Çağlarca Saklı Kalan Sır | Koloseliler 1:24-29
Çağlarca Saklı Kalan Sır
Pavlus Koloseliler’e bu mektubu yazdığında zindandaydı. En azından özgürlüğünü kaybetmiş olmanın acısını çekiyordu. Pavlus bir yerde aylak bir şekilde tıkılı kalmayı reddediyor. Kilise için dua ediyor ve tanıdığı, tanımadığı kiliseleri eğitmek ve İncil’in müjdesine göre yaşamaya teşvik etmek için sürekli çevresiyle bağlantı halinde kalıyor. Hapiste Rab için çalışırken acı çekiyor ama Koloseliler’le ve Mesih’le olan bağlantısına odaklandığında sevindiğini görüyoruz. Çektiğimiz acılara ve adaletsizliklere odaklandığımızda öfke, küskünlük ve hüzün duygularını yaşayabiliriz. Ama bizleri diğer insanlara, hatta Mesih’e bağlayan İncil müjdesine odaklanırsak, o zaman çekmekte olduğumuz acılara rağmen sevinçli olabiliriz. Pavlus Koloseliler için nasıl acı çekmekte olduğunu söylüyor? Koloselilerle hiç yüzyüze tanışmamıştı. Onlar için acı çekebilecek kadar onlarla nasıl bağlantısı olabilir? Pavlus İncil müjdesini yaydığı için hapse atılmıştı. Pavlus Kolose’ye hiç gitmemiş olsa da Pavlus’un verdiği müjde Kolose’ye ve oradaki kiliseye ulaşmıştı.
Tüm dünyadaki kilise birdir. Bizim birliğimiz ilişkilerle kendisini ifade eder, ama bu ilişkiler ağı insanlar kurtuluş müjdesine sarıldıkça hızla gelişir ve kişisel ilişkilerde kendisini göstermeye başlar. Pavlus iki sene boyunca Efes’teki Tiranus okulunda ders vermişti ve bu iki sene boyunca İncil müjdesi Ege bölgesinin her tarafında yayılmıştı. Epafras İncil müjdesini kendi şehri olan Kolose’ye götürmüştü. Epafras Kolose’de müjdeyi duyurup bir kilise kurmuş ve yakın bölgelerdeki Hristiyanlarla da bağlantıya geçip Laodikya’daki, Hiyerapolis’teki ve Efes’teki Hristiyanlarla da ilişki içerisine girmişti. Bu şekilde Pavlus’la da bağlantıya geçtiğini görüyoruz. İşte Pavlus hapisteyken böyle şeyleri duyunca seviniyor. Zindan demirleri ve kilitler, zor şartlar ve acılar kilisenin İsa Mesih’teki o kutsal birliğinden ayıramaz. Pavlus şöyle yazıyor, “Sizin için acı çektiğime şimdi seviniyorum. Mesih’in, kendi bedeni, yani kilise uğruna çektiği sıkıntılardan eksik kalanlarını kendi bedenimde tamamlıyorum.” Pavlus’un bu mektupta vermek istediği ana mesaj Mesih’in üstünlüğü ve yeterliliğidir. Bu ayette Pavlus Mesih’in acılarının yetersiz ya da Mesih’in kişi olarak ve yaptığı işte üstün olmadığını söylemiyor. Pavlus açıkça ve tutarlı bir şekilde Mesih’in çarmıhtaki ölümüyle İsa Mesih’in işinin tamamlanmış olduğunu öğretiyor. Onun ölümü Tanrı’nın adaletini tam olarak tatmin etmiştir. Pavlus Roma’daki kiliye şöyle yazıyor: “Öldüğü ölüm, sadece bir kez olmak üzere günaha karşı ölümdü.” Mesih’in bir kereliğine ölümü hepimiz için mükemmel bir şekilde yeterlidir.
Burada kullanılan “bir kerelik, bir kez” ifadesi bizlerin ya da Pavlus’un kutsal Tanrı’nın önünde kendimizi aklamak için yapmamız gereken birşeyin kalmadığını gösteriyor. İbraniler 4:14’te şöyle diyor: “Çünkü kutsal kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe erdirmiştir.” Eğer bu doğruysa, o zaman Pavlus ‘Mesih’in, kendi bedeni, yani kilise uğruna çektiği sıkıntılardan eksik kalanlarını kendi bedenimde tamamlıyorum’ derken ne demek istiyor? Pavlus burada Mesih’in sıkıntılarının eksik olduğunu değil, her Hristiyan’ın da Mesih’e benzeyip Mesih’in çarmıhını taşıdığını vurguluyor. Mesih’in kurtuluşumuz için çekmiş olduğu acılar yeterlidir.
Bu kadar görkemli bir kurtuluşa sahip olan bizler, elçi Petrus’un söylemiş olduğu gibi şimdi Mesih’in acılarının ve bu acıların getirdiği yüceliklerin ardından gidiyoruz. Pavlus, kendi acılarının Mesih’in kurtuluşumuz uğruna çektiği acılarla bağlantılı olduğunu fark edince seviniyor. Hatta Pavlus Koloselilerle yüzyüze tanışmadığı halde, Tanrı’nın Pavlus’u Koloselilerle iletişime geçirmiş olduğu için de seviniyor. Tanrı Kilisesi’nin tüm ihtiyaçlarını sağlayan mükemmel bir sağlayıcıdır. Tanrı’nın mükemmel yönetimi Pavlus’un Koloseliler’e olan hizmetini de kapsıyor. Pavlus hizmetini şöyle açıklıyor: ‘Görevim Tanrı’nın sözünü, yani geçmiş çağlardan ve kuşaklardan gizlenmiş, ama şimdi O’nun kutsallarına açıklanmış olan sırrı eksiksiz duyurmaktır.’ Yani Pavlus’un görevi Tanrı’nın Sözünü eksiksiz vaaz etmekti.
Pavlus Tanrı’nın kelâm vahyini Tanrı’nın sırrına bağlıyor. Tanrı’nın doğasının ve işinin asla anlayamayacağımız yönleri var, ama Tanrısal sırrın bir yönü bizlere tamamen açıklanmıştır. Sırrın bu yönü çağlarca ve kuşaklar boyunca bizlerden gizlenmişti, ama artık şimdi Kiliseye açıklanmıştır. Kurtuluş tarihinin en başından beri Tanrı her çağda halkının imana sahip olması ve antlaşma Tanrısı’yla sonsuz bir ilişkiye girmeleri için herşeyi yeterli bir şekilde açıklamıştır. Bu incil müjdesi, beden almış Tanrı’nın Oğlu olan Mesih İsa’nın gelişinde açığa çıkmakta ve doluluğa ulaşmaktadır. Şimdi de İsa Mesih’in yeryüzündeki görevini gerçekleştirdiği son günlerde, bu tanrısal sır kutsallara açıklanmıştır. İncilin bu müjdesi birileri tarafından keşfedilmemiştir, Tanrı tarafından açıklanmıştır. Son yirmi yıldır Gnostik gizem dinlerine mensup bazı kişiler taş-tabut mezarlarını kazıp İsa’nın ve ailesinin kemiklerinin DNA testleriyle belirlenebileceğini söylüyorlar. Yapacakları keşiflerin büyük bir sırrı ortaya çıkaracağını ve bu sırrın İsa’nın evli olduğu ve çocuk sahibi olduğuyla ilgili olduğunu iddia ediyorlar. Bu sırrın Mesih’in barıştırma işiyle ya da incilin müjdesiyle hiçbir bağı yok. Böyle bir sırrın barıştırma için yapılan bir platformda hiçbir önemi yoktur. Bu sözde sır, insanlığı Tanrı’yla ve tüm yaratılışla barıştırmak için gerekli olan sarsıcı bir mesaj değildir. Gerçekten de bir fark yaratan sır Tanrı’nın kendisi tarafından açıklanmıştır ve bu nedenle de arkeologların ya da kafa tası avcılarının yardımına ihtiyacı yoktur.
Hayatlarımızda böyle sarsıcı bir fark yapan bu açıklanmış sır nedir? Pavlus bu sırrı üç kısımda anlatıyor: Birincisi, incil müjdesi, yalnızca bir ulusun ya da belirli bir grubun değil, bu dünyadaki bütün ulusların ve halkların yaşamlarını değiştirip dönüştürüyor. Pavlus şu şekilde açıklıyor: “Tanrı kutsallarına bu sırrın uluslar arasında ne denli yüce ve zengin olduğunu bildirmek istedi.” Pavlus burada Yahudilerin çevresinde bulunan halkları “Uluslar” kelimesiyle tanımlıyor. Bu sırrı tüm doluluğuyla ve görkemiyle Uluslara açıklayarak, açıklanmış olan bu sırrın bir kısmının tüm halkları da kapsadığını söylemiş oluyor! Tanrı, kendi seçilmiş halkı olan İsrail için uygulamış olduğu lütuf işini diğer halklar için de uyguluyor. Çağlar boyunca İsrail’e verilen vaatler, barıştırma ve barış sözleri tüm halklar için gerçekleştiriliyor ve Pavlus’un da dediği gibi tüm yaratılış için gerçekleştiriliyor.
İkinci olarak, Pavlus, “Bu sırrın özü şudur: Mesih içinizdedir” diyor. Mesih Koloseliler’in içindedir! Mesih halkının içinde, onların arasında yaşamaktadır! “Mesih içinizdedir” ifadesi Mesih’le birleşmiş olan her birimizin içerisinde Mesih’in Ruhu’nun yaşamakta olduğu anlamına geliyor. Kutsal Ruh, çöldeki çadır tapınağı yapan Oholiav ve Besalel’in içinde yaşıyordu. Kutsal Ruh çadır tapınağın üzerine inip İsrail halkının ortasında yaşadı. Kutsal Ruh Şimşon’un üzerine inip onu güçlendirerek İsrail halkını Filistiler’den kurtarmıştı. Kutsal Ruh Davut’un üzerine inerek onu Yahuda Kralı olarak meshetmişti. Kutsal Ruh peygamber Hezekiel’in içine girerek Hezekiel’in İsrail halkına ve diğer bütün halklara konuşmasını sağlamıştı. Kutsal Ruh Hezekiel’i ölü kemikler vadisine götürerek Tanrı’nın dirilten gücünü kendi gözleriyle görmesini sağlamıştı. Kutsal Ruh Tanrı’nın beden almış Oğlu olan Rab’bin Hizmetkârı’nın üzerine inmiştir. Kutsal Ruh İsa Mesih’in içinde yaşamıştır. İsa Mesih Davut’un gerçek oğludur. İsa Mesih tüm insanlığı temsil eden ikinci Ademdir. Kutsal Ruh İsa’nın öğrencilerinin üzerine, Romalı yüzbaşının ailesinin üzerine ve uzak diyarlardaki kiliselerin üzerine dökülerek kiliselerin çoğalmasını sağlamıştır. Kendisi Yahudi kökenden gelmeyen İstefanos’la ilgili şunları okuyoruz: ‘iman ve Kutsal Ruh’la dolu biri olan İstefanos.’ İstefanos kilisede diyakonluk yapıyordu ve aynı zamanda etkili bir vaiz olmuştu. İstefan öldürülürken bile Mesih’i yüceltmeye devam ediyordu. Her dilden, kabileden ve ulustan insanların Mesih’in Ruhu’yla dolduklarını ve ebediyen Mesih’le birleştirildiklerini görüyoruz. Tamamen açıklanmış olan bu sır milyonlarca insanın yaşamını kökten değiştiriyor. Yaşamları değişen bu kişiler Mesih’in Ruhu’nun tapınakları oluyorlar.
Üçüncü olarak, Pavlus tamamen açıklanmış olan bu sırrı şöyle tanımlıyor: “Mesih içinizdedir. Bu da size yüceliğe kavuşma umudunu veriyor.” Pavlus çekmekte olduğu acıların kendisini Mesih’in çektiği acılara bağladığını bilmekle sevindiğini söylemişti. Şimdi de bizlerin Mesih’in girmiş olduğu yüceliğe bağlandığımızı söylüyor. Mesih nasıl acı çekip yüceliğe eriştiyse, onun acılarını paylaşan bizler de onun yüceliğine gireceğiz. Bu sır tamamen açıklanmıştır. Pavlus Efes’teki kiliseye şöyle yazıyor: “O zaman Mesihsiz, İsrail’de vatandaşlıktan yoksun, vaade dayanan antlaşmalara yabancı, dünyada umutsuz ve tanrısızdınız. Ama bir zamanlar uzak olan sizler, şimdi Mesih İsa’da Mesih’in kanı sayesinde yakın kılındınız.” (Efesliler 2:12-13). Selanik’teki kiliseye şöyle yazıyor: “Kardeşler, umudu olmayan öbür insanlar gibi kederlenmemeniz için, gözlerini yaşama kapamış olanlar konusunda bilgisiz kalmanızı istemiyoruz. İsa’nın ölüp dirildiğine inanıyoruz. Aynı şekilde Tanrı, İsa’ya bağlı olarak gözlerini yaşama kapamış olanları da O’nunla birlikte geri getirecektir. Rab’bin sözüne dayanarak size diyoruz ki, biz yaşamakta olanlar, Rab’bin gelişinde hayatta olanlar, gözlerini yaşama kapayanların önüne asla geçmeyeceğiz. Rab’bin kendisi, bir emir çağrısıyla, başmeleğin seslenmesiyle, Tanrı’nın borazanıyla gökten inecek. Önce Mesih’e ait ölüler dirilecek.” (1 Selanikliler 4:13-16).
Ben de sizlere elçi Petrus’un çağrısını hatırlatmak istiyorum: “Umudunuzu tümüyle İsa Mesih’in görünmesiyle size sağlanacak olan lütfa bağlayın.” Pavlus bu vahyin gelmiş olduğunu iddia ediyor. Mesih’te olgunlaşmamız için bu vahyi bizlere duyuruyor. Pavlus’un bütün işleri, bütün acıları ve bütün enerjisi bu vahyin Mesih’te olgunlaşmamız için kullanılmasına adanmıştır. Tanrı Pavlus’a bu enerjiyi kendi vahyini tüm dünyaya yayması için vermiştir. Pavlus, bu sırrın Tanrı’nın kutsallarına tamamen açıklanmış olduğunu yazıyor. İncil müjdesi dağların tepelerinden tüm yaratılışa ve tüm halklara duyurulurken, bu sır müjdeyi benimseyenlerin yüreklerinde ve tecrübelerinde tamamen açıklanmıştır. İncil müjdesi evrensel olarak ve açık bir şekilde tüm dünyaya yayılmıştır.
Bu kelamı minnettar bir şekilde, özgürce ve karşılıksız olarak kabul eden herkes açıklanmış olan bu kelamın sırrının değerini anlar. İncil müjdesini kabul edip yaşamlarımıza uyguladığımızda Tanrı’nın kutsalları oluyoruz. Sonra kelamın zenginliklerini çok daha derin bir şekilde anlamaya başlıyoruz. Kelamda bizlere açıklanmış bu müjde yaşamlarımızı değiştirmeye başlıyor. Kardeşler, bu sır sizlere açıklandı. Bu sır Tanrı’nın kutsallarına tam olarak açıklanmıştır.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.