Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

İkinci Seyahatname: Kutsal Ruh’un Kullandığı Araç: Vaaz | Elçilerin İşleri 17:1- 15

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

İkinci Seyahatname: Kutsal Ruh’un Kullandığı Araç: Vaaz

Biyografi haline gelmeyen teoloji arzulu düşünmeden başka bir şey olamaz. Elçilerin İşleri 16’da Kutsal Ruh’un Pavlus’u nereye götürmek istiyorsa egemen bir şekilde oraya yönlendirdiğini ve sonrasında da Ruh’un insanları kurtardığını görmüştük. Tanrı’nın Kelamını anlaması için Lidya’nın yüreğinin Rab tarafından açıldığını okuyoruz. Ve bu teolojik gerçeğe hep birlikte ‘Amin’ diyoruz! İşte denklemin biyografi kısmı: Tanrı’nın mutlak egemenliğine olan inancımız, günahkârları kurtuluşa getirme sorumluluğumuzu ortadan kaldırıyor mu? Donmuş seçilmişler miyiz? Yani seçildikten sonra dondurulduk mu? ‘Ne de olsa Tanrı kurtaracaklarını kurtarıyor’ deyip herşeyi Tanrı’ya mı bırakalım?

Elçilerin İşleri 16’da bireyleri kurtarmakta ilahi güce odaklanılıyor: Lidya, köle kız ve Romalı bir zindancı. Şimdi de, 17. bölümde kurtarma işinde insanların araç olarak kullanılmasına odaklanılıyor: İncil müjdesinin vaaz edilmesi. Ya da Tanrı’nın egemen olduğunu gösteren teoloji yaşam biyografimizde kendisini şöyle göstermeli: vaaz vermeye, öğretmeye, müjdelemeye ve Mesih’in tanıkları olmaya bağlı Hristiyanlar. Bizler teolojimizi vaaz vererek, öğreterek, müjdeyi bilmeyenlere açıklayarak ve Mesih’in tanıkları olarak biyografimiz haline getirmeliyiz.

Ve Filipi’den ayrılan Pavlus, Silas ve Timoteos Roma yolu olarak bilinen Via Egnatia yolunu kullanarak Amfipolis ve Apollonya’dan geçerek Selanik’e geldiler (a. 1). Eğer atlarla seyahat etmişlerse yolculukları yaklaşık üç gün sürmüştür. Peki neden Selanik? Pavlus insanların toplu olarak bulunduğu yerlere gidiyor çünkü Selanik Makedonya vilayetinin başkentiydi. Pavlus Kelam’ı vaaz ettiğinde teolojisini de biyografisine koyuyor.

Pavlus’un Vaazının Kaynağı (a. 2)

Birincisi, 17:2 ayetinde Pavlus’un vaazının kaynağını görüyoruz. Filipi’de bir sinagog yoktu ama burada, yani Selanikte Yahudiler’in bir havrası vardı (a. 1) ve daha önce de sık sık gördüğümüz gibi Pavlus ilk olarak Yahudilerin sinagoguna gitmeyi alışkanlık edindiği için ilk gittiği yer de orası olmuştu (a. 2). Pavlus, her zamanki gibi Yahudiler’e giderek art arda üç Şabat Günü onlarla Kutsal Yazılar üzerinde tartıştı (a. 2). Kutsal Yazılar Eski Antlaşma anlamına geliyordu (2 Tim. 3:15-17). Pavlus bir Kutsal Kitap vaiziydi.

Bu prensibi vaiz olmayan sizlere de uygulayalım. Çevrenizdeki insanlara tanıklık etmek için nasıl bir araç kullanacaksınız? Pavlus Mesih’e işaret etmek için Eski Antlaşma’yı kullanmıştı. Günümüzde yapılan müjdelemeler ya da tanıklıklar en çok neye odaklanıyor? İnsanın kendi tecrübelerine… Çoğu kişi ‘Bak Tanrı benim için neler yaptı’ diyerek kendi subjektif (öznel) deneyimlerine odaklanıyor ve belki de Yuhanna 3:16’ya bir bağlantı yapıyorlar. Bizler hergün Rabbin Kelamına odaklanmalıyız. Hem Eski hem de Yeni Antlaşma’ya odaklanmalıyız. Pastör vaaz verirken Kelamın vaaz edilmesini dinlemeliyiz ve sonra da bu vaaz üzerine düşünmeliyiz. Ve sonrasında da aynı Kelam mesajını bizi dinleyecek birisine götürmeliyiz.

Pavlus’un Vaazının Yöntemi (a. 2–3)

İkincisi, Pavlus’un vaazının yöntemine dikkat edin. 2-3 ayetlerinde üç fiil kullanılıyor. Tanrı’nın egemen bir şekilde insanları kurtarırken, aynı şekilde egemen bir şekilde kurtarma eyleminin araçları olarak bizleri de kullanmakta olduğunu gösteren bir kanıt sunmamız gerekiyorsa bu ayetleri gösterebiliriz. İlk olarak, Pavlus kendisini dinleyenlerle Kutsal Yazılardan akıl yürütüyor (a. 2). Elimizdeki çeviri tartıştığını söylüyor ama

Mesih’in acı çekip ölümden dirilmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulunuyor, kanıtlar gösteriyordu. “Size duyurmakta olduğum bu İsa, Mesih’tir” diyordu (a. 3). Eski Antlaşma hikayelerini biliyordu ve bütün bunlarla Mesih’i açıklıyordu. Üçüncüsü, Mesih’in acı çekip ölümden dirilmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulunuyor, kanıtlar gösteriyordu (a. 2). Başka bir deyişle, Eski Antlaşma’yı o kadar iyi biliyordu ki bu şeylerin nerede önbilidiri olarak açıklandığını ve İsa Mesih tarafından nasıl gerçekleşmiş olduğunu biliyordu.

Eğer bu işi sadece Tanrı’ya bırakmamız gerekseydi kurtuluş konularında akıl yürütmek, açıklamalar yapmak ve kanıtlar sunmak için neden kendisini bu kadar zorlasın ki? Pavlus o insanların canlarını düşünüyordu, onların da kurtuluşa ermelerini istiyordu. 1 Selanikliler 2:7-8’e bakın: Mesih’in elçileri olarak size ağırlığımızı hissettirebilirdik. Ama çocuklarını bağrına basan bir anne gibi size şefkatle davrandık. Sizlere öylesine gönülden bağlanmıştık ki, sizinle yalnız Tanrı’nın Müjdesi’ni değil, kendi canlarımızı da paylaşmaya razıydık. Çünkü sizi o denli çok sevdik! Bir anne gibi onlara şefkat gösterdiğini söylüyor. 2 Korinliler 5:14 ve 5:20’de şöyle diyor: Bizi zorlayan, Mesih’in sevgisidir. Yargımız şu: Biri herkes için öldü; öyleyse hepsi öldüBöylece, Tanrı aracılığımızla çağrıda bulunuyormuş gibi Mesih’in adına elçilik ediyor, O’nun adına yalvarıyoruz: Tanrı’yla barışın. C.H. Spurgeon’un şu sözlerine kulak verelim: “… eğer günahkarlar suçlu çıkarılıp cehenneme gönderileceklerse, en azından cehenneme bizim bedenlerimizin üzerinden zıplasınlar! Ve eğer yok olacaklarsa, kollarımızla dizlerini tutup kalmaları ve çılgınca kendilerini yok etmemelerini istemeliyiz! Eğer cehennem doldurulmak zorundaysa, en azından bizim müjdeyi vererek engelleme çabalarımıza takılsınlar ve cehenneme gidenlerin hiçbirisi uyarılmadan ve kendileri için dua edilmeden gitmesin!” İzmir Protestan Kilisesi olarak, bizler İncili vaaz etme yöntemimizle tanınmalıyız.

Pavlus’un Vaazının İçeriği (a. 3, 7)

Üçüncüsü, Pavlus’un vaazının içeriğine dikkat edin. Daha önce vermiş olduğu vaazlarda da olduğu gibi Pavlus’un vaazlarının tek içeriği şuydu: Mesih! Ama Pavlus’un bu özelliğini burada Luka’nın nasıl anlattığına dikkat edin. Pavlus’un akıl yürütme, açıklamalarda bulunma ve kanıt gösterme nedeni neydi? Mesih’in acı çekip ölümden dirilmesi gerektiğine dair açıklamalarda bulunuyor, kanıtlar gösteriyordu. Vardığı sonuç neydi? “Size duyurmakta olduğum bu İsa, Mesih’tir” (a. 3).

Mesih acı çekmek zorundaydı. Neden? Çünkü günahlarımız adil bir Tanrı tarafından cezalandırılmalıdır. Bunu nereden öğreniyoruz? İntikam için kanı topraktan haykıran Habil gibi Eski Antlaşma peygamberliklerinden. Yaratılış 49’da Eşeğini bir asmaya, Sıpasını seçme bir dala bağlayacak; Giysilerini şarapta, Kaftanını üzümün kızıl

διελέξατο kelimesi sadece tartışmadan ibaret değil. Aynı zamanda sohbet, soru-cevap, akıl yürütme anlamına da geliyor. İkincisi, kanında yıkayacak diyen Yahuda’yla ilgili peygamberlikte görüyoruz. Yeşaya 53’te ve Acı Çeken Hizmetkar’ın yaptıklarında çok açık görüyoruz.

Mesih’in dirilmesi gerekiyordu? Neden? Çünkü Mesih bizim itaatsizliğimiz, günahımız, isyanımız için kurban kuzusu olarak ölmüş olduğundan, Tanrı’nın bu kurbanı kabul edip etmediğini bilmek zorundayız. İşte bu yüzden Pavlus Romalılar 4:25’te İsa Mesih’in bizim doğruluğumuz için dirildiğini söylüyor. Bunu nereden öğreniyoruz? Mezmur 2’de Baba’nın Oğlu hakkında söylediği “Sen Benin Oğlumsun. Bugün ben sana baba oldum” diyen sözlerde görüyoruz. Mezmur 16’da Davut bedeninin çürümeyeceğini, ve Tanrı’yı yüzyüze göreceğini söylediği ayette görüyoruz. Mezmur 22’de Tanrım Tanrım beni neden terk ettin? (eli eli lama azavttani – ֵא ִלי ֵא ִלי, ָל ָמה ֲע ַז ְב ָתּ ִני ) dedikten hemen sonra, ‘Senin ismini kardeşlerime ilân edeceğim, topluluk içinde sana hamdedeceğim’ dediği zaman görüyoruz.

Pavlus’un Vaazının Sonucu (a. 4-5, 12-13)

Son olarak, Pavlus’un vaazının sonucunu size anlatmak istiyorum. Daha önce de gördüğümüz gibi, bazıları inanıyor bazıları da inanmıyor. Elçilerin İşleri 13:48’de de gördüğümüz gibi, sonsuz yaşam için belirlenmiş olanlar inanıyorlar ve geri kalanlar inanmıyor. 17:4’e bakalım: Onlardan bazıları, Tanrı’ya tapan Grekler’den büyük bir topluluk ve ileri gelen kadınların da birçoğu ikna olup Pavlus’la Silas’a katıldılar. Ama başkaları inanmıyorlar. 17:5’e dikkatinizi çekmek istiyorum: Yahudiler bunu kıskandı. İnançsızlıkları sadece entelektüel bir reddetmeden ibaret değil. İnançsızlıkları 17:5-7’de şiddetli tepki vermelerine neden oluyor ve 17:13’te Veriya’da bu durumun tekrar ettiğini görüyoruz.

Kardeşler hemen o gece Pavlus’la Silas’ı Veriya Kenti’ne gönderdiler. Onlar oraya varınca Yahudiler’in havrasına gittiler (a. 10). Pavlus yeni bir yere gittiğinde ilk olarak nereye gidiyor? Sinagog! Burada da Yahudilerin sinagoguna gidiyor. Buradaki Yahudilerin verdikleri karşılığa dikkat ettiniz mi? Veriya’daki Yahudiler Selanik’tekilerden daha açık fikirliydi (a. 11). Yani, Veriya’daki Yahudiler Pavlus’un açıklamalarını gerçekten de dinleyip şiddete başvurmadan ve sadece Kutsal Yazılara göre akıl yürüten bir topluluktu. Bunun üzerine şu sözleri okuyoruz: Böylelikle içlerinden birçokları ve çok sayıda saygın Grek kadın ve erkek iman etti (a. 12). Veriyalıların imanıyla ilgili üç noktaya dikkat edelim. Birincisi, Tanrı sözünü büyük ilgiyle karşılayarak (a. 11) Kelama verdikleri önemi görüyoruz. İkincisi, her gün Kutsal Yazılar’ı inceliyor, öğretilenlerin doğru olup olmadığını araştırıyorlardı (a. 11). İncelemek olarak çevrilmiş olan Grekçe anakrinontes kelimesi yasal inceleme anlamlarında kullanılmakatadır (4:9; 12:19; 24:8; 28:18). Üçüncüsü, Rabbin Kelamına vurdumduymaz bir şekilde davranmıyorlar. Tam tersine, her gün Kutsal Yazılar’ı inceliyor olduklarını görüyoruz.

Bugün Tanrı’nın Kelamını duydunuz. Bu sözü işittiğinizde tembelce yerinizde durmayın. İstekle kabul edin. Düşünmeden, akıl yürütmeden de işitmeyin. Ayrıntısıyla inceleyin. Öylesine işitmekle kalmayın… her gün Rabbin yaşayan Sözüne geri dönün. Okuyun… okuduğunuzu yaşayın.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

4 + 2 =