Vahiy Serisi

Tanrı Onların Gözlerinden Bütün Yaşları Silecek | Vahiy 21:4-8

Rev. Fikret Böcek tarafından | Vahiy Serisi

Tanrı Onların Gözlerinden Bütün Yaşları Silecek

    Rab İsa Mesih’in Sevgili Kilisesi,

    Şimdi bu dünyada gözyaşlarının aktığı bir vadide yaşıyoruz. Tanrı’nın halkı ağlıyor. Gözyaşlarını Tanrı’ya akıtan Eyüp’ün ağlamasından (Eyüp 16:20) oturduğu yeri gözyaşlarıyla ıslatan Davut’un ağlamasına (Mezmur 6:6). Gözyaşları gece gündüz yiyeceği haline gelen mezmur yazarının ağlamasından (Mezmur 42:3) Hizkiya’nın ölümle yüzleştiğinde acı acı ağlamasına (Yeşaya 38:3). Gözyaşlarından gözleri görmez olan Yeremya’nın ağlamasından (Ağıtlar 2:11) İsraillilerin Babil nehirlerinin kıyılarında oturarak ağlamalarına (Mezmur 137). Gözyaşlarıyla İsa’ya gelip  “İman ediyorum, imansızlığımı yenmeme yardım et!” diye feryat eden adamdan (Markos 9:24) gözyaşlarıyla İsa’nın ayaklarını yıkayan kadına (Luka 7). Petrus’un İsa’yı inkâr ettikten sonra acı acı ağlamasından (Luka 22:62) Pavlus’un Rab’be sıkıntı içerisinde hizmet ederken ağlamasına (Elç. İşl. 20:19). Pavlus’un Korintlilere gözyaşlarıyla yazdığı mektuptan (2 Kor. 2:4) Timoteos’un gözyaşlarına (2 Tim. 1:4). Hatta, Vahiy kitabında da hiç kimsenin tomarı açmaya ve çözmeye layık bulunmadığını duyan Yuhanna hüngür hüngür ağlıyor (Vahiy 5:4). Yahuda Oymağı’nın Aslanı boğazlanmış Kuzu olarak görünüyor ve tomarı açmaya layık görülüyor.

    Bu dünya gerçekten de üzüntü dolu bir dünya. Çocuklar, canınızı yaktığınız zaman ağlıyorsunuz. Kardeşleriniz sizinle alay ettiğinde, anneniz babanız kavga ettiklerinde veya bazılarınız da büyük annenizi veya büyük babanızı özlediğinizde ağlıyorsunuz. Ergenlik çağındaki çocuklar, sizler de hayat size çok zor geldiğinde ağlıyorsunuz. Erkek arkadaşınız veya kız arkadaşınız sizi terk ettiğinde, iyi bir arkadaşınız size yamuk yaptığında veya annenizle babanızla iyi geçinemediğinizde. Bekarlar, sizler bazen yalnızlıktan ağlıyorsunuz çünkü yanınızda birisinin olmasını istiyorsunuz ve bu yaşamdan pek bir anlam çıkaramıyorsunuz. Evli çiftler, siz de eşinizle birlikte yaşamın zorluklarından geçerken ağlıyorsunuz. Ebeveynler, bazen de çocuklarınız için ağlıyorsunuz. Dullar, sizler de kaybettiğiniz eşiniz için ağlıyorsunuz ve yalnız kaldığınızda acınız o kadar büyük oluyor ki başka hiçbir şey yapamıyorsunuz. Yaşlanmış olanlar da bazen ağlıyorlar çünkü bu dünyadan ayrılmayı arzuluyorlar ve Rab’bin evinde olmak istiyorlar. Bu dünya gerçekten de hüzün dolu bir dünya. Hangi birimiz hiçbir zaman ağlamadık ki? 

