Meryem’e Bir Duyuru | Luka 1:26-38
Meryem’e Bir Duyuru
Geçen senelerde Karşıyaka’ya ‘Barcelona Sirki’ ismiyle bir sirk geliyordu. Bazen Paris Sirki, bazen de Moskova Sirki adlarıyla da gelmişlerdi. Bu sirke ‘Dünyanın En Büyük Gösterisi’ diyorlardı. Halkımız böyle büyük gösterileri sever. Biz yeni, büyük, heyecan verici ve farklı gösterileri çok severiz. Bugün okuduğumuz ayetlerde de bunu görüyoruz. Tanrı’nın Oğlu’nun bir insan olarak aramızda doğacağı duyurusu yeryüzünün görmüş olduğu en büyük olaydır. O zaman bizler de bu öyküyü merakla, sevgiyle ve Rabbe övgüyle okuyalım.
Bu duyuru şaşırtıcı bir duyuru. Bu hafta ayetler hakkında düşünürken aklıma gelen kelime buydu. Şaşırtıcı ve hayret verici! 26. ayetten başlayarak Luka’nın bizim için nasıl bir sahne anlattığına dikkat edin. Burada bir zaman göstergesi var: altıncı ayında diyerek bizi vaftizci Yahya’nın doğumuyla ilgili duyuruya geri götürüyor. Bu sefer Vaftizci’nin annesine gönderme yapıyor.
Elizabet’in hamileliğinin altıncı ayı. Burada ayrıca bir yer göstergesi de var: Tanrı, Melek Cebrail’i Celile’de bulunan Nasıra adlı kente, Davut’un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Çocuklar, bazen yola çıktığınızda yolculuk uzun geldiği için şikayet ediyorsunuz, değil mi? Anneniz babanız ne diyor? Yolculuğun tadını çıkarmaya bak! Buradaki yerlerle ve zamanlarla ilgili bütün detaylar da İsa’nın yeryüzüne gelişiyle ilgilidir. Burada şaşırtıcı olan şey, Vaftizci Yahya’nın doğumunun Yeruşalim’deki tapınakta duyurulması ve Tanrı’nın Oğlu’nun doğumunun ise Galile bölgesinde bulunan Nasıra şehrinde duyurulmuş olmasıydı. Galile bölgesinin üç tarafı Yahudi olmayan milletlerce sarılmıştı. Galile güney Yahudiye’den Samiriye sınırlarıyla ayrılıyordu ve o zamanlarda Galile güneydeki Yahudilerin aşağıladığı bir yer haline gelmişti. Örneğin, Yahudiler aralarında İsa hakkında tartışırken şöyle diyorlar: ‘Ona, “Yoksa sen de mi Celile’densin?” diye karşılık verdiler. “Araştır, bak, Celile’den peygamber çıkmaz.” (Yuh. 7:52). Burada ayrıca bir alıcı işareti olduğunu da görüyoruz: Rahip Zekeriya’ya yapılan duyurunun tam tersine, Tanrı’nın Oğlu’nun doğumuyla ilgili duyuruyu Cebrail böyle bir haberi beklemeyen annesine yapıyor: Davut’un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Bu ayrıntı biraz sonra çok daha net karşımıza çıkacak. Kızın adı Meryem’di (a. 27). Şaşırtıcı bir haber!
Şaşırtıcı bir Duyuru (a. 26-33)
Gördüğümüz ilk şey melek Cebrail’in şaşırtıcı duyurusudur: “Selam, ey Tanrı’nın lütfuna erişen kız!” (a. 28). Roma Katolik Kilisesi’nden bizim kilisemize gelip iman etmiş bazı kardeşlerimiz var. Eski Katolikler için bu ayet biraz tökez olabilir. Ama Meryem’in lütfa erişen olarak tanımlandığına dikkat edin. Meryem lütuf annesi değil, lütuf kızı olarak tanımlanıyor. Lütuf dağıtmıyor, lütuf alıyor! Hatta 1:47 ayetinde Tanrı’nın Kurtarıcısı olduğunu itiraf ediyor. Katoliklerin iddia ettikleri gibi, eğer Meryem günahsız olsaydı Meryem Tanrı’nın kurtarıcısı olduğunu itiraf edip bir kurtarıcıya ihityacı olduğunu bu kadar açık bir şekilde itiraf eder miydi? Ve Cebrail “Rab seninledir” derken bu ifade yetersiz kalıyor. Rab seninledir ifadesi nazik bir ifade olsun diye söylenmiş bir söz değil. Birazdan da okuyacağımız gibi, bu ifade İsrail’in Rabbinin onunla olduğunu ve Baba’nın Ruhu’nun Meryem’in hamile kalmasını sağlayarak Meryem’in yanında olduğunu gösteriyor. Tanrı’nın Üçlübirlik Tanrısı olduğunu anlamadan Rabbimiz İsa Mesih’in doğumunu hiç anlayamazsınız.
