Antlaşma teolojisine bakış

Davut’un Zamanındaki Antlaşma

Antlaşma Teolojisine Bakış #8

Tüm hayatımız bir hikaye gibi. Hikayemizin bir başlangıcı vardı, bir de sonu olacak. Şimdilik ikisinin ortasında inişleri çıkışları olan bir hikayenin ortalarında bir yerlerdeyiz. Her birimizin hikayesi bizi biz yapan anları tanımlayan zaman çizelgeleridir. Kutsal Kitap için de durum aynıdır. Kutsal Kitap “başlangıçta Tanrı gökleri ve yeri yarattı” diye başlayıp “sonra yeni bir gökyüzü ve yeni bir yeryüzü gördüm” diyerek bitiyor. Ve başlangıç ve sonun ortasında antlaşmalar aracılığıyla yaşamını ve sevgisini bizimle paylaşmaya karar vermiş ebedi bir Tanrı’nın harika hikayesini görüyoruz. Bu antlaşmalar önemli anlardır: Adem’e emir, ana vaat, Tufan, Avram’a Çağrı, Mısırdan Çıkış, Sina Dağı ve bugün Davut’a bakacağız. 

Davut’un Planı: Rab için Bir Ev

Öncelikle burada Davut’un planını görüyoruz. Davut Rab için bir ev inşa etmek istiyordu. YAHVE’nin halkının arasında olduğunu gösteren Antlaşma Sandığı’nın Yeruşalim’e getirilişinden bir süre sonra şunu okuyoruz: Kral sarayına yerleşmişti. RAB de onu çevresindeki bütün düşmanlarından koruyarak rahata kavuşturdu. O sırada kral, Peygamber Natan’a, “Bak, ben sedir ağacından yapılmış bir sarayda (evde) oturuyorum. Oysa Tanrı’nın Sandığı bir çadırda duruyor!” dedi (2 Samuel 7:1–2). Burada okuduğunuz “ev” kelimesini aklınızda tutun, çünkü bu anahtar kelimemiz olacak. Davut’un kendisi için sedir ağacından yaptırdığı evle ilgili açıklamalarını görüyoruz ama Davut’un Rab’be neden bir ev yapmak istediğinin amacı söylenmiyor. Kendisi sedirden bir evde yaşarken, gerçek Kral YAHVE bir çadırda yaşıyordu! Yasanın Tekrarı 12’de YAHVE’nin Musa’ya, İsrail halkı gibi çadırlarda yaşamayacağı bir zamanın geldiğini ve belirli bir yerde olacağını söylüyor. Fakat kendi evinin yerini kendisinin seçeceğini söylüyor. Burada ise Davut kendi girişimiyle YAHVE’ye bir ev, yani bir tapınak yapmak istiyor. Bu bölümün geri kalan kısmında ise YAHVE’nin Davut’a ne kadar lütufkâr davrandığını anlatıyor! İşte bu bölümde ilk kez Natan peygamberle tanışıyoruz. Natan, “Git, tasarladığın her şeyi yap, çünkü RAB seninledir” diye karşılık verdi.(7:3).

 Rabbin Vaadi: Davut için Bir Ev

Hikayenin geri kalan kısmında peygamber Natan aracılığıyla Rabbin Davut’a bir ev inşa edeceği vaadini görüyoruz. 7:4-7’de Rabbin Davut’un planına verdiği karşılığa dikkat edin: ‘RAB diyor ki, oturmam için bana sen mi EV yapacaksın? RAB diyor ki, oturmam için bana sen mi EV yapacaksın?(7:5). Burada Tanrımızın Davut’un ya da bizim planlarımızla bir kutuya sığdırılamayacağını ve herşeye tamamen hakim ve iradesini gerçekleştirmekte özgür olduğunu görüyoruz. “Dünyayı ve içindekilerin tümünü yaratan, yerin ve göğün Rabbi olan Tanrı, elle yapılmış tapınaklarda oturmaz. Herkese yaşam, soluk ve her şeyi veren kendisi olduğuna göre, bir şeye gereksinmesi varmış gibi O’na insan eliyle hizmet edilmez. Tanrı, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi.” (Elçilerin İşleri 17:24-25). Eğer bir ev isterse, nerede ve ne zaman olacağına kendisi karar verir! Sanki Rabbin Davut’un elinin işlerine ihtiyacı varmış gibi, Davut kim oluyor da Rab için bir şey inşa edebileceğini düşünüyor? Ve Rab Oturmam için bana sen mi ev yapacaksın?diye soruyor. 1 Tarihler 28:3’te Davut’un savaşçı ve kan döken bir adam olduğunu söyleyen Rab, Davut’un kendisine bir ev yapamayacağını söylüyor: Ama Tanrı bana, ‘Adıma bir tapınak kurmayacaksın’ dedi, ‘Çünkü sen savaşçı birisin, kan döktün.’

Rab onlara, Mısırdan çıkış günlerinden beri halkının arasında olduğunu ve onlar gibi çadırlarda yaşadığını hatırlatıyor: İsrail halkını Mısır’dan çıkardığım günden bu yana evde oturmadım. Bir çadırda orada burada konaklayarak dolaşıyordum. İsrailliler’le birlikte dolaştığım yerlerin herhangi birinde, halkım İsrail’i gütmesini buyurduğum İsrail önderlerinden birine, neden bana sedir ağacından bir ev yapmadınız diye hiç sordum mu?’Rabbin böyle bir şey söylemesi ne harika, değil mi? Halkıyla birlikte olmayı istiyordu ve halkıyla olmaktan memnundu. İşte bu nedenle onlar gibi kendisini alçaltıp çadırlarda kalmaya razı oldu. Tarihin ilerleyen sayfalarında Rabbimizin kendisini yeniden alçalttığını görüyoruz: “Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı.” (Fil. 2:6–7). Rab İsa Mesihtir! İsa Mesih Rabdir!

Şimdi, 7:8-16 ayetlerinde Rabbin Davut’a söylediklerinin en önemli kısmına geliyoruz. Davut’a nasıl sadık kaldığını hatırlatıyor: halkım İsrail’e önder olasın diye seni otlaklardan ve koyun gütmekten aldım.(7:8). Ve Davut’a olan sadakatinin o ana kadar sürdüğünü hatırlatıyor: Her nereye gittiysen seninleydim. Önünden bütün düşmanlarını yok ettim.(7:9). Eski Antlaşma dilini iyi biliyorsanız burada kullanılan dilin Rabbin geçmişte halkına verdiği bazı vaatlerin gerçekleşmesi olduğunu bilirsiniz: Yine 7:9’da, Adını dünyadaki büyük adamların adı gibi büyük kılacağımderken Yaratılış 12’de Avram’a vermiş olduğu vaadin Davut’ta gerçekleşmekte olduğunu söylüyor. Sonra 7:10-11 ayetlerinde şöyle diyor:

Halkım İsrail için bir yurt sağlayıp onları oraya yerleştireceğim. Bundan böyle kendi yurtlarında otursunlar, bir daha rahatsız edilmesinler. Kötü kişiler de halkım İsrail’e hakimler atadığım günden bu yana yaptıkları gibi, bir daha onlara baskı yapmasınlar. Seni bütün düşmanlarından kurtarıp rahata kavuşturacağım.Yaratılış 15’te de Rab aynı şeyleri söylemişti.

Ne harika bir Tanrı! Güvenilir mi? Ona ihtiyacınız olduğunda yanınızda olacak mı? Bu dünya risklerle dolu. Son zamanlarda ülkemizdeki zam furyasını gördük. Enflasyon da almış başını gidiyor. Ekonomistler Türkiye’de büyük bir ekonomik gerileme olacağını söylüyor. Yatırımlarınızı, birikimlerinizin nereye gideceğinin hiçbir garantisi yok. Her yer risklerle dolu. Belirsizlik var. Ama Davut’u ve bizleri seven Tanrı’nın geçmişte halkına ne kadar sadık olduğunu biliyoruz. Bu sebeple, şimdi ve gelecekte Tanrımıza güvenebiliriz.

Sonunda Rab şaşırtıcı vaadine geliyor: “RAB senin için bir soy yetiştireceğini belirtiyor: ” (YAHVE senin için ev yapacağını da YAHVE sana bildiriyor.) (7:11). Davut Rab için bir ev yapmak istemişti, ama Rab Davut için bir ev (krallık) inşa edecekti. Ve Davut için inşa edeceği ev konusunda RAB bazı garantiler veriyor. Birincisi bu vaadi ölüm bile feshedemezdi: Sen ölüp atalarına kavuşunca, senden sonra soyundan birini ortaya çıkarıp krallığını pekiştireceğim. Adıma bir ev kuracak olan odur. Ben de onun krallığının tahtını sonsuza dek sürdüreceğim.

İkinci garanti şu: günah bile bu vaadi feshedemez! Ben ona baba olacağım, o da bana oğul olacak. Kötülük yapınca, onu insanların değneğiyle, insanların vuruşlarıyla yola getireceğim. Ama senin önünden kaldırdığım Saul’dan esirgediğim sevgiyi hiçbir zaman esirgemeyeceğim.(7:14-15). Dikkat edin, Süleyman günah işlediği zaman Rab ona bir babanın oğlunu terbiye edişi gibi davranacaktı. Günah Tanrı’nın sadakatini feshedemeyecekti. …sevgiyi (hesed) hiçbir zaman esirgemeyeceğim.

Üçüncü garanti şu: zaman bile bu vaadi feshedemez! Senin evin (Rabbin, ‘senin evin’ ifadesiyle ne demek istediğine dikkat edin) ve krallığın senin önünde ebediyen emniyette olacaktır; tahtın ebediyen sabit olacaktır. (7:16). Buradaki ebediyen kelimesi, Davut’un evinin Saul’un evi gibi değil, Mesih’in krallığı bütünüyle gelene dek Rabbin sadakatinin eksik olmayacağı bir ev olacağı anlamına geliyor.

Davut’un bu hikayesi Rabbin hikayesinin ortalarında bir yerlerde bizler için neden bu kadar önemli? Yaratılış 3:15’teki oğul vaadinin (orijinal vaat) burada daha net bir şekilde karşımıza getirildiğini görüyoruz. Rab sadece Avraham’a vaat etmiş olduğu gibi dünyaya bir millet aracılığıyla bir Kurtarıcı getirmekle kalmayacaktı, Yahuda’ya vaat edilmiş olduğu gibi bir oymak aracılığıyla bir Kurtarıcı getirmekle kalmayacak… fakat burada da gördüğümüz gibi Rab bir aileye odaklanmamızı sağlıyor. İşte tam bu nedenle Matta İncili şu sözlerle başlıyor: İbrahim oğlu, Davut oğlu İsa Mesih’in soy kaydı şöyledir: (Matta 1:1). Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

 

 

 

 

 

 

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

10 + 2 =