İncil’in Harika Mesajı
Bugün İncil’deki kurtuluş müjdesinin ne kadar harika olduğunu anlatmak istiyorum. Önceden belirlenme konusunun değil, Mesih’in kimin uğruna öldüğü konusunun değil, milenyum görüşlerinin değil, bugünkü İsrail milletinin antlaşma halkı olup olmadığı konusunun değil, İncil’in İsa Mesih’le ilgili kurtuluş müjdesinin ne kadar harika olduğunun üzerinde duracağım. Zaman zaman İsa Mesih’in İncilinin kurtuluş müjdesine yeniden geri dönmemiz gerekiyor.
Kullanılan Harika Sözler
Birincisi, burada kullanılan kelimelerin ne kadar harika olduklarını görmenizi istiyorum. İlkokul öğretmenim Hatice Tan tekrar tekrar aynı kelimeleri yazmamızı istiyordu. Bazı kelimeleri de ezberlememizi istiyordu. Bazı kelimelerin de tanımını yazmamız gerekiyordu. Bazı kelimeler hala aklımdan çıkmadığına göre öğretmen görevini yapmış olmalı. Burada İncil müjdesinin Kutsal Yazılar’da nasıl ifade edildiğini anlatmak istiyorum.
Burada incil için üç kelimenin kullanıldığını görmenizi istiyorum. Birincisi, tanıklık dilini görüyoruz. Bu kelimeyi 8:25’te görüyoruz: Petrus’la Yuhanna tanıklık edip Rab’bin sözünü bildirdikten sonra, Samiriye’nin birçok köyünde de Müjde’yi duyura duyura Yeruşalim’e döndüler. İyi haber (İncil) bize anlatılmış olan bir haberdir ve biz de bu iyi haberi başkalarına anlatmak durumundayız.
İkincisi, iyi haberi her yere yaymakla ilgili bir dilin kullanıldığını görüyoruz. Bunu 8:5’teki ayette görüyoruz: Filipus, Samiriye Kenti’ne gidip oradakilere Mesih’i tanıtmaya başladı. İsa Mesih de vaizlerin tohumları yaymasından bahsederken bunu kastediyordu.
Üçüncüsü, iyi haberin duyurulması ya da beyan edilmesiyle ilgili bir dilin kullanıldığını görüyoruz. Bu kelimenin, iyi haberin (kurtuluş müjdesi) belirli bazı yerlere getirilmesiyle ilgili iki kez kullanıldığını görüyoruz: Petrus ve Yuhanna tanıklık edip Rab’bin sözünü bildirdikten sonra, Samiriye’nin birçok köyünde de Müjde’yi duyura duyura Yeruşalim’e döndüler (a. 25) ve Filipus ise kendini Aşdot Kenti’nde buldu. Sezariye’ye varıncaya dek bütün kentleri dolaşarak Müjde’yi duyurdu (a. 40). Ama bu kelime üç kez iyi haber (incil) anlamında kullanılıyor: bildirmek veya kelamı vaaz etmek (a. 4). Tabbi ki vaaz vermek kelimeleri kullanmaktır ama incil (kurtuluş müjdesi) belirgin bir kelamdır. Bu kelam nedir? İncil’in nasıl duyurulduğuna dikkat edin: Tanrı’nın Krallığı ve İsa Mesih adıyla ilgili Müjde’yi duyuran Filipus… (a. 12). İçerik şu: Tanrı’nın göksel krallığı ve yönetimi İsa Mesih’in kişiliğinde yeryüzüne gelmiştir. Ve bunu Filipus’un İsa’yla ilgili Müjde’yi bildirdi sözünden daha iyi anlıyoruz (a. 35). İncil’in müjdesini harika yapan nedir? İsa’nın ta kendisidir!
Karmaşık bir Harika
İkincisi, karmaşık bir harikalık durumu var… Çocuklar, sizler yaşlandıkça karmaşıklığın iyi olmadığını daha iyi göreceksiniz. Ama incil müjdesinin karmaşık bir iyi haber olduğunu söylediğimizde iyi bir şeyden bahsediyoruz. Nasıl yani?