Zekeriya’da da gördüğümüz gibi Meryem de aynı şekilde söylenenlere çok şaşırıyor ve bu selamın ne anlama gelebileceğini düşünmeye başlıyor (a. 29). Geçen hafta anlattığım gibi, Rab İsrail’e dört yüz sene kadar konuşmamıştı. Şimdi dört yüz yıllık sessizliği bozuyordu.
Cebrail Meryem’e güven veriyor, “Korkma Meryem, sen Tanrı’nın lütfuna eriştin” (a. 30) diyor. Şunu unutmayalım: Meryem Rabbimiz İsa Mesih gibi günahsız doğmamıştı. Tanrı’nın lütfuna erişmiş olması günahsızlığından kaynaklanmıyor, veya bu lütfu kazandığı ya da hakettiği anlamına gelmiyor. Tanrı’nın lütfuna ermiş olması, Tanrı’nın kendisinin yeryüzündeki tüm kadınlar arasından beden alacak Rabbimizin insan annesi olması için Meryem’i seçmiş olmasıydı: Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak (a. 31). Ne kadar şaşırtıcı bir duyuru, değil mi? Nedenine bakalım.
Birincisi, onun adı: adını İsa koyacaksın (a. 31). Matta 1’de de gördüğümüz gibi İsa’nın İbranice adı olan ‘Yeşua’ ismi “Rab kurtarır” anlamına geliyor. Bir çok sadık Yahudi aile çocuklarına Yeşua adını ve bu isme benzer Yoşua, Yehoşua, Yeşşu gibi isimleri veriyorlardı. Hristiyanlığı eleştirenlerin takıldığı noktalardan birisi de bu nokta. Yeşua adının sıradan bir isim olduğunu söylüyorlar. Bunun için bundan sonra gelenler önemlidir.
İkincisi, onun doğası: O büyük olacak. Nasıl? Sonraki cümle İbrani paralelizmidir, biraz daha ekleyerek devam ediyor: kendisine ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek (a. 32). “Yüceler Yücesi’nin Oğlu” ifadesi İsa Mesih’in benzersizliğini vurgulamak için kullanılıyor. Size teolojik bir soru sorayım. Cebrail burada, bu oğul İsa’nın Tanrı’nın Oğlu “olacağını” mı söylüyor? Hayır, İsa’nın zaten Oğul olduğu duyuruluyor. Bu nokta çok önemli. Yehova Şahitleri’nin bazı öğretilerinin duymuşsunuzdur. Yehova Şahitleri Tanrı’nın kendi Oğlunu yarattığına inanıyorlar. Yani yaratılmış bir oğula inanıyorlar. Başka bir deyişle, Oğul yaratılarak sonradan oğul oldu. Onlara göre Oğul Baba’yla birlikte ebedi değil, daha düşük seviyede bir varlıktır. Bu nokta neden bu kadar önemli? Çünkü Rab Yeşaya kitabında sadece ve yalnızca kendisinin Rab olduğunu ve yüceliğini bir başkasıyla paylaşamayacağını söylüyor. Fakat Cebrail İsa’nın kendisine doğası gereği ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek diyor. Bu ifade Oğul’un Baba’yla eşit olduğu anlamına gelir. İznik İman Açıklaması’nda İsa’yla ilgili şu sözleri söylüyoruz: ‘Tüm evrenden önce var olan, Yaratılmamış, fakat Tanrı’yla aynı öze sahip olan.’ Aynı şekilde Atanasyan İman Açıklaması’nda da ‘Baba’nın özünden olan Tanrı, dünyalar yaratılmadan önce var olan’ diyoruz. İsa Mesih Tanrılıkta Baba’yla aynıdır. Burada kullanılan benzetme bir babanın oğlunun olması benzetmesidir. Yehova Şahitleri bu benzetmeyi çok farklı yerlere götürüyor. İnanç açıklamalarımız ‘Tüm evrenden önce var olan’ ya da ‘dünyalar yaratılmadan önce var olan’ ifadelerini kullanıyorlar. Başka bir deyişle, bu varoluş ebedidir. Oğul’un zaman içerisinde olmuş olması diye bir şey yoktur.
Üçüncüsü, onun milleti: Rab Tanrı O’na, atası Davut’un tahtını verecek (a. 32). Peygamberler bu vaadi tekrar tekrar vermişlerdi (Yer. 30:9; Hez. 34:24; 37:24; Hoş. 3:5; Amos 9:11). O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek (a. 33). Bu vaat Yaratılış 49’da verilen bir vaattir. Egemenliğinin (Krallığının) sonu gelmeyecektir (a. 33). Bu da peygamberlerin vaatlerinden birisiydi (Dan. 7:14; Yeş. 52:10; 40:5; 49:6). Hayret verici, değil mi?!