    Bütün bunlar bugün okuduğumuz ayetlerdeki sözleri çok daha ilginç hale getiriyor. “Onların gözlerinden bütün yaşları silecek.” Yuhanna Vahiy 21’de şahane şeyler görüyor. Yeni bir gök ve yeni bir yer görüyor (21:1), kutsal şehir olan yeni Yeruşalim’in kocası için hazırlanmış bir gelin gibi göklerden indiğini görüyor (21:2). Ayrıca müthiş şeyler işitiyor: “Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: “İşte, Tanrı’nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O’nun halkı olacaklar, Tanrı’nın kendisi de onların arasında bulunacak” (Vahiy 21:3). Şimdi de 21:4’te Görkem’in aramızda olmasının ne anlama geldiğini öğreniyoruz. Görkem Tanrısının huzurunda olmanın ne anlama geldiğini öğreniyoruz.  “Artık ölüm olmayacak” anlamına geliyor. “Artık yas, ağlayış ya da ıstırap olmayacak” anlamına geliyor.

    Sevgili arkadaşlar, bunu hayal edebiliyor musunuz? Ölüm yok, düşman yok, bedensel sorunlar yok, artık sevdiklerinizin ölümüne şahit olmayacaksınız! Artık yas olmayacak – cenazeler, mezar taşları, mezarlar olayacak! Artık ağlayış olmayacak – yürekler sızlamayacak, geceler ağlayışla geçmeyecek! Artık acı olmayacak – artık kırık kemikler, kireçlenme, baş ağrısı, aspirin, ağrı kesici, tümör, kanser, lösemi, radyasyon, kemoterapi, klinik testler, unutkanlık, alzheimer, bakım evleri, hastaneler olmayacak!

    Eski şeylerin hepsi geçmiş olacak. Bütün bunlar (ölüm, yas, ağlayış, acı) ebediyen bitecek. Ölüme sebep olan herşey ebediyen yok olacak. Yasa sebep olan herşey ebediyen yok olacak. Ağlayışa sebep olan herşey ebediyen yok olacak. Acıya sebep olan herşey ebediyen yok olacak. Bunların hepsi (ölüm, yas, ağlayış, acı) veya bunlara sebep olan nedenler ortadan kalkacak. Eski şeylerin hepsi geçmiş olacak!

    Biz bu şeyleri hayal edemiyoruz – bunlar bizi aşıyor! Bizim bildiğimiz tek şey insanların sürekli ağladığı, ‘gözyaşı vadisi’ dediğimiz bu dünya. Bu gerçeklere inanmak bize zor geliyor. 21:5’teki tanrısal duyuru tam yerinde yapılıyor: “Tahtta oturan, “İşte her şeyi yeniliyorum” dedi.” 

    Bu duyuru tahtta oturan Tanrı’dan geliyor. “İşte her şeyi yeniliyorum” diyen Tanrı’nın kendisi! Bu ayet hakkında yorum yapan William Hendriksen şöyle diyor: “Sadece Tanrı yenileyebilir. İnsanlar bunu yeni dönemde daha iyi eğitim, daha iyi çevre, daha iyi yasama ve zenginliklerin daha eşit dağıtımı, altın çağ, insanın arzularının Ütopyası olarak düşünebilirler. Hayalleri hayal olarak kalmaya devam eder! Ne ekonomi ne de silahsızlanma konferansları, ne daha iyi okullar ne de zenginliği paylaştırma programları altın çağı, yeni gök ve yeni yeri ya da yeni bir düzeni getirebilecek, Sadece Tanrı Kutsal Ruhu aracılığıyla herşeyi yenileyebilir. Sadece O insanı ve evreni düzeltip yenileyebilir.” 

    Sadece Tanrı herşeyi yenileyebilir. Bu ‘yenilik’ bizim anlayışımızın da ötesindedir. Burada söylenenin sadece dış çerçevesine yaklaşabiliyoruz. Tanrı’nın her şeyi yenilemesi ne anlama geliyor? Bu dünyanın tamamen unutulacağı anlamına mı geliyor? Tarihin tamamen unutulacağı anlamına mı geliyor? Tarihin tamamen silineceği anlamına mı geliyor? Bu anlama gelemez. Tarih silinmiyor, tarih tamamen unutulmuyor. Rab İsa Mesih göklerde nasıl görünüyor? Boğazlanmış Kuzu olarak! Diriliş bedeninde bile çarmıhtaki yaralarını taşıyor! Başka bir deyişle, tarih içerisinde bir tarihte gerçekleşen çarmıh sahnesinde, bu dünyada aldığı yaraları cennette de taşıyor! 

    Bu dünya tam olarak unutulmayacak, tarih silinmeyecek. Fakat bu dünyayı ve tarihte olanları çok farklı bir şekilde anlayacağız. Pavlus, şimdi bilgimizin sınırlı olduğunu ama o zaman bilindiğimiz gibi tam bileceğimizi söylüyor. Bu değişimleri de bu şekilde anlamamız gerekiyor. Bu konuda pek fazla bir şey söyleyemesek de şundan emin olabiliriz: Cennette bütün bu dünyanın ve tarihin Tanrı’nın amaçlarına nasıl hizmet ettiğini ve Tanrı’yı nasıl yücelttiğini bileceğiz! Bir yazar bunu şöyle açıklıyor: “Tanrı’nın öngördüğü panorama önünden geçmiş olduğunda, tarihi geçişi sırasında onurlandırmayalım mı? Çünkü Tanrı bir santimetreküpü yaratmadan önce gördüğü mükemmel gerçeğe ulaşmak için tarih panoramasını kullanmıştır.” 

    Bu örneği daha önce de kullanmıştım ve burada da kullanıyorum çünkü bu ayetlerde bize anlatılanı çok güzel özetliyor. El yapımı bir halının arkasını çevirdiğinizde desenin ve renk geçişlerinin tümünü değil, parçalarını ve iplik sarkıntılarını görüyorsunuz. Bazı yerlerde gerçek deseni ve renkleri neredeyse deşifre edebiliyorsunuz ama halının alt kısmı büyük bir bulmaca gibi karmaşık bir resim. Eğer sadece bunu görüyor olsaydınız halıyı yapan kişinin ne yaptığını bilmediğini zannederdiniz. Ama halıyı çevirip ön kısmına baktığınızda ne görüyorsunuz? Her şey netleşiyor, güzelleşiyor ve daha görkemli görünüyor! Bir ipin diğerine nasıl geçtiğini ve renklerin nasıl uyuştuğunu görüyorsunuz. Şimdi desenleri deşifre etmenin o kadar da zor olmadığını görüyorsunuz. Halıyı ören kişinin ustalığını daha iyi anlıyorsunuz. Evet, sevgili arkadaşlar, şimdi bizler halının altında yaşıyoruz ve yaşamlarımız büyük bir bulmaca, karmaşık bir resim gibi geliyor bize. Ve bazen Tanrı’nın bizle uğraşmasını anlayamıyoruz. Ama cennette, Tanrı’nın yüceliğinde, Tanrı’nın bizi neden bu yoldan götürdüğünü ve neden diğer yoldan gitmemizi engellediğini anlayacağız. Gözyaşlarımızı anlayacağız. Bir yakınımızı neden bu kadar erken kaybettiğimizi anlayacağız. Üzüntümüzün, ağlayışımızın ve acılarımızın sebebini anlayacağız. Tanrı’nın bütün bunları kullanarak iyiliğimiz için ve Kendi yüceliği için hareket ettiğini anlayacağız.

    Eyüp, çektiği bütün acıların ve kaybettiklerinin kendi iyiliği ve Tanrı’nın yüceliği için olduğunu görecek. Eyüp, kendi öyküsünün, Tanrı’nın ilahi takdiriyle, binlerce yıldır insanlara teselli kaynağı olduğunu görünce Tanrı’ya çok daha fazla övgü sunmayacak mı? Pavlus da çekmiş olduğu acıların kendi iyiliği ve Tanrı’nın yüceliği için olduğunu görünce Tanrı’ya çok daha fazla övgü sunmayacak mı? Pavlus, başına gelenlerin Tanrı’nın ilahi takdiriyle, yüzlerce yıl insanlara teselli kaynağı olduğunu görünce Tanrı’ya çok daha fazla övgü sunmayacak mı? Eyüp, daha henüz dünyadayken bu gerçeği kısmen görmüştü. Eyüp, altın gibi parlaması için arıtılmakta olduğunu biliyordu. Pavlus, daha dünyadayken bu gerçeği kısmen görmüştü. Pavlus Romalılar 8:28’de yeryüzünde çektiğimiz acıların aslında iyiliğimiz için olduğunu söylüyor: “Tanrı’nın, kendisini sevenlerle, amacı uyarınca çağrılmış olanlarla birlikte her durumda iyilik için etkin olduğunu biliriz.” Ayrıca 2. Korintliler 4:17-18’de şöyle diyor:

    “Çünkü geçici, hafif sıkıntılarımız bize, ağırlıkta hiçbir şeyle karşılaştırılamayacak kadar büyük, sonsuz bir yücelik kazandırmaktadır. Gözlerimizi görünen şeylere değil, görünmeyenlere çeviriyoruz. Çünkü görünenler geçicidir, görünmeyenlerse sonsuza dek kalıcıdır.”

    Sevgili arkadaşlar, bir gün Tanrı’nın görkeminin bütün ağırlığı bize gösterilecek. Çünkü Tanrı her şeyi yenileyecek. Tanrı’nın her şeyi yenileyeceği o kadar kesin ki buradaki ayette bile şimdiki zaman kullanılıyor: “İşte her şeyi yeniliyorum

    Tanrı her şeyi yenileyecek ve 21:5-6’daki tanrısal emre sahip olalım diye herşeyi yenileyeceği gerçeğini bilmemizi istiyor. “Sonra, “Yaz!” diye ekledi, “Çünkü bu sözler güvenilir ve gerçektir.” Yuhanna’nın gelecek nesiller için bu şeyleri yazması emrediliyor. Tanrı bu gerçeğe umut bağlamamızı, bu gerçekten emin olmamızı ve bu gerçeğe güvenmemizi istiyor. “Bu sözler güvenilir ve gerçektir” diyor! Kardeşler, bu sözler güvenilirdir! Bu sözler gerçektir!

    Tanrı bu şeylerin kesin olacağına dair bir garanti daha veriyor. Bu garantiyi Kendi karakterine, tabiatına ve varlığına bağlıyor. “Tamamlandı! Alfa ve Omegayım, Başlangıç ve Son Benim” diyor. “Tamamlandı” diyor Tanrı – Tanrı amacına göre herşeyin yerine gelmesini sağladı. Dünyanın başlangıcından önce amacım ve hedefim buydu ve amacımı yerine getireceğim. “Alfa ve Omegayım, Başlangıç ve Son Benim!” Tanrı Kendisini iki zıt uçlarla tanıtıyor: Alfa ve Omega (Grekçe’nin birinci ve sonuncu harfleriyle), Başlangıç ve Son. Bir yorumcu şöyle diyor: “Tanrı’nın zamanın ötesinde olması tüm tarihin yöneticisi olması anlamına gelir çünkü tarihin başlangıcına ve sonuna hakim bir şekilde hükmediyor. Bunun için buradaki iki ünvan Tanrı’nın tarihi kesin bir şekilde kontrol ettiğine işaret ediyor.” Aslında Tanrı bu ünvanı Vahiy kitabının başında da sonunda da Kendisi için kullanıyor. Bu şekilde Vahiy kitabının başından sonuna kadar gerçekleşen herşeyin Kendi hakimiyetinde olduğunu teyit etmiş oluyor. O bütün tarihin Rabbidir! Bütün tarih O’nun amaçlarına ve görkemine hizmet eder! Bu Tanrı, bizler bu dolambaçlı dünyada yürürken bizlerle olduğunu ve bizleri güçlendirdiğini bilmemizi istiyor. Yaslı olduğumuzda, ağladığımızda, acı çektiğimizde ve gözyaşı döktüğümüzde bizimle birlikte.

    Vaatleriyle de bizleri güçlendirmek istiyor. Burada O’nun vaatlerini görüyor musunuz? Birinci vaadi şu: “Susayana yaşam suyunun pınarından karşılıksız su vereceğim” (Vahiy 21:6). Şuna dikkat edin: Tanrı “yaşam suyunun pınarından” verecek! Yalnızca yaşam suyu vermekle yetinmiyor. Sadece yaşam suyu bile çok görkemli! Bize yaşam suyunun pınarından veriyor. Peki, yaşam suyunun pınarı Tanrı’dan başka ne olabilir? Başka bir deyişle, Tanrı Kendisini veriyor, ve Tanrı Kendisini karşılıksız olarak veriyor. Biz hiçbir ödeme yapmak zorunda kalmadan Tanrı’dan içiyoruz! Ve Tanrı susayanlara veriyor. Bu yaşamdaki çöl seyahatinizde kendinizi yorgun ve bitkin hissedebilirsiniz.  Kendinizi bir adım daha atamayacak kadar susuz hissedebilirsiniz. Ama Tanrı size, bir daha asla susamamanız için Kendisini vermeyi vaat ediyor! İsa Mesih çarmıhtayken sizin içmeniz ve ebediyen susuzluğunuzu gidermeniz için ‘susadım’ diye yakarmıştı! 

    İkinci vaat şudur: “Galip gelen bunları miras alacak…”  (Vahiy 21:7). Bu sözler yedi kiliseye yazılan yedi mektubu hatırlatıyor. Her mektup galip gelene vaatlerde bulunuyordu. Günlük yaşamımız (gözyaşı vadisi) zulümlerle, zorluklarla, sıkıntılarla ve anlayamadığımız bir sürü günlük çatışmalarla dolu. Burada çok ağlıyor olabiliriz, ama İsa’ya bakarak yaşamaya devam etmeliyiz. İsa’ya bakarak yaşayanlar bunları miras alacaklar. Yedi mektupta sıralanan bütün vaatler sizin olacak. Fakat bütün bu vaatler 21:7’nin sonunda şöyle özetleniyor: “Ben onun Tanrısı olacağım, o da bana oğul olacak.”  Grekçesi tam olarak şöyle diyor: “… ve ben ona Tanrı olacağım ve o bana oğul.”  Sevgili Hristiyan, sen Mesih’te olduğun için Mesih’in miras aldığını miras alacaksın. Mesih ebediyen Tanrı’nın biricik Oğlu olsa da, sizler evlatlığa alınmış oğullarsınız ve oğulluğun tüm ayrıcalıklarına sahipsiniz. Antlaşmanın yerine gelmesi şu şekildedir: Ben ona Tanrı olacağım ve o bana oğul olacak.

    Sonra da sizler Oğul’un krallığının ışığında O’nunla birlikte yaşayacaksınız. Bu ışık, en azından şimdilik bizim için çok parlak bir ışık. Şimdilik bu diyarın sınırlarına yaklaşabiliyoruz ve uzaktan bakabiliyoruz. Şimdilik sadece üzüm yiyebiliyoruz. Bu diyarın görkemi hiçbir yerle karşılaştırılamaz!

    Sevgili arkadaşlar, böyle parlak bir ışığın bulunduğu bir diyar olduğu gibi zifiri karanlığın olduğu bir diyar da var. Bu yerin de sadece sınırlarını görebiliyoruz. “Ama korkak, imansız, iğrenç, adam öldüren, fuhuş yapan, büyücü, putperest ve bütün yalancılara gelince, onların yeri, kükürtle yanan ateş gölüdür. İkinci ölüm budur” (Vahiy 21:8).  Bu ayette ilginç olan şu: Bu uyarı kilise dışındaki putperestlere yapılmıyor. Bu uyarı kiliseye katılan ve Hristiyan olduklarını söyleyenlere yapılıyor. Bu uyarı iki yüzlülere, galip gelmeyenlere, zorlandıklarında ve zulümle karşılaştıklarında korkudan yoldan sapanlara yapılıyor. Bu uyarılar göksel şehre seyahat ederken yolda bir çok dikenle karşılaşıp da yoldan sapanlara yapılıyor.

    Bu kişiler sonsuzluklar boyunca cezalandırılacaklar.  Bunu hiç düşündünüz mü bilmiyorum, ama cehennemde kötüler doğru olmuyorlar. Bu yaşamdaki günahlarınızın ve sefilliklerinizin ne kadar büyük olduğunun farkında mısınız? Cehennemdeki lanetliler günahlarının ve sefilliklerinin ne kadar büyük olduğunun farkındalar ve sonsuza dek farkında olacaklar! Günahlarının sefilliği sonsuzluklara dek sürdükçe sürüyor. Sürekli ölüyor olacaklar ama hiçbir zaman ölmeyecekler, sürekli yanıyor olacaklar ama yangın onları yakıp bitirmeyecek, ve yanıklarından çıkan duman sonsuza dek tütecek! Onların dünyası da sonsuza dek sürecek!

    Sevgili Hristiyan, işte Kurtarıcınız sizi bundan kurtardı. Bu şeylerin uygulamasını yaşamınızda görmeye başlıyor musunuz? Cehennemin acılarından kurtulduğunuza sevinin. Sadece cehennemden kurtarılmakla kalmadınız ama aynı zamanda cennet şimdiden size verildi. Sevinin çünkü daha şimdiden cennet sizindir. Sizler daha şimdiden kurtulmuş insanlarsınız. Bir yazar şöyle diyor: “yeniden doğduğuna inanan kişi ebediyeti zamanın dışında bir kavrammış gibi düşünmez. Şöyle karşı çıkar: Tanrı’ya şükrolsun, şimdi bile içimde o standarda göre yaşayacağım bir ölçü var. Tanrı’nın lütfuyla yeni yaratılış gerçeği daha şimdiden bu dünyadadır.” Veya Heidelberg Kateşizmi şöyle diyor: “daha şimdiden yüreğimde sonsuz yaşamın sevincini tecrübe ediyorum.” 

    Cennetin daha şimdiden yaşamınıza girmesi her durumda ve her zaman sevinçli olmanızı sağlamalı. Şimdi size Pavlus’un Filipililer’e yazmış olduğu mektubu okuyabilirim. Pavlus sevinçle ve esenlikle dolu olan bu mektubu hapisten yazmıştı.

    Evet, bizler şimdilik gözyaşı vadisinde yaşıyoruz. Evet, Tanrı’nın halkı çok gözyaşı döküyor. Ama ‘gözyaşlarıyla eken sevinçle biçecek’ vaadine de inanıyoruz (Mezmur 126:5). Bu şeylerden nasıl bu kadar emin olabiliriz? Emin olabiliriz çünkü Tanrı bütün göçlerimizi sayıyor ve gözyaşlarımızı bir şişeye koyuyor. “Ettiğim göçleri saydın; Gözyaşlarımı şişene koy; Onlar senin kitabında yazılı değil mi?” (Mezmur 56:8). Sevgili kardeşler, Rab gözlerinizden akan bütün damlaların farkında.

    Kardeşler, Tanrı’nın size vaadi şu: Öyle bir gün gelecek ki Tanrı gözlerinizdeki bütün yaşları silecek. Vahiy kitabı boyunca, Tanrı’nın hizmetkârları herşeyi onun için yapıyor. Tanrı’nın hizmetkârı olan Yuhanna kitaptaki sözleri kaydediyor, Tanrı’nın melekleri borazanları çalıyor, Tanrı’nın tanıkları İncili vaazediyor, Tanrı’nın melekleri gazap taslarını döküyorlar, ama kutsalların gözyaşlarını silmeye gelince Tanrı ne melekleri, ne peygamberleri ne de diğer hizmetkârlarını kullanıyor. Tahtta oturan Tanrı’nın ta Kendisi sizin gözyaşlarınızı silecek. Tanrı gözlerinizdeki her gözyaşını silecek.

    Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

     

     

    Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

    Bize Bir Mesaj Yollayın

    MESAJIN KONUSU

    13 + 4 =