Bizler Reform Katolikleriz
Hikayeyi duymuşsunuzdur. Azizler Günü’nün Arifesinde 31 Ekim 1517 tarihinde Martin Luther Wittenberg Üniversitesi’nin ilan tahtası olarak kullanılan Schlosskirche’nin (Şato Kilisesi) kapısına gidip 95 Tezi kapıya çaktı. O zamanlar ilanlar kilise kapılarına ya da şehir girişlerine çakılırdı. Martin Luther’in bu hareketi reformasyonun ilk kıvılcımıydı. 31 Ekim’de Reformasyonun 501. yılını kutlayacağız. Sadece geçmişi hatırlamakla kalmıyoruz, fakat aynı zamanda kimliğimizi de hatırlıyoruz ve gelecekte de Tanrı’nın bizleri lütfuyla ayık ve uyanık tutması için dua ediyoruz. ‘Neden Katolik değiliz’ sorusuna cevap vermektense ‘Neden Protestanız’ sorusunu pozitif bir şekilde açıklamak istiyorum.
Bugün şunu görmeye başlamanızı istiyorum: ‘Biz Protestanız’ demek ‘Biz Katoliğiz’ demektir! Tabii ki Roma Katoliklerinden değiliz. Bizler Reform Katolikleriz. Aralarındaki fark nedir? İngiliz teolog William Perkins, ‘Reform Katolik bir kişi Roma Katolik Kilisesi’nin Hristiyanlığın temel evrensel gerçeklerine olduğu gibi inanan ve bu gerçekleri değiştirmeyen kişidir’ der. Hristiyan olmak evrensel Hristiyan kilisesine bağlı olmak anlamına gelen ‘Katolik’ olmak anlamına geliyordu. Fakat tarih ilerledikçe evrensel Hristiyan Katolik Kilisesi’nin Roma kolu kendisinin tek gerçek kilise olduğunu iddia etmeye başladı. Buradaki saçmalığı görüyor musunuz? Roma’daki yerel bir kilise Katolik olduğunu, yani tek evrensel olduğunu iddia etmeye başlıyor! Ve tüm evrenselleri (katolikleri) tek bir adamın, yani Papa’nın yönetiminde birleştiriyor. Biz atalarımızdan, peygamberlerden ya da Kutsal Yazılar’dan böyle birşey öğrenmedik.
Reform Katolikliği Hristiyanlığın yeni bir kolu değildir, aksine kendisini yenileme yoluna giderek gerçek Katolik Kilisesinin kökenlerine dönüş yapmıştır. Roma bize diyor ki: ‘Ama sizin kiliseniz 500 yıl önce insanlar tarafından başlatıldı. Bizimkiyse 2000 sene önce Mesih’in kendisi tarafından başlatıldı.’ Martin Luther şöyle diyor:
“İlk olarak insanların benim adımı kullanmalarını istemiyorum ve kendilerine Luteryen demek yerine Hristiyan demelerini istiyorum. Luther nedir ki? Öğreti benim değil. Ben kimse için çarmıha da gerilmedim. Aziz Pavlus 1 Kor. 3’te Hristiyanların kendilerine Pavlusçu ya da Petrusçu demelerine müsaade etmiyor ama kendilerine sadece Hristiyan denmesini istiyor. Nasıl oldu da bazıları tarafından Mesih’in çocukları benim şeytani adımla anılır oldu? Kokuşmuş zavallı solucan torbası olan bendeniz, Mesih’in çocuklarının benim o çirkef adımla anılmasına razı değilim. Böyle olmaz, sevgili dostlar, böyle saçma sapan isimlerden vazgeçelim ve Hristiyan olarak anılalım, çünkü biz onun öğretisine sahibiz.”
Sizlere Reform Katolikler olduğumuzu belirtmek istiyorum, çünkü bizler insanlık tarihinin ilk şafağından beri Tanrı’nın halkının inanmış olduklarına inanıyoruz.
İmanımız İlk Anne-Babamızın İmanıyla Aynıdır
Roma kendi inançlarının 2000 yıllık olduğunu söylüyor, ama biz diyoruz ki bizim imanımız ilk anne babamızın imanıyla aynıdır. YAHVE Tanrı cennet diyarı olan Aden’de bir bahçe dikti (Yar. 2:8). Fakat bu cennet diyarı kaybedildi. Adem, Aden’in kutsallığını korumak yerine (Yar. 2:15), o eski yılanın bahçeye girmesine izin verdi. İşte bunun sonucu olarak Şeytan Tanrı’nın Sözünü Havva’nın kulaklarına çarpıtarak yansıttı. Sonra Havva iyiyi ve kötüyü bilme ağacının meyvesinden yedi ve Adem’e de ikram etti! Adem de yedi! Cennet günahla kaybedilecekti.
Yine de, YAHVE Tanrı daha önce söz verdiği gibi (Yar. 2:17) yargısını infaz etmek üzere bahçeye girdiğinde aklanma sözü de vermişti. Tanrı yasa tokmağını yılanın üzerine indirirken Yaratılış 3:15’te insana İncil’in Kurtuluş Müjdesi’ni de veriyor:
“Seninle kadın arasına ve senin tohumunla onun tohumu arasına düşmanlık koyacağım, o senin başını ezecek, ve sen onun topuğunu ezeceksin” dedi.” İşte ‘tüm vaatlerin’ anası budur… İşte ‘ilk İncil Müjdesi’ budur. Bu iki tohum (soy) arasındaki düşmanlığın nasıl hemen başladığına dikkat edin fakat gelecekte bu düşmanlığa bir çare olacaktı. Ve gelecekteki çare Havva’nın tohumunun Şeytan’ın tohumunun başını ezmesi değil, Havva’nın tohumunun Şeytan’ın kendisinin başını ezmesi olacaktı. Şeytan da Havva’nın tohumunun topuğunu ezecekti!
Bu ana vaat Havva’nın tohumunun acı çekip yüceltilmesi, trajedi ve zafer, ölüm ve yıkım konularıyla alâkalı. Kim bu tohum? 1 Petrus 1:10-11’de Petrus Eski Antlaşma peygamberleriyle ilgili şöyle yazmıştı: “Size bağışlanacak lütuftan söz etmiş olan peygamberler, bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler, araştırmalar yaptılar. İçlerinde olan Mesih Ruhu, Mesih’in çekeceği acılara ve bu acıların ardından gelecek yüceliklere tanıklık ettiğinde, Ruh’un hangi zamanı ya da nasıl bir dönemi belirttiğini araştırdılar.” Petrus neden böyle bir dil kullanıyor? Çünkü İsa’nın kendisi de dirilişinden önce (Luka 24:7) ve sonra (Luka 24:26) böyle bir dil kullanmıştı.
Bir de şuna dikkat edin: Bu vaat gelecekte bir çare sunuyor ama bugün için de bir uygulaması ve önemi var. YAHVE Tanrı konuştuktan sonra “Adam karısına Havva adını verdi; çünkü o tüm yaşayanların annesiydi” (Yar. 3:20) diyor. Adem buradaki İncil vaadini sadece ve yalnızca imanla uygulamıştır. Sonra YAHVE Tanrı Adem’in imanını kurtuluş müjdesine işaret eden bir sakrament işaretiyle teyit etmiştir: Ve Yahve Tanrı Adem ve karısı için deriden giysiler yaptı ve onları giydirdi. (Yar. 3:21). Çıplak Adem ve çıplak Havva Rabbin önünde ruhsal olarak çıplak duruyorlardı ve Rab sadece onların bedenlerini örtmekle kalmıyor fakat aynı zamanda onların günahlarını ve utançlarını da örtüyor! Nasıl mı? Kurban aracılığıyla… onların günahından dolayı bir hayvanı öldürerek, Tanrı’nın adaletini başka kurbanla tatmin ederek örtüyor. Bu durum sadecece lütufla, yalnızca Mesih aracılığıyla ve sadece ve yalnızca imanla verilen bir durumdur. Bu nedenle Heinrich Bullinger şöyle diyor: “Hristiyan İmanı (Dini) dünyanın başlangıcından beri süregelmektedir.”
Bizim İmanımız (Dinimiz) Atalarımızın İmanıdır
İlk anne babamızın bu imanı nesilden nesile bize kadar ulaşmıştır ve bu nedenle ‘bizim imanımız atalarımızın imanıdır’ diyebiliyoruz. Yaratılış 4’e göre Habil Yasanın verilmesinden önce Tanrı’ya hayvan kurban sunusu getirmişti ve İbraniler 11’de Habil’in bu hareketini imanla yaptığını yazıyor. Yaratılış 6-9 Nuh’un hikayesini anlatıyor. İbraniler 11 Nuh’un ailesini kurtarmak için imanla bir gemi yaptığını yazıyor.
Sonra Yaratılış 12’de putperest bir aileden gelen Avram adında birisiyle karşılaşıyoruz. YAHVE sadece ve yalnızca lütfuyla Avram’ı yeni bir millet haline getirmek ve onun aracılığıyla tüm milletleri bereketlemek için çağırıyor. Sonra Yaratılış 15’te Rab yaşlılığına rağmen Avram’a bir oğul vaadinde bulunuyor. Yaratılış 15:7’de ne görüyoruz? “Ve YAHVE’ye inandı ve O, bunu ona doğruluk saydı.” Yahve, Avram’ın imanını Avram’a doğruluk saydı. Kime inandı? Sadece YAHVE’ye, Rabbin ta kendisine! Rab kimdir? YAHVE kimdir? Yuhanna 8:56’da İsa şöyle diyor: “Babanız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi.” Sadece ve yalnızca Mesih! Peki Avraham ne yaptı? İşbirliği yapmadı, kazanmadı, yardımcı olmadı, iyilik yapmadı, sevap işlemedi. Tanrı’nın çağrısını hakedecek hiçbir şey yapmadı! Sadece ve yalnızca imanla Rabbe inandı ve imanı aracılığıyla aklandı! Romalılar 3 ve 4’te Pavlus’un bütün argümanı Avraham’ın işlerle değil imanla aklanmış olduğunu açıklamaktır! Bu nedenle Avraham “tüm inananların babasıdır-atasıdır” (Rom. 4:11). Avraham’a bir tohum vaadinde bulunulduğunu (tohumlar değil) ve bu tohumun İsa Mesih olduğunu ve bu vaadin İshak’tan Yakup’a geçtiğini görüyoruz. Yakup’un Tanrı’yla güreştiğini ve göklerden bir merdivenin indiğini gördüğünü okuyoruz. İsa Mesih Yuhanna 1’de bu merdivenin kendisiyle ilgili olduğunu söylüyor. Neticede, Yakup’un oğlu Yahuda, kralımız İsa Mesih’in geldiği soydur (Yar. 49:10).
Yasanın verilişinden önce ataların imanı sadece ve yalnızca Rabbin lütfuna dayanıyordu ve sonrasında yasa altındayken de aynı imana sahiptiler. Bizler de şimdi bu imana sahibiz ve bu imanla yaşıyoruz. Tanrı neden İsrail’e ahlâki, törensel ve adli yasasını verdi? Galatyalılar 3:24, yasanın veriliş amacının İsa Mesih’e güvensinler diye günahkârların ellerinden tutup okula götüren bir öğretmen gibi olduğunu söylüyor. Yani yasa günahkarlar İsa Mesih’e güvensinler diye verildi: “Yani imanla aklanalım diye Mesih’in gelişine dek Yasa eğitmenimiz oldu.”
Bizim İmanımız Peygamberlerin İmanıdır
Size bir örnek vereyim. Avrupa’da eski bir krallığın varisleri olduğunuzu söylesem şaşırırsınız, değil mi? Muazzam bir iddia olurdu! Sonra size Avrupa’daki soyağacınızı göstersem, yüzlerce yıl geriye gidip krallık belgelerini size göstersem ve size bu krallıktaki yerinizi belgelerle, resimlerle kanıtlasam ve bütün bunların size nasıl işaret ettiğini göstersem ne derdiniz? İşte Yeni Antlaşma İsa Mesih hakkında böyle müthiş bir iddiada bulunuyor! Fakat bu iddia uydurma değil, gerçek bir iddia! İsa Mesih ilk anne babamız olan Adem ve Havva’dan, Yasa öncesinde yaşamış olan Avraham’dan, İshak ve Yakup’tan ve Yasa altındakilerden açıklanarak bir Kurtarıcı’nın geleceğini vaadeden eski peygamberlere ve Yeni Antlaşma’ya kadar izi sürülerek getiriliyor (Rom. 1:2). İbraniler 1:1-2 şöyle diyor: “Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeye mirasçı kıldığı ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu’yla bize seslenmiştir.” Bu nedenle bizim imanımız peygamberlerin imanıdır diyebiliyoruz.
Peygamberler günah işleyen, kötü yolda yürümeye devam eden İsrail halkına sürgünden önce, sürgün sırasında ve hatta sürgünden sonra iyi işleriyle Tanrı’nın lütfuna yardımcı olurlarsa, işbirliği yaparlarsa ve hatta milyonlarca yıl arafta kalırlarsa kurtulacakları vaadinde bulundular mı? Eski Antlaşma’daki peygamberlerin böyle bir vaadi hiç olmadı! Bu peygamberler, bir gün Roma’da bir Papa ortaya çıkınca kaos içerisindeki yaşamları bir gün çok daha iyi olacak diye bir vaatte hiç bulundular mı? Hayır!
Bir Kurtarıcının geleceği vaadinde bulundular ve bu vaadi sürekli vaaz ettiler! Sadece ve yalnızca Mesih’i vaaz ettiler! Rab Davut’a bir vaatte bulunmuştu. Bu vaat Davut’un tahtında ebediyen oturacak bir oğul vaadiydi ( 2 Sam. 7). Mika’ya bu kralın Beytlehem’de doğacağı söylenmişti (Mika 5:2). Yeşaya’ya bu kralın bir bakireden doğacağı açıklanmıştı (Yeş. 7:14). Davut, Yeşaya ve Daniel Mesih’in çarmıhta öleceğini (Mez. 22; Yeş. 53; Dan. 9) ve tekrar diriltileceğini vaaz etmişlerdi (Mez. 22; Yeş. 55).
Sonuç
İşte Hristiyan dini budur. İşte Hristiyan inancı budur. İşte Hristiyan imanı budur. Bu gerçeğin yeniden keşfedilmiş olması inovasyon, yenilik, keşif ya da yeni bir buluş değil kardeşler. Hristiyanlık hiç değişmedi! Hristiyanlığın mesajı ikibin yıldır, hatta yaratılıştan beri aynıdır! Bu gerçeklerin yeniden anlaşılmaya başlanması Reformasyondur, yolunu kaybetmiş kilisenin reformasyonudur, yolunu kaybetmiş kilisenin yeniden şekillenmesidir! Bizler Reform Katolikleriz. Roma Katolikleri protestanlığın yeni bir inanç olduğunu iddia ediyor. John Calvin bir keresinde Roma Katoliklerine cevap verirken şöyle diyor: “Bunun onlara kesinlikle yeni olduğundan hiç şüphem yok, çünkü onlar için hem Mesih’in kendisi hem de İncil’in kendisi yenidir.”
İS. 400’lerde yaşamış olan teolog Lerinsli Vincent ‘katolik olmanın herkesin, tüm zamanlarda, her yerde inanmış olduğuna inanmak’ olduğunu yazmıştır. Bizim imanımız Adem’in imanıdır. Bizim dinimiz Adem’in dinidir. Bundan daha da geriye gidemeyiz herhalde! Bundan daha eski, daha evrensel ve daha katolik olamazsınız herhalde!
Bizler Reform Katolikleriz!
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla