Bir Dönüşüm Günü
“Bu nedenle, bekleyin beni, diyor YAHVE” (3:8). Sefanya Rab’bin dönüşüyle ilgili. Bu günü nihai ve kesin bir yargı günü olarak tasvir ediyor; O nihai günü yeni bir Yeşu’nun yeni bir İsrail’e önderlik ederek yeni bir göklere ve yeni bir yeryüzüne götüreceği bir fetih günü olarak tasvir ediyor. Başka bir deyişle, Rab İsa Mesih’in İkinci Gelişi inanlı olmayanlara yıkım ve inanlı olanlara ise bereket getirecektir. Belçika İnanç Açıklaması 37. Maddesinde şöyle der: “Bu yargı düşüncesi kötü ve tanrısız insanlar için korkunç ve dehşet vericidir, fakat doğru ve seçilmiş kişiler için ise en çok arzulanan teselli edicidir.”
Burada üçüncü bölümün sonunda bu bereketin önbildirildiğini görüyoruz. Fakat bu sadece İkinci Geliş’te göreceğimiz bir bereket değil. Bu bereket Mesih’in birinci gelişinde tecrübe ettiğimiz bir berekettir. Peygamberlerin Rabbin gelişinden bahsetmeleri aracınızı dağlara doğru sürmek gibi bir şey. Önünüzde bir tepe görürsünüz ve bu tepenin en yüksek tepe olduğunu düşünürsünüz, ama sonra tepeye yaklaştıkça o tepenin arkasında yükselen başka bir tepenin daha karşınızda olduğunu fark edersiniz. Birbirinin üzerindeymiş gibi görünen tepelere yaklaştıkça aralarında onlarca kilometre olduğunu fark edersiniz. Peygamberleri okumak da buna benziyor. Rabbin gelişinden bahsediyorlar, ama Rabbin gelişinin iki aşamada olduğunu her zamana görmüyorlar.
Burada Sefanya İkinci Gelişiyle mükemmelliğe erişecek olan Rab İsa’nın birinci gelişinden dolayı kurtuluş bereketlerini anlatıyor. Ama burada okuduklarımız Yeni Antlaşma’da kurtuluşumuzla ilgili okuduğumuz şeylere benzemiyor sanki: yeniden doğuş, İsa’ya güvenmek, aklanmak… vb. Peygamberleri okurken ikinci bir prensibi aklınızda tutmalısınız. Sefanya İsa Mesih’in İncil’deki bereketlerini tasvir ediyor fakat dinleyicilerinin altı yüz yıl önce anlayacağı şekillerde anlatıyor. Brezilya’ya gittiğimde ülkenin kuzeyinde yapılan geleneksel bir şeker verdiler. Şekerin ne olduğunu sorduğumda ‘cupuaçu’ dediler. Cupuaçu’nun ne anlama geldiğini bilmediğimden Brezilyalı arkadaşım cupuaçuyu bana şöyle tarif etti: “Beyaz çikolata gibi ama o kadar yumuşak değil. Ananas gibi ama ananas kadar tatlı değil. Muz gibi ama muz kadar ezilgen değil.” Eh, ben de denedim tabii ki ve daha önce yediğim hiçbir şeye benzemediğini anladım. Hepinize tavsiye ediyorum.
Sözlerde Bir Dönüşüm
Sefanya Rabbin gelişini bir dönüşüm günü olarak tasvir ediyor. Ve ilk dönüşen şeyin sözler olduğunu görüyoruz. Daha önceki düşüncesini 3:9’da ‘o zaman’ sözleriyle nasıl sürdürdüğüne dikkat edin. Daha önce bahsetmiş olduğu yargı sözleriyle devam edeceğini düşünürken Rab bizi şaşırtıyor! Rab her zaman bizi şaşırtmıyor mu? Sevgili İzmir Protestan Kilisesi, bunu iyi işitin: Artık bittiğini düşündüğümüz bir anda, umudumuzun olmadığı bir zamanda ve artık Rabbin bizim için bir şey yapmayacağını düşündüğümüz bir anda bize bir umut sözüyle geliyor.
Yargı yerine, Halkların dudaklarını temiz dudaklara dönüştüreceğim (a. 9) diyor. İlginç olan, burada kullanılan dönüşüm kelimesi Sodom ve Gomora’yı “dönüştürmek” (uָה ַפ ) için kullanılan kullanılan kelimeyle aynı kelime. Fakat Sefanya burada aynı kelimeyi Rabbin kurtarma eylemi için kullanıyor. Peki neden sözleri değiştirecek? Sefanya kitabının başına dönüp insanların Rab hakkında neler söylediklerine bir bakalım:
1:5’te “RABBE and edip Milkom üzerine de and eden” Yahudalılardan bahsediyor
1:12’de “Onlar ki, yüreklerinde: RAB iyilik de etmez, kötülük de etmez” diyen Yahudalılardan bahsediyor.
