Avraham’ın Zamanındaki Antlaşma | Yaratılış 12–17

Fikret Böcek tarafından

25 Kasım 2018 (47. hafta) | Antlaşma Teolojisine Bakış Vaaz Serisi, Vaazlar

Antlaşma teolojisine bakış

Avraham’ın Zamanındaki Antlaşma

Antlaşma Teolojisine Bakış #6

Üçlübirlik Tanrısı’nın günahlı insanlarla ilişkisinin hikayesini Avraham zamanında yapılan antlaşmaya bakarak sürdürüyoruz. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet, yani üç monoteist din de Avraham’ı ataları olarak görüyor. Avraham insanlık tarihinde çok önemli bir kişidir. Yahudilik de, Hristiyanlık da, İslamiyet te kökenlerini Avraham’a dayandırıyorlar.

Rab kendisini “Avraham’ın, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı” (MÇ. 2:24) olarak tanımlarken Avraham’ın ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu görüyoruz. Pavlus da Avraham’ı “tüm inananların atası” (Rom. 4:11) olarak tanımlıyor. Hatta biz de kendi kökenlerimizi Avraham’a kadar dayandırıyoruz. Sonuçta Avraham bizim de babamızdır. Bizler de Avraham’ın imanından geliyoruz.

Westminster İnanç Açıklaması Kutsal Kitap tarihi boyunca süregelen lütuf antlaşmasındaki birliği ve farklılıkları şöyle anlatıyor:

Bu antlaşma (lütuf), yasanın (Eski Antlaşma) ve müjdenin altında farklı biçimlerde yürürlüğe konmuştu. Yasanın altındayken vaatler, peygamberlikler, kurbanlar, sünnet, fısıh kuzusu ve diğer kurallarla Yahudilere ulaşmıştır. Bunların hepsi Mesih’e işaret etmektedir. (7.5). Avraham’ın zamanına geldiğimizde bu farklı vaatlerin, peygamberliklerin, kurbanların, sünnetin, fısıh kuzusunun ve diğer kuralların gelecek olan Mesih’e işaret etmekte olduğunu görüyoruz. Bütün bu işaretlerle Rabbimizin zavallı günahkarlara lütfunu akıtmaya devam ettiğini görüyoruz.

Hakim Bir Lütuf (Yar. 12)

Tanrı, Avraham’ın zamanındaki lütuf antlaşmasını uygularken hakim bir lütuf gösteriyor. Yaratılış 10 ve 11’i okuduğumuzda Nuh’un oğlu Şem’in soyağacını görüyoruz. Burada yirmi altı kişinin daha isminden bahsedilirken, herkesin oğulları ve kızları onların oğullarının oğulları ve kızları sıralanmıyor. Fakat 11. Bölümün sonlarında soyağacında adı geçen Terah isminde birisine odaklanılıyor. Terah, Avram, Nahor ve Haran’ın babası oldu.

Nahor öldükten sonra Terah ailesinin geri kalanlarını Kildaniler’in Ur şehrinden alıp Kenan’a doğru yola çıkıyor, fakat Haran’da duruyorlar. Bütün bunlarla ilgili şu soru hakkında düşünmenizi istiyorum: Dünyada bunca insan varken Rab neden Avram’ı seçiyor? Rab neden gerilere gidip Şem’den başlamadı? Neden adı geçen 26 kişiden birisini seçip ya da adı geçmeyen herhangi birisiyle başlamıyor? Rab antlaşmasını neden Nahor’la ya da Haran’la yapmayı seçmiyor?

Çünkü Tanrı seçimini yerine getiren lütfunu etkin bir şekilde göstermeyi seçtiği için Avram’ı seçiyor.  Nokta! Hikayenin sonu! Romalılar 9’da Pavlus’un kullandığı dile göre, Çocuklar henüz doğmamış, iyi ya da kötü bir şey yapmamışken, Tanrı Rebeka’ya, “Büyüğü küçüğüne kulluk edecek” dedi. Öyle ki, Tanrı’nın seçim yapmaktaki amacı yapılan işlere değil, kendi çağrısına dayanarak sürsün. (Rom. 9:11-12). Bakın Tanrı Musa’ya ne diyor: “Merhamet ettiğime merhamet edeceğim, Acıdığıma acıyacağım.” Demek ki bu, insanın isteğine ya da çabasına değil, Tanrı’nın merhametine bağlıdır. (Rom. 9:15–16).

Çocuklar, gelin birlikte bir hayal kuralım. Babanızın istediğiniz yavru köpeği alabileceğinizi söylediğini hayal edelim. Sonra babanız sizi on tane yavru köpeği görmeye götürüyor. Hepsi ‘beni seç, beni seç’ diye havlıyor, sizi yalıyor ve dikkatinizi çekmeye çalışıyor. Ama sadece bir yavru seçebilirsiniz. Siz de sonunda bir tane seçiyorsunuz. Yavru köpeğinizi çok seviyorsunuz, onunla ilgilenmeye başlıyorsunuz. Her gün köpeğinizle oyunlar oynuyorsunuz. Peki neden o yavruyu seçtiniz? Her halde en tatlısı olduğu için seçmişsinizdir, değil mi?

Tanrı insanları seçtiği zaman onları sevmek için seçiyor. Rab bizi çok tatlı ya da diğerlerinden çok daha yakışıklı veya güzel olduğumuz için seçmiyor. Avraham Tanrı’nın herşeye hakim lütfunun bir tasviridir: Tanrı’yı biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğlu’nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur. (1 Yuhanna 4:10).

Lütuf Dolu Bir Lütuf (Yar. 15)

Avraham’ın zamanındaki lütuf antlaşmasının yönetiminde Tanrı’nın lütuf dolu bir lütuf gösterdiğiniz görüyoruz. Çok gereksiz değil mi? Evet, ama lütfun ne olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. Biz genellikle birbirimizle işlere dayalı yollarla bağlantıya geçiyoruz. Çocuklarımızın sevgimizi kazanmalarını sağlıyoruz. Kocalar ve karılar olarak, birbirimizden birşeyler almaya çalıştığımız için sevgi gösteriyoruz. Ama Tanrı gerçek lütfun doluluğudur.

Yaratılış kitabında görmüyoruz, fakat Yeşu 24’e göre Tanrı Avram’ı putperest bir aileden seçiyor. Yaratılış 12’de Tanrı Avram’ı birçok milletin atası yapacağı vaadinde bulunmadan önce, Avram’ın hayatı tehlikede olduğu için, yani postu kurtarmak için, ölüm korkusuyla Firavun’a karısı Saray’la ilgili yalan söylediğiniz görüyoruz! Buna rağmen Tanrı’nın antlaşmayı resmileştirmek üzere Yaratılış 15’te Avram’la antlaşmaya devam ediyor. Daha önce de bahsettiğim gibi, hayvanları kurban olarak parçalara ayırdıktan sonra etleri yere sermek ve bu etlerin aralarında yürümek eski çağ ahit kesme adetlerindendi. İki taraf arasındaki antlaşmalar böyle yapılırdı! Bu hareket taraflar için şu anlama geliyordu: “Antlaşmayı ihlal edersem iki parçaya ayrılayım!” Fakat burada et parçalarının arasından kimin geçtiğine dikkat ettiniz mi? Avram şunu görüyor: “Güneş batmıştı ve hava karanlık olunca, işte duman tüten bir mangal ocak ve alevli bir meşale bu yarılmış parçaların arasından geçti.” (Yar. 15:17).

Sadece Tanrı geçiyor! İşte Rab bu kadar lütufkâr! Sonra Yaratılış 16’da ne görüyoruz? Tanrı Avram’a bir vaatte bulunmuştu. Tanrı, Avram ve Saray’dan doğacak bir oğul aracılığıyla tüm milletleri bereketleyecekti. Fakat Avram Tanrı’nın vaadinin gerçekleşmediğini görünce kendi elleriyle bu vaadi gerçekleştirmeye çalışıyor ve Hacar’dan bir oğlu oluyor. Bütün bunlara rağmen Yaratılış 17’de  Rab antlaşmasını sünnet işaretiyle yineliyor. (Yaratılış 15’te antlaşmayı tutacağını vaad eden Tanrı Yaratılış 17’de “eğer” antlaşmayı tutarsan ifadesini kullanıyor. Burada bazı liyakata dayalı ve zorunlu durumlar olduğunu unutmayalım. Birincisi “yapmakla” ve ikincisi de “tanımlamakla” ilgilidir. Ebedi yaşama başlamak için iman ve itaat gereklidir ama iman ve ebedi yaşam liyakatla elde edilmemektedi. Yani bizim işlerimizle kazandığımız bir şey değildir, çünkü iman ve ebedi yaşam Tanrı’nın armağanıdır.) Burada Avraham’ın Sarah aracılığıyla bir oğul sahibi olacağı vaadine güldüğünü görüyoruz. Ve Yaratılış 20’de hayatını kurtarmak için tekrar yalan söylediğini görüyoruz.

Tanrı’nın lütfunun derinliğini görüyor musunuz? Lütfun ne kadar lütufkâr olduğunu unutmayın! Rab Avraham’ın şüphelerine ve inançsızlığına karşı sabırla dayanıyor. Hepimizin şüpheleri var, ama bazılarımızın şüpheleri çok daha fazla. Rabbimiz bizim inatlarımıza rağmen cefakârdır. Rab bize rağmen vaatlerini yerine getirmeye devam ediyor!

İşaret Eden Bir Lütuf (Yar. 17)
Son olarak, Avraham’ın zamanındaki lütuf antlaşmasının yönetiminde Tanrı’nın lütfunun işaret eden bir lütuf olduğunu görüyoruz. Antlaşmanın dış işareti sünnet sakramentiydi. Sünnetin sadece seçilmişlerle sınırlandırılmamış olmasına dikkat edin. Antlaşma İshak ve İsmael’in ailesiyle mi yapılmıştı? Yakup’la Esav’la mı yapılmıştı? “Ama o Eski Antlaşma’ydı. Biz şimdi sadece seçilmişlerden oluşan Yeni Antlaşma’nın altındayız” diyebilirsiniz. Öyle mi acaba? Rab İsa Mesih’in kendisi krallığında koyunların da keçilerin de olduğunu söylemiyor mu? Buğday ve delicelerden bahsetmiyor mu?

Yahuda da iman ikrarında bulunup mucizeler yapmamış mıydı? Pavlus da antlaşmanın bir zeytin ağacına benzediğini ve bazı dalların kesilip yerine yabanıl zeytin filizinin aşılanabileceğini söylemiyor mu? Ve hatta yabanıl zeytin filizlerinin bile kesilip atılabileceğini söylemiyor mu? (Rom. 11). Yaratış 17:9-27’ye göre sünnet işareti antlaşmayla alâkası olmayan ev halkına da uygulanabileceğini söylüyor. Ama buna rağmen bazıları halâ daha “Bütün bunlar sadece Eski Antlaşma’da geçerliydi” demeye devam ediyorlar. 1 Korintliler 7:14 inanlıların inanlı olmayan eşlerinin ve çocuklarının da inanlı olan eş ya da ebeveyn tarafından kutsanmış sayılacağını söylemiyor mu? Çünkü iman etmemiş koca karısı aracılığıyla, iman etmemiş kadın da imanlı kocası aracılığıyla kutsanır. Yoksa çocuklarınız murdar olurdu. Ama şimdi kutsaldırlar. İşte bu nedenle Pavlus’un tüm bir ev halkını vaftiz ettiğini okuyoruz. 1 Korintliler 1:16.

Evet, dışsal bir işaret olan sünnet işareti vardı. Peki ama bu dışsal sünnet işareti neye işaret ediyordu? Dışsal sünnet hangi içsel şeye işaret ediyordu? Yaratılış 17:7-8’deki o güzel vaade bakalım: Ve sana ve senden sonraki tohumuna Tanrı olmak için, benimle ve seninle ve senden sonraki tohumunla onların kuşakları  boyunca antlaşmamı sonsuz antlaşma olarak kuracağım. Ve yabancı olarak yaşadığın ülkeyi ve tüm Kenan ülkesini sana ve senden sonraki tohumuna sonsuz bir mülk olarak vereceğim ve onların Tanrısı olacağım.

İşte Tanrı’nın antlaşma aracılığıyla insanlarla girmiş olduğu ilişkinin özü böyledir. Sizin Tanrınız olacağım ve siz benim halkım olacaksınız. İşte lütuf budur! İşte Tanrımız budur! Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

4 + 5 =