Farklı şekillerde Yeruşalim’deki kiliseye nasıl zulmedildiğini okumuştuk. Burada Luka’nın yıkım olarak bahsettiği şey sadist bir zorbalıktan bahdesiyor. Ama Tanrı’nın zulmü kullanarak kelamını nasıl karmaşık bir duruma getirdiğini ve müjdeyi Yeruşalim’e Yahudiye’ye, Samiriye’ye ve dünyanın dört köşesine yaydığına dikkat edin (1:8). Bugün Ukrayna’nın Donetsk şehri işgal altında. Protestan kiliselerinin binaları Rus ortodoks milisler tarafından işgal edildiği için, Protestanlar ibadetlerini gizlice evlerinde sürdürüyorlar. Ortodoksların zulmüne rağmen protestan kiliselerinin büyüdüğünü görüyoruz. Ve bütün kilise dağıtıldığında ve kilisenin atanmış olan pastörleri Yeruşalim’de sıkıştırıldıklarında, Tanrı’nın sözünü resmi olmayan kanallardan, tüm imanlılar aracılığıyla yaydığını görüyoruz: Bunun sonucu dağılan imanlılar, gittikleri her yerde Tanrı sözünü müjdeliyorlardı (a. 4).
Bunu bir papatya ve tohumları gibi düşünün. Çocuklar, rüzgar sert estiğinde papatyalara ne olur? Yaprakları yerlerinde duramaz ama rüzgarla tohumları yayılır ve daha çok papatya çıkmasına neden olur. Aynı şekilde, zulüm rüzgarlarıyla incilin müjdesi de papatyanın tohumları gibi her yere yayılıyor. İki hafta önce İzmir’deki rüzgarlar orman yangınlarını nasıl azdırdıysa, zulüm rüzgarları da Rabbin incil müjdesinin aynı şekilde yayılmasını sağlayacaktır. Örneğin, 1949 senesinde komünizm Çin’i etkisi altına aldığında tüm yabancı Hristiyanlar Çin’den atılmışlardı. Çin’den atılan Hristiyanlar asyanın diğer yerlerinde Mesih’in müjdesine tanıklık etmeye devam ettiler. Hristiyanların Çin’den atılmalarına rağmen Çin’deki Hristiyanların sayısı öyle bir arttı ki, bugün Çin’deki protestan Hristiyanların sayısı Amerika’daki, İngiltere’deki, Almanya’daki Hristiyanların sayısından çok daha fazla.
İncilin Kapsayıcılığıyla İlgili Harika
Son olarak, İncil’in her ırkı kapsadığını görmenizi istiyorum. Zulümden sonra, 8:4- 25’te kurtuluş müjdesi olan İncil’in Samiriyelilere nasıl geldiğini okuyoruz ve sonra da 26-40’ta Etiyopyalı hadıma nasıl geldiğini görüyoruz.
Samiriyeliler kimlerdir? Eski zamanlardaki İsrail’in kuzey oymakları Rabden uzaklaştıkları zaman Samiriye’yi başkentleri yapmışlardı. Sonra da, İ.Ö. 722’de Asurlular onları sürgüne götürmüşlerdi. Asurlular Yahudi kadınlarla evlenip Yahudiliği ortadan kaldırmaları için yabancı erkekleri geride bırakmıştı. Bunun sonucunda yarı Yahudi, yarı Asurlu olan bir halk ortaya çıkmıştı (2 Krallar 17:24–41; Ezra 4; Neh. 4). Ve daha sonra Yahuda Babil sürgününden geri döndüğü zaman, Samiriyeliler tapınağı yeniden inşa etme teklifinde bulunmuşlardı ama Yahuda bu teklifi reddetmişti. Bu durum, İ.Ö. dördüncü yüzyılda Gerazim Dağı’nda farklı bir tapınağın kurulmasına neden olmuştı. Daha sonra İ.Ö. 200 civarlarında her şey daha da kötüye gitmişti ve bütün bunlar 4. Antiokus’un Yahuda Maccabeus’un isyanını bastırmasından hemen sonra tapınağın Zeus’a adanmasına neden olmuş ve Yahudi tapınağının kirletilmesine sebep olmuştu.
Ayrıca, Samiriyeliler Musa’nın ilk beş kitabı dışında, Eski Antlaşma’nın diğer bütün kitaplarını reddetmişlerdi. Bu ne anlama geliyor? Yahudiler Samiriyeleri o kadar farklı ve yabancı olarak görüyorlardı ki, İsa’nın yeryüzündeki hizmeti sırasında elçi olmak üzere olan Yuhanna bile, gökten Samiriye’nin üzerine ateş yağdırılmasını diliyor (Luka 9:51-56).
Ama şimdi İncil müjdesinin ne kadar harika olduğunu görüyoruz… Kurtuluş müjdesi Samiriyelileri de kapsıyor! (a. 5). Petrus 2:38’de inanan ve tövbe eden herkese Kutsal Ruh armağanının verileceğini söylediği halde, 8:15, 16 ayetlerinde şöyle diyor: Petrus’la Yuhanna oraya varınca, Samiriyeli imanlıların Kutsal Ruh’u almaları için dua ettiler. