus Korint’e neden zayıflıkla, korku içinde ve tir tir titreyerek gelmişti? Filipi’den, Selanik’ten ve Veriya’dan kovulmasının yanısıra Atina’da da çok iyi karşılanmamasından birçok şey öğrenmişti. Ve Korint’e vardığı zaman Tanrı’nın gücünün kendi zayıflığında olduğunu çok iyi anlamıştı. Tanrı’nın Pavlus’a ihtiyacı yoktu!

İkincisi, hep birlikte 2 Korintliler 12:1-10’a bakalım: “Yararlı olmasa da övünmek gereklidir. Şimdi görümlere ve Rab’bin vahiylerine geleyim. On dört yıl önce alınıp üçüncü göğe götürülmüş bir Mesih izleyicisi tanıyorum. Bu, bedensel olarak mı, yoksa beden dışında mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir. Evet, bu adamın cennete götürüldüğünü biliyorum; bu, bedensel olarak mı, yoksa bedenden ayrı mı oldu, bilmiyorum, Tanrı bilir. Orada, dille anlatılamaz, insanın söylemesi yasak olan sözler işitti. Böyle biriyle övüneceğim. Ama kendimle ilgili olarak, güçsüzlüklerimden başka bir şeyle övünmeyeceğim. Övünmek istesem bile akılsız olmayacağım. Çünkü gerçeği söylemiş olacağım. Ama kimse beni gördüğünden ya da işittiğinden daha üstün görmesin diye övünmekten kaçınıyorum. Aldığım vahiylerin üstünlüğüyle gururlanmayayım diye bana bedende bir diken, beni yumruklamak için Şeytan’ın bir meleği verildi, gururlanmayayım diye. Bundan kurtulmak için Rab’be üç kez yalvardım. Ama O bana, “Lütfum sana yeter. Çünkü gücüm, güçsüzlükte tamamlanır” dedi. İşte, Mesih’in gücü içimde bulunsun diye güçsüzlüklerimle sevinerek daha çok övüneceğim. Bu nedenle Mesih uğruna güçsüzlükleri, hakaretleri, zorlukları, zulümleri ve darlıkları sevinçle karşılıyorum. Çünkü ne zaman güçsüzsem, o zaman güçlüyüm.”

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

2 + 9 =