Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

Bize Düşmanca Davranan Bir Dünyada Hristiyan Olmak

Umarım çevrenizde olup bitenlerden haberdarsınızdır. Hepimiz günlük siyaseti takip etmesek de kültürümüzdeki gelişmeleri, siyaseti, futbolu az çok çevremizden duyuyoruz ve bazen öfkeleniyoruz. Dünyanın bakış açısı sürekli bir değişim içerisinde. İnsanlar günahlı olduklarını kabul etmeseler de yaptıkları Adem’n günahının etkilerine işaret ediyor. Bu dünya ebediyen sürmeyecek, İsa Mesih bir gün günahı yargılamak üzere tekrar gelecek. Vahiy kitabını işlediğimizde bunu daha iyi görmüştük. Vahiy 6’daki yedi mührü, 8-9’daki yedi borazanı, 16’daki yedi tası, ve sonra da 17-18’deki Babil’i ve üzerine gelen yargıyı görüyoruz. Rabbin yargısı her ülkenin üzerine dökülmekte ve bazılarının üzerine tekrar tekrar dökülmek üzere… Pavlus Romalılar 1’de, Yaratıcı’nın cinsellikle ilgili kurallarını reddedenlerin üzerine Tanrı’nın gazabının dökülmekte olduğunu söylüyor.

Bugün okumuş olduğumuz bölümü düşünürken ve bu bölümden nasıl faydalanacağımızı düşünürken İstefan’ın örneğine bakıp Bize Düşmanca Davranan Bir Dünyada Hristiyan Olmak konusuna odaklanmak istiyorum. İstefan Hristiyanlara düşman bir dünyada yaşıyordu. Tanrı’nın halkı her zaman kendilerine düşmanca tavırlarla hareket eden bir dünyada yaşadılar. İlk vaazı dinledikten hemen sonra, ve Tanrı’nın krallığının büyümeye başlamasından hemen sonra Şeytan’ın krallığının karşı saldırısını görüyoruz. Bu ayetlerde okuduğumuz ruhsal savaş gerçeği, zulmün tam ortasında kendisini gösteriyor. İstefan Rabbin Kelamını açıklıyor ve bu Kelam için acı çekiyor. Peki bize karşı bu kadar düşmanca bir dünyada bizler nasıl yaşıyoruz? Bugün sizlere Rabbin Kelamındaki beş pratik noktaya işaret etmek istiyorum:

1. Tanrısal Bir Yaşam Sürerek

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Tanrısal bir yaşam sürerek. İstefan hakkındaki ilk bilgilerimiz onun, “İmanla ve Kutsal Ruh’la dolu” (6:4) bir adam olduğu yönünde. Şimdi de Tanrı’nın lütfuyla ve kudretle dolu olan İstefanos (6:8) diyerek devam ediyor ve sonra “Kutsal Ruh’la dolu” (7:54) olduğunu okuyoruz. İstefan’ın vaazına geçmeden önce İstefan’ın yaşamı hakkında yazılanları görüyoruz. Tanrı’ya yaraşır bir yaşam sürmüş olması onun gerçek vaazıdır. Yani, İstefan esas vaazını yaşamıyla vermiştir.

Tabii ki ‘İstefan olağan dışı bir müjdeci ve Kelam vaiziydi’ diyebilirsiniz. Pavlus’un Timoteos’a yazdıklarını hatırlayalım. Pavlus Timoteos’un sözleriyle ve yaşamıyla kendisini ve dinleyicilerini kurtaracağını söylüyor. Gerçekten de çok doğru. İskoçyalı bir Kelam vaizi olan Robert Murray M’Cheyne, ‘Kiliseme katılanların en büyük ihtiyacı benim kişisel kutsallığımdır’ diyerek Tanrısal yaşamın önemine işaret etmiştir. Ama İsa Mesih’in kendisinin de bize aynı şeyleri söylediğini görmenizi istiyorum. Peki, insanlar cennette Tanrı’yı nasıl yüceltiyor olacaklar? Bir ışık gibi parlayan iyi işlerlerimizle. Tabii ki iyi işler bizi kurtarmıyor ama kurtuluşumuzun bir meyvesi olarak karşımıza çıkıyor. Peki, insanlar İsa’ya ait olduğumuzu nasıl bilecekler? Birbirimize gösterdiğimiz sevgiyle (Yuhanna 14:35).

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Tanrısal bir yaşam sürerek.

2. Cesurca Tanıklık Ederek

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Cesurca tanıklık ederek. Havradaki bazı Yahudiler’in İstefan’la tartıştığını ama onun verdiği cevaplara karşı koyamadıklarını görüyoruz. Ne var ki, Azatlılar Havrası diye bilinen havranın bazı üyeleri ve Kirene’den, İskenderiye’den, Kilikya’dan ve Asya İli’nden bazı kişiler İstefanos’la çekişmeye başladılar. Ama İstefanos’un konuşmasındaki bilgeliğe ve Ruh’a karşı koyamadılar (6:9–10). İstefan, Petrus’un ve Yuhanna’nın başına gelenleri bildiği halde cesurca tanıklığını sürdürmeye devam etmişti. Bizler de kendi ortamlarımızda kendimize göre cesurca tanıklık etmeyi öğrenmek zorundayız. Bazılarımız kürsülerde, bazılarımız evlerde, bazılarımız çarşılarda, bazılarımız iş yerlerince Mesih’i duyuracak. İşyerlerimizde bazılarımıza neden bu şekilde inandıkları sorulacak. Bazılarımız içimizdeki farklılığı ve yaşamlarımızdaki değişimi farkedip bize sorular soracaklar. Bazılarımıza ölümden neden korkmadıkları sorulacak. Bazılarımıza İsa’nın neden çarmıha gerildiği sorulacak. Gerçek şu ki, Rabbimiz her birimizi hayatta bir yerlere yerleştirmiş durumda. Kendimize göre ve uygun bir zamanda Mesih’in tanıkları olmamız gerekiyor.

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Cesurca tanıklık ederek.

3. Kendimizi Kelamı İncelemeye Adayarak

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Kendimi kelamı incelemeye adayarak. Rabbin Kelamını bilmiyorsak cesaretle tanıklık edemeyiz. Elçilerin İşleri 7’de İstefan’ın vaazını okuduğumuzda, İstefan’ın Kutsal Kitap’ı çok iyi bildiğini görüyoruz. Bu bizi etkilemeli. İstefan, Eski Antlaşma’da Tanrı’nın İsrail halkıyla olan ilişkilerinin tarihini çok iyi biliyordu, ve bu kurtuluş tarihini insanlara açıklayabiliyordu. Kardeşler, her birimiz Rabbin Kelamını özel olarak okumalıyız. Ayrıca, Rabbin Kelamının sesli bir şekilde tüm topluluğa okunuşunu da dinlemeliyiz. Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Kendimi kelamı incelemeye adayarak.

4. Cesaretle Acı Çekerek

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Cesaretle acı çekerek. İstefan kilisenin nasıl acı çektiğini görmüştü. Kendisinin de acı çekeceğini biliyordu. Ama buna rağmen cesaretle müjdeyi duyurmaya devam etti. Son 10 haftadır Elçilerin İşleri kitabını inceliyoruz. Umarım atalarımızın cesareti sizlere teşvik olmuştur. Özetleyecek olursak, bizler insana itaat etmektense Tanrı’ya itaat etmeyi tercih ediyoruz. John Calvin, Elçilerin İşleri 7 üzerine vermiş olduğu bir vaazda şöyle diyor: “Eğer prensler Tanrı’nın onurundan dönmemizi isterlerse, bizleri putperestliğe ya da batıl inançlara zorlarlarsa, o zaman üzerimizdeki yetkileri kurbağaların ve bitlerin üzerimizdeki yetkileri kadar olur.”

Kutsal Yazılar acı çekmenin sevinç olduğunu söylüyorlar. Kutsal Yazılar acı çekmenin kutsallaşmamızın bir aracı olduğunu söylüyorlar. Bu çağda bu gerçekleri duymamız gerekiyor. On yedinci yüzyıl yazarlarından Thomas Manton şöyle diyor: “Kolaylık ve zevk aşkı Hristiyanlığın yıkımıdır.”

Bazıları çektikleri acılarla diğer Hristiyanlardan daha güçlü olduklarını zannediyor olabilirler. Acı çekmek için dünyayı yönetenlerin dikkatini üzerimize çekmeye çağrılmıyoruz. Eğer eziyetler, acılar, sıkıntılar üzerimize gelirse cesaretle karşılamamız gerekiyor. İ.S. 202’de imanından dolayı öldürülmüş olan Perpetua vahşi hayvanlara yem edilecekken ilahiler söyleyerek arenaya cesaretle yürümüştü. İngiltere’nin Canterbury Başpiskoposu Thomas Cranmer, önceleri hayatını kurtarabilmek için Protestan inancını inkar emişti, ama sonra aklını başına toplayıp yaptığının yanlış olduğunu kabul etmiş ve imanını inkar etmeden dimdik durmuştu. Sonra imanından taviz vermediği için ateşle yakılarak öldürülürken önce elleri yansın diye ellerini ateşe vermişti… çünkü imanını inkar ettiği zaman o ellerle inkar belgesini imzalamıştı.

Kardeşler, bizleri tutuklasalar da, dövseler de bütün bunları sevinçle karşılamalıyız. Mesih uğruna dayak yiyenler ayrıcalıklı insanlardır. Bizler Mesih için yaşadığımız gibi, öldüğümüzde de Mesih için ölüyoruz. Yaşamlarımızı tamamen İsa Mesih’in ellerine teslim ediyoruz. Sizler de böyle diyebiliyor musunuz? Perpetua ve Felicitas’ın Mesih uğruna şehit edilişlerinde hamile olan Felicitas şöyle demişti: “Şimdi çektiğim acıyı çeken benim; ama sonra orada içimde benim yerime acı çeken başka birisi olacak, çünkü ben O’nun uğruna acı çekmek üzereyim.”

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Cesaretle acı çekerek.

5. Lütufkarca Affederek

Bana düşmanca davranan bir dünyada bir Hristiyan olarak nasıl yaşayabilirim? Lütufkarca affederek.

İstefan’ın konuşmasını nasıl tamamladığına dikkat edin. Onunla tartışanlar, ona düşman olanlar yalan söylediler, ve ona karşı komplo kurdular. İstefan’a büyük haksızlık yapıldı. Ölümüne taşlanarak öldürüldü. Son nefesini verirken bile İsa Mesih’in kendisini yanına almasını ve katillerini affetmesini diliyor. İşte İsa Mesih de çarmıhta aynısını yapmıştı, ve bizler de düşmanlarımızın karşısında böyle yaşamalıyız.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

2 + 8 =