İşlerle mi, yoksa imanla mı kurtuluyoruz?
Bu soru biraz tuzaklı-hileli bir soru. Romalıların bu kısmını okurken bu soruyu aklımızda tutmanın faydası var. Tabii ki, İyi Haber imanla kurtulmuş olduğunuzdur. Ne de olsa Pavlus, Müjdesinin başında “Müjde iman eden herkesin kurtuluşu için Tanrı gücüdür… Tanrı’nın insanı akladığı, Müjde’de açıklanır. Aklanma yalnız imanla olur. (Çünkü onda Tanrı’nın doğruluğu imandan, imana açıklanır; yazılmış olduğu gibi, “Ama doğru kişi imanla yaşayacaktır. Candemir). Pavlus’un yazılarını okuyanlar, Pavlus’un bütün mektuplarının ve özellikle de Romalılar kitabının ana konusunun “Aklanma Sadece ve Yalnızca İmanladır” öğretisi olduğunu görürler. İşlerle mi, yoksa imanla mı kurtuluyoruz? Tabii ki, imanla kurtuluyoruz.
Ancak geçen hafta da gördüğümüz gibi, Müjde’nin imandan imana Tanrı’nın doğruluğunun açıklanışı olduğunu anlatır anlatmaz, Pavlus’un argümanı tamamen farklı bir konuya odaklanıyor gibi görünüyor. Tanrı’nın doğruluğunun gazapla açığa çıkması, tüm haksızlıklara karşı Tanrı’nın yargısının O’nun gazabıyla açıklanması konusuna giriyor ve tüm insanların kendilerine karşı gazap biriktirdiklerini söylüyor. İnsanlar Tanrı’nın gazabını nihai yargı gününde görecekler.
Yasayı Yerine Getirenler Aklanacak
Bugünkü okumamız bu konunun tam kalbine odaklanıyor ve sanki işlerle kurtuluyormuşuz gibi bir şey söylüyor. Bakın, Pavlus’u dinleyin: .. özrün yoktur. Başkasını yargıladığın konuda kendini mahkûm ediyorsun… Böyle davrananları Tanrı’nın haklı olarak yargıladığını biliriz… ama aynısını yapan ey insan, Tanrı’nın yargısından kaçabileceğini mi sanıyorsun?… “herkese, yaptıklarının karşılığını verecektir.”… Kötülük eden herkese sıkıntı ve elem verecek; iyilik eden herkese yücelik, saygınlık, esenlik verecektir… Çünkü Tanrı katında aklanacak olanlar Yasa’yı işitenler değil, yerine getirenlerdir… Yaydığım Müjde’ye göre Tanrı’nın, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır.
Yeterince dinlediniz mi? İşlerle mi, yoksa imanla mı kurtuluyorsunuz? Yasayı yerine getirenler aklanacak. Eğer yasayı yerine getirdiğinizi düşünüyorsanız ve Tanrı’nın gazabını biriktirenlerin sadece cinayet işleyen, hırsızlık yapan, zina eden kötü günahkarlardan oluştuğunu düşünüyorsanız, Pavlus bu bölümün açılış ayetlerinde diğer günahkarları yargılayan sizlere de bir çift laf ediyor. Birinci bölümdeki günahların listesini hatırlayın. Bu listede bazı büyük günahların yanı sıra herkesin günlük yaşamında görünen günahlar da var: cinayet ve kötülük, kıskançlık ve çekememezlik, anne-babaya itaatsizlik, merhametsizlik vb. Gördüğünüz gibi hiç kimse Tanrı’nın gazabından kaçamaz. Hiçbir günah gizli kalmaz.
Peki, Pavlus’un şu son sözlerine ne dersiniz? “Yaydığım Müjde’ye göre Tanrı’nın, insanları gizlice yaptıkları şeylerden ötürü İsa Mesih aracılığıyla yargılayacağı gün böyle olacaktır” (Böylece benim İncilime göre Tanrı’nın, İsa Mesih aracılığıyla insanların gizli şeylerini yargılayacağı günde mahvolacaklardır -Candemir). Burada Pavlus Yasa’dan öylesine söz etmiyor. Pavlus, Yasayı modası geçmiş, Eski Antlaşma’nın eski yöntemi olarak tanımlamıyor tabii ki! Yasa Pavlus’un Müjdesi’nin etidir. Müjdeye göre, yargı gününde İsa Mesih insanların sırlarını yargılayacak. Yargı gününde sadece yaptıklarınızdan değil, bütün düşüncelerinizden de sorumlu tutulacaksınız. Sizi bilmem ama bu haber bana pek iyi bir habermiş gibi gelmiyor.
Geçen hafta vaazımızda ne dediğimizi hatırlayın. Pavlus Müjdenin mesajından bahsederken aniden Tanrı’nın gazabından bahsetmeye başlayarak vaazının en önemli noktasındaki önemli bir farka dikkatimizi çekiyor. Bize Tanrı’nın doğruluğunu öğretiyor ve Tanrı’nın doğruluğunun iki şekilde açıklandığını öğretiyor. Buradan çıkaracağımız ilk ders şu: “Tanrı’nın doğruluğu imandan imana açıklanır” ifadesi her ne anlama geliyorsa gelsin, kesinlikle Tanrımızın kötülükten hoşlandığı, ya da kötülüğe göz yumduğu anlamına da gelmiyor. Elbette bu ifade kötülük yapanların, kendini beğenmişlerin ya da yalancıların Tanrı’nın kutsal avlularına gireceği ya da hesap gününde ayakta duracağı anlamına gelmiyor.
Müjde için Yasa’nın Önemi
Arkadaşlar, Tanrı’nın doğruluğunun böyle acayip bir şekilde imandan imana açıklanması ne anlama geliyor? Birincisi, Pavlus, Tanrı’nın doğruluğunun hâlâ Müjde’nin dışında, başka şekilde de açıklanmış olduğunu bilmemizi istiyor. Yani Tanrı’nın doğruluğu Yasa’da açıklanmıştır. Başka bir deyişle, Tanrı’nın inananlar için doğruluğu hakkındaki bu şaşırtıcı açıklama, Tanrı’yla ilgili veya Tanrı’nın Günaha bakışıyla ilgili temel öğretilerin hiçbirisini değiştirmez. Müjde’nin doğruluğu yasanın doğruluğunu geçersiz kılmaz. Müjde doğruluğu bir şekilde Yasa doğruluğunun yanındadır; bir şekilde Yasa doğruluğunun üzerine inşa edilmiştir. Arkadaşlar, “İşlerle mi, yoksa imanla mı kurtuluyoruz?” sorusu biraz tuzaklı bir soru.
Pavlus, iki konu arasında Yasa doğruluğu hakkında yazarken, bize Müjde Doğruluğu hakkında başka bir şey anlatıyor. Bu doğruluğun inananlar için açıklanmasının ne anlama gelebileceğini kavramaya çalışmadan önce, Tanrı’nın doğruluğunu anlamamızın bizim için ne kadar önemli olduğunu anlatıyor. Unutmayın, burada iki farklı doğruluk çeşidinden değil, iki açıklama şeklinden bahsediyoruz. Tanrı’nın tek doğruluğu vardır, ve bu doğruluk bize Yasa aracılığıyla ve Müjde aracılığıyla açıklanmıştır.
Kardeşler, Müjde’yi anlayabilmek için önce Yasa’yı anlamanız gerekir. Yasa’nın temel mesajı şudur: Bunu yapın ve yaşayacaksınız. Pavlus, Mesih ve Yasa konusuna onuncu bölümde geri dönecek ve Romalılar 10’da bize Yasa’ya dayalı doğruluğu uygulayan kişinin bu doğrulukla yaşayacağını söylüyor. Pavlus burada bizlere Levililer 18:5’i yorumlamış oluyor: “Kurallarıma, ilkelerime sarılın. Çünkü onları yerine getiren onlar sayesinde yaşayacaktır. RAB benim.” Evet, bunları yaparsanız yaşayacaksınız. Bunu yap ve yaşayacaksın. Sevgili kardeşler, Müjde’nin sözleri doğrudur ve Müjde ne derse desin, biz Hristiyanlar olarak Müjde’nin doğruluğunu bilebiliriz. Bizler kutsal bir Tanrı’ya hizmet ediyoruz. Bizim için yaşamak, Rabbimize hizmet etmektir.
Arkadaşlar, Tanrı’nın doğada bilinen, yüreklerimizde bilinen, Yahudiler tarafından bilinen ve dünyanın her köşesindeki uluslar tarafından bilinen kuralları, kanunları, hükümleri ve yasası mutlaktır… kesindir… tamdır… eksiksizdir. Bunu yaparsanız yaşayacaksınız. Hristiyanlığın kurtuluş mesajı, Müjde mesajı bu mihenk taşının üzerine inşa edilmiştir. Tanrı’nın kutsallığının üzerine bina edilmiştir.
Pavlus bu gerçeği hafife almıyor. Bu konunun üzerinde duruyor. Bu onun Müjde’yi ilan etmesinin temelidir. Sevgili kardeşler, ne yazık ki Yasa’nın sıklıkla vaaz edilmediği ve Yasa vaazlarının kabul edilmediği bir zamanda yaşıyoruz. Ancak tanımadığı kişilere hitap eden Pavlus, Yasa’yı vaaz etmekten utanmıyor. Zaten Pavlus, vaaz ettiği Müjdesinin bir anlam ifade etmesini istiyorsa Müjdeden utanamaz!
Pavlus bir sonraki argümanında Yahudi Yasası’nın ayrıntılarına girecek, ancak burada bu Yasa ilkesinden genel bir şekilde bahsediyor. Bunu yaparsanız yaşayacaksınız. Bugün çoğu insan, tüm din sorununun ve din yasalarının “bunu yaparsan” ifadesindeki “bu” zamirinden geldiğini düşünüyor. Elbette, belki bir tanrı vardır. Elbette, bu Tanrı’nın belki de bir yasası vardır. Ama hangi Tanrı gerçek Tanrı? Hangi yasa gerçek yasa? Böylece, sahte dinlerin çeşitliliği, tüm dinleri reddetmek için bir bahane haline geliyor; putperestlik, Yaratıcı Tanrı’yı reddetmek için bir bahane oluyor.
Pavlus, bu ayetlerin başlarında bizim için bazı günahları listeliyor. Ama Yasa basittir. Yasayı zorlaştıran yasanın karmaşıklığı değildir. “Sürekli iyilik ederek yücelik, saygınlık, ölümsüzlük arayanlara sonsuz yaşam verecek” (2:8). Hepimiz neyin yasayı yerine getirdiğini biliyoruz. İsa Mesih yasayı yerine getirmeyi Tanrı’yı sevmek ve komşunu sevmek olarak tanımlıyor. Pavlus ise gerçeğe itaat etmek, doğru olmayana itaat etmemek olarak özetliyor. Tüm insanlar bu şeyleri biliyor. Bu şeyler belirsiz değil, karmaşık değil. Başarısız olmamızın nedeni bu değil, cehaleti savunamayız. Başarısızlığımızın sebebi bu değil, cehaletimiz bahane olamaz. Hayır, yasa basittir, açıktır ve katıdır. Hepimiz kutsal bir Tanrı’ya hizmet ettiğimizi biliyoruz.
Yargı Gününde Nasıl Duracaksınız?
Yasa’yla ilgili son bir nokta daha var. Pavlus, Tanrı’nın haklı gazabının açıklanışından yalnızca geçmiş ve şimdiki zamanda değil, aynı zamanda ve özellikle gelecek zamanda da söz ediyor. Tanrı sabırlıdır, ancak gazabının herkes tarafından bilineceği, kendimizle ilgili korkunç gerçeği artık bastıramayacağımız bir gün geliyor. O gün sadece Tanrı’nın doğruluğu ve kutsallığı yukarıdan gelen parlak bir ışık gibi parlamakla kalmayacak, aynı zamanda yüreklerimizin en karanlık köşeleri de bilinecek. İsa Mesih, Kutsal Ruhu’yla insanların günahlarını açığa çıkarıyor. Eğer Yasa’nın günahınızı öğrenmek için yararlı bir araç olduğunu düşünüyorsanız – ki kesinlike öyledir – Hesap Günü geldiğinde Rabbimiz İsa Mesih’in huzuruna çıkana kadar bekleyin. Günahlarınızı daha önce hiç bilmediğiniz bir şekilde bileceksiniz. Tanrımız taraf tutmuyor. Bahanelerle sağa sola kaymana izin vermeyecek. Yıllar boyunca Tanrı’nın mükemmel standartlarına göre yaşamadığınız için kendinize söylediğiniz her bahane aklınıza akın edecek ve bütün bunların ne kadar aptalca olduğunuzu anlayacaksınız.
İsa Mesih’in Müjdesi yargı günü gerçeğinin üzerine inşa edilmiştir.
Evet, işlerle mi yoksa imanla mı kurtuluyoruz? Bugün okuduğumuz ayetlerden sonra bu soruyu nasıl cevaplıyorsunuz? Müjde, lütuf ve iman, Tanrı’nın doğruluğu (Yasası?) hakkındaki bu sarsılmaz gerçeğin neresinde?
Bu soruyu cevaplamanın bir yolu da yargı gününü düşünmektir. En derin, en karanlık sırlarınızın bilinmesi sizi korkutuyor mu? İsa’nın yüreğinizin derinliklerini bilmesi sizi dehşete düşürüyor mu?
Ya da, bilmediğiniz günahlarınızı bile Rabbinize itiraf edip, O’nun merhametine mi teslim oldunuz? Günahlarınızın cezasını soyut olarak değil, gerçekten ve fiziksel olarak ödediğine, ve yargı gününde üzerinize gelecek tüm suçlamaları ve yargıyı iki bin yıl önce çarmıhta kendi üzerine alan Rabbimiz İsa Mesih’e inandınız mı? Rabbimiz İsa Mesih ölümden dirildiği zaman kusursuz bir şekilde doğru kılınarak yasayı yerine getiren kişinin yaşayacağını… yaşamakta olduğunu göstermiştir. Siz Rabbimiz İsa Mesih’in, Yasayı Yerine Getiren tek Kişi olduğunu itiraf edip O’na iman ettiniz mi? Ve en önemlisi, onun itaati, O’nun doğruluğu sizin itaatiniz, sizin doğruluğunuz sayıldı. Sevgili Kardeşler, sizler İsa Mesih’in doğruluğuyla giydirildiniz. Şeytan’ın okları artık size karşı işe yaramaz!
O’nun İşleriyle Kurtuldunuz
İşlerle mi, yoksa imanla mı kurtuluyoruz? En temelde, hepimiz işlerle kurtuluyoruz… sadece İsa Mesih’in işleriyle, ama yalnızca O’nun işleriyle bize verilen imanımız aracılığıyla kurtuluyoruz. Çünkü o yargı günü geldiğine Mesih’in önünde durabilmenin başka hiçbir yolu yok! Ama bizler O’nun işleriyle, O’nun itaatiyle kurtulduk. Evet, iman O’nun işlerini ve itaatini bizim işlerimiz, bizim itaatimiz kılıyor, ancak Rabbin önünde durmamızı, O’na sığınmamızı ve O’nunla övünmemizi sağlayan tek şey doğruluktur. Çünkü Rab, sevgisinin bolluğu sayesinde doğruları bereketler. Onları bir kalkan gibi lütufla örter. “Çünkü sen doğru kişiyi kutsarsın, ya RAB, Çevresini kalkan gibi lütfunla sararsın.” (Mez. 5:12)
Bugünkü dersimizi ve Pavlus’un Yasa’yla ilgili öğretisini pratik bir noktayla tamamlamak istiyorum, çünkü bu öğreti, İzmir Protestan Kilisesi’nde her Pazar sabahı uyguladığımız litürjiyi doğrudan etkiliyor. Yasa, İsa Mesih’in iyi haberini anlamamızın ve doğru bir şekilde duymamızın temelidir. Pavlus, Müjde’yi anlatma işine, Yasa hakkında kapsamlı bir öğretiyle başlıyor ve bu nedenle litürjimizde ibadetimizi Yasa’yı okuyarak ve günahlarımızı itiraf ederek başlıyoruz. İlk kilisenin ve Reformasyon dönemindeki kiliselerin ibadet uygulamaları böyleydi. Ne yazık ki, bu uygulama, bugün bir çok kilisede yaygın bir uygulama değil. Ama çok gerekli bir uygulama olduğunu söyleyebilirim.
Yasa gerçeği, öğrenip sonra bir kenara attığımız bir şey değildir. Çünkü yaşlı adamımız (günahımız) içimizde yaşıyor ve her fırsatta Tanrı’nın doğruluğunu inkâr ediyor. Bize, gerçekte böyle bir şey yapmadığı halde Müjde’nin Tanrı’nın Yasasını yumuşattığını söylüyor. Bize, genel plandaki küçük ihlâllerin önemsiz olduğunu söylüyor. Ne de olsa oradaki adamdan daha iyiyiz. Zimmetimize para geçirmiyoruz, sadece ofisten ufak tefek şeyler çalıyoruz ve öğlen tatilimizi uzatıyoruz. Komşumuzu öldürmüyoruz, çoğunlukla onları görmezden geliyoruz, yardım etmek çok zahmetli olacağı için yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğümüz kişilerin yolda yanlarından geçip gidiyoruz.
Romalılar 1-3 bölümlerindeki gerçeğin bize her zaman hatırlatılmasına ihtiyacımız var. Mesih’in doğruluğu dışında, dünyamızdaki en kötü kişiden daha iyi olmadığımızı bilmemiz gerekiyor. Son nefesimize kadar bize hatırlatılması gerekiyor, çünkü halâ inkâr ediyor ve yalan söylüyoruz. Bizler ne kadar kötüyüz? Geride saklı kalan günahlarımız Tanrı’yı ne kadar gücendiriyor? Kutsal Ruhu nasıl kederlendiriyoruz? Bu soruların cevaplarını Tanrı’nın yasası basitçe, açık, titiz ve herkesin anlayacağı bir dille yanıtlıyor.
Yasaya gösterilen bu dikkat ahlakçılık (moralizm) değildir. Ahlakçılık, göksel babamızı memnun edebilmek için en iyi davranışlarımızı sürdürmemiz için biraz daha fazla çaba göstermemiz için bizi teşvik eder, dürtükler, yalvarır. Ahlakçılık yasayı yumuşatır. Yumuşatmalıdır da. Yasayı yerine getirebilmemiz için tek umudumuz budur. Ama Tanrı’nın yasası emreder, eğilip bükülmez ve sonra da suçlar ve mahkûm eder. Bu soruna bir çözümünüz yoksa, kaybolmuşsunuzdur.
Ama bir çözümümüz var. Görüyorsunuz, ahlakçılık asla daha çok çabalamanın ötesine geçemez. Ama Müjde’deki Tanrı’nın doğruluğu tam olarak bunu yapar. Heidelberg Kateşizmi’nin 114. sorusunda, On Emir üzerine öğrettikten sonra bize bu yasayı neden vaaz etmemiz ve hatta güçlü bir şekilde vaaz etmemiz gerektiğini soruyor: Bu yaşamda hiç kimse On Emri mükemmel bir şekilde yerine getiremeyeceğine göre, Tanrı neden bu emirlerin kesin bir şekilde vaaz edilmesini istiyor? “Birincisi, bütün yaşamımız boyunca günahkâr doğamızı daha fazla tanıyalım diye ve günahların bağışlanmasını ve Mesih’teki doğruluğu daha istekli bir şekilde arayalım diye. İkincisi, bu yaşamdan sonraki amacımıza, yani mükemmelliğe erişinceye kadar Tanrı’nın benzeyişinde daha da fazla yenilenebilmemiz için, Kutsal Ruh’un lütfu için sürekli olarak gayret göstermekten ve Tanrı’ya dua etmekten hiçbir zaman vazgeçmeyelim diye bu emirlerin kesin bir şekilde vaaz edilmesini istiyor.”Çünkü doğru kişi (yani yasayı yerine getiren kişi) imanla yaşar.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.