Şaşkınlık İçinde Verilen Bir Yanıt (a. 34-37)
Bayanlar, aynı duyuru size yapılsaydı nasıl karşılık verirdiniz? Size ‘İsa Mesih’in annesi olacaksınız’ duyurusu yapılsaydı ne yapardınız? Bir düşünün. Genç bir kızsınız, nişanlısınız, ve küçük bir köyde hiç kimsenin tanımadığı ailenizin yanında yaşıyorsunuz. İşte Meryem böyle bir durumdaydı. Siz de biraz şaşkınlık içerisinde olmaz mıydınız? Meryem’in şaşkınlık içinde verdiği yanıta bakın: “Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki (ben bakireyim)” (a. 34) diyor. Cebrail, adı Kurtarıcı anlamına gelen Oğul’u duyuyor. Bu kişiyle ilgili duyurusunda şunları söylüyor: büyük olacak, kendisine ‘Yüceler Yücesi’nin Oğlu’ denecek ve Rab Tanrı O’na, atası Davut’un tahtını verecek. Ve şunları ekliyor: O da sonsuza dek Yakup’un soyu üzerinde egemenlik sürecek, egemenliğinin (krallığının) sonu gelmeyecektir. Ama Meryem daha çok bunun nasıl olabileceği konusunda endişeli gibi görünüyor! Meryem beden alacak olan Tanrı’nın Oğlu’nu taşımak ve doğurmak üzere seçiliyor, ama Meryem, Bu nasıl olur? Ben erkeğe varmadım ki (ben bakireyim) diyor!
Meryem şaşkınlık içerisinde ama inançsızlık içerisinde değil. Meryem’in cevabıyla ve Zekeriya’nın 18. ayetteki cevabı arasındaki benzerlik ve farklılığa dikkat edin. Her ikisi de hem sıkıntılı hem korku içindeydiler (a. 12, 29). Ama Zekeriya’nın inançsızlığı bir işaret istemesinden belliydi. Bunun için Tanrı ona bir işaret vermişti: Yahya doğana kadar konuşamamıştı! Tanrı neden Meryem’e de geçici bir azarlama işareti vermiyor? Çünkü Meryem şüphelenmiyor. Meryem bir işaret istemiyor. Meryem sadece bunun nasıl olacağını soruyor, olamayacağını söylemiyor!
Cebrail Meryem’e şu cevabı veriyor: “Kutsal Ruh senin üzerine gelecek, Yüceler Yücesi’nin gücü sana gölge salacak” (a. 35). Önümüzdeki hafta Yusuf’a yapılan duyuruyu incelediğimizde bu noktaya tekrar bakacağız. Şimdi 1:36-37 ayetlerine bakalım: “Bak, senin akrabalarından Elizabet de yaşlılığında bir oğula gebe kaldı. Kısır bilinen bu kadın şimdi altıncı ayındadır. Tanrı’nın yapamayacağı hiçbir şey yoktur.” Tanrı için imkansız diye bir şey yoktur. Buradaki vurgu da şudur: Tanrı’nın gücü herşeye yeter. Tanrı herşeye gücü yetendir!
Bugün size şunu hatırlatmak istiyorum. Hiçbir yaşam biçimi Tanrı’nın değiştiremeyeceği sapkınlıkta değildir. Hiçbir yürek Tanrı’nın değiştiremeyeceği kadar katılaşmamıştır. Hiçbir şüphe Tanrı’nın bir kişiyi kurtaramayacağı kadar derin değildir. Tanrı’nın yapamayacağı bir şey yoktur ve Tanrı’nın kurtaramayacağı bir kişi yoktur. Tanrı sevgili Oğlu’nu dünyaya verdiği zaman bu dünyanın isyankar oğullarla ve kızlarla dolu olduğunu biliyordu. Bugün de bir şey değişmedi! Ve siz de ben de bu isyankarlar arasındayız. Tanrı’ya isyanımız sürüyor!
Uygun Bir Cevap (a. 38)
Tanrı’nın size vermiş olduğu İsa Mesih armağanına sizin cevabınız nedir? Daha fazla işaret, daha fazla kanıt, düşünmek için daha fazla zaman ya da biraz daha istediğiniz gibi yaşayabilmeniz için daha fazla zaman mı isteyeceksiniz? Yoksa Meryem gibi siz de uygun bir cevap verecek misiniz? “Ben Rab’bin kuluyum. Bana dediğin gibi olsun” (a. 38) diyen Meryem gibi cevap verebilmemiz için Rab yardımcımız olsun. Bugün kendinizi İsa Mesih’e verin. Ona güvenin, kendi anlayışınıza değil, Tanrı’nın anlayışına dayanarak Rabbe güvenin.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla. Amin.