2:8’de “Kavmımı aşağılamış, ve onların sınırına karşı kendilerini büyütmüş olan Moavın ettiği hakareti, ve Ammon oğullarının sitemlerini işittim” diyerek Yahuda’nın düşmanlarından bahsediyor.
2:10’da şöyle devam ediyor: “Kibirlerinin karşılığı bu olacak, çünkü aşağılayıp orduların RABBİNİN kavmına karşı kendilerini büyüttüler.”
2:15’te “Şenlik eden, emniyette oturan, yüreğinde: Ben varım, ve benden başkası yok, diyen şehir budur” diyerek Ninova’dan bahsediyor.
Fakat öyle bir gün geliyordu ki, Rab hakkında Yahuda halkından ve onun düşmanlarından gelen bütün sözler temiz dudaklardan çıkan temiz sözlere dönüştürülecekti (a. 9). Neden? Buradaki amaca dikkat edin: Çünkü bir yürekle RABBE kulluk etmek için hepsi RABBİN ismini çağırsınlar diye (a. 9). İşte bu gerçek İsa Mesih’in bereketlerini anlatıyor. İsa Mesih’in bizi nasıl dönüştürdüğünü, değiştirdiğini sorarak bu gerçeği daha iyi anlayabiliriz.
İlk olarak, dönüşüm onun lütfunun bir işidir. Onun lütfu bizi değiştiriyor: Çünkü bir yürekle RABBE kulluk etmek için hepsi RABBİN ismini çağırsınlar diye kavmlara o zaman temiz dudak vereceğim (a. 9). Lütuf bizleri yeni bir yaratılış yapıyor; Lütuf Rabbe hizmette minnettar olmamızı sağlıyor. John Calvin’in de söylediği gibi: “O bizi kendisine çekene kadar bizim tarafımızdan Tanrı’ya doğru bir şekilde yaklaşılamaz.” Sefanya’nın şu sözleri bu gerçeği canlı bir şekilde resmederek daha iyi anlamızı sağlıyor: Kûş (Mısır) ırmaklarının ötesinden bana dua edenler, dağılmış olan benimkilerin kızı, bana takdime getirecekler (3:10).
İkincisi, dönüşüm ibadete götürür. Dönüşen, değişen kişi ibadet etmeye başlar. 1:5’te Yahuda Rabbe ve Milkom’a tapınıyordu ama dönüşümleri, değişimleri onları Rabbe yakarmaya yöneltti (3:9). Dönüşmüş, değişmiş ve ruhsal bir halkın gerçek karakteristik özelliği Tanrı’ya daima dua ediyor olmalarında kendisini gösterir. Değişmiş bir halk görmek isteyen kiliseye baksın. Kiliseye bakan herkes dua eden bir topluluk görecektir.
Üçüncüsü; dönüşüm, değişim farklı insanları tek gerçek Tanrı’ya hizmette birleştirir. 3:9’da Rabbe bir yürekle hizmet etmekten bahsederken Sefanya İbranice ‘bir omuz’ kelimesini kullanıyor. Sefanya’nın burada çizdiği resim insanların omuz omuza ) ְשׁ ֶכם( verip Rabbe hep birlikte hizmet ettiklerini gösteriyor.
Arkadaşlar, bacaklarınızı birbirinize bağlarsak koşabilir misiniz? Bacakları birbirine bağlanmış bir futbol takımı düşünün. Ne yapabilirler? Nasıl koşabilirler? İşte Hristiyan olmak da böyle bir şey. Biz Hristiyanlar birbirimize bağlı bir şekilde Rabbimize hizmet ediyoruz.
İşlerin Dönüşümü
Ve Rabbe birlikte hizmet etme düşüncesi ikinci bir büyük değişime neden oluyor. Sefanya Rabbin gelişini bir dönüşüm günü olarak tasvir ederken işlerin bir dönüşümünün olacağını da ilan ediyor. Rab sadece halkların kötü sözlerini temiz sözlere dönüştürmekle kalmayacak, fakat aynı zamanda Rab şöyle diyor: Bana karşı günah ettiğin bütün işlerinden ötürü o gün utanmayacaksın (3:11). Neden çünkü Rab onların kötü işlerini dönüştürecekti.
3:11 ile 3:12 arasındaki tezata dikkat edin. Bir Eski Antlaşma peygamberinin İncil’in lütufla dönüşüm müjdesini anlatabilmesi için Eski Antlaşma halkının anlayacağı bir şekilde anlatması gerekirdi. Sefanya da İsrail halkının anlayacağı bir dilde konuşuyor. Günahkarların azizlere dönüşümü bir temizlenme yargısı gibiydi. O zaman senin gururunda sevinenleri aranızdan kaldıracağım ve artık mukaddes dağımda bir daha böbürlenmeyeceksin (3:11). Siyon Dağı kutsal bir dağdı ve o dağın üzerinde kutsal tapınak vardı ve tapınağın içinde de “Kutsal, Kutsal, Kutsal” Rab vardı (Yeş. 6:3). Dönüşümü anlatmak için Kutsal Ruh kutsal yeri temizleme benzetmesini kullanıyor. Kardeşler, burada Mesih’e gelmeden önceki durumunuz Eski Antlaşma’nın diliyle anlatılıyor. “Sizler bir zamanlar içinde yaşadığınız suçlardan ve günahlardan ötürü ölüydünüz. Bu dünyanın gidişine ve havadaki hükümranlığın egemenine, yani söz dinlemeyen insanlarda şimdi etkin olan ruha uymaktaydınız. Bir zamanlar hepimiz böyle insanların arasında, benliğin ve aklın isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutkularına göre yaşıyorduk. Doğal olarak ötekiler gibi biz de gazap çocuklarıydık” (Efes. 2:1–3). İçinde yaşadığınız suçlardan ve günahlardan ötürü ölü olarak bırakılsaydınız ne durumda olurdunuz? Bu dünyanın gidişine göre yaşamaya devam etseydiniz nerede olurdunuz? Benliğinizin tutkularına göre yaşamaya devam etseydiniz ne durumda olurdunuz? Rabbimiz İsa Mesih’i tanımasaydınız ne durumda olurdunuz?
Geriye kutsal bir bakiye kalacaktı. Sefanya’nın dönüşüm geçirmiş bir halkı nasıl tanımladığına dikkat edin: Fakat senin içinde alçakgönüllü ve fakir bir halk bırakacağım ve onlar YAHVE’nin ismine sığınacaklar (3:12). Onları tanımlayan en güzel açıklamayı 3:13’te görüyoruz: İsrail’in bakiyesi haksızlık etmeyecek ve yalan söylemeyecekler ve ağızlarında hileli dil bulunmayacak. Sevgili kardeşler, İzmir Protestan Kilisesi, bu açıklama sizin için de geçerli mi? Buradaki tanım sizi mi anlatıyor? Bizler halâ günahkarız!
Aradaki farkı size anlatayım. Konumumuz-Durumumuz: Mesih’te aklanmış sayıldığımız için O’nda haksızlık etmediğimizi, yalan söylemediğimizi, ağızlarımızda hileli bir dil bulunmadığını söyleyebiliriz. Pratik olarak: doğru olmaya çalışırken bocalıyoruz, fakat adil davranmıyoruz. Doğruyu söylerken bocalıyoruz ama kolaylıkla yalan söylüyoruz. Dürüst olmakta bocalıyoruz ama hile yapıyoruz. Sefanya Mesih’te sahip olduklarımızı tasvir ediyor. Yani aklanmamızla ilgili şeyleri tanımlıyor. Gördüğü dağın ilk tepesi o. Fakat onun çok ötesinde, çok uzaklarında bir tepe daha var… o da ebediyette Mesih’te yüceltilmemiz. Yuhanna’nın dediği gibi: “ne olacağımız henüz bize gösterilmedi. Ancak, Mesih göründüğü zaman O’na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O’nu (İsa Mesih’i) olduğu gibi göreceğiz” (1 Yuhanna 3:2).
Ve Rabbin gelişi bizleri kötülük yapan konumundan onda doğru olmaya dönüştürdüğü için “Rabbimiz İsa Mesih sayesinde Tanrı’yla barışmış oluyoruz” (Rom. 5:1). Sefanya’nın o esenliği nasıl gördüğüne dikkat edin: Çünkü onlar otlanıp yatacaklar ve korkutan olmayacak (3:13). Kuzular kırlarda otlanıp uyurken kurtlardan korkmayacaklar.
İşte Mesih’teki durumunuz budur kardeşler! Mesih’e henüz iman etmemiş olan arkadaşlar, günahlarınızdan tövbe edip yaşamınızı İsa Mesih’e verirseniz, bu siz olabilirsiniz. İşte İsa Mesih’in ilk gelişi tamamen bununla ilgilidir. Biz Mesih’in ikinci gelişiyle mükemmelliğe erişmiş bu bereketleri bekliyoruz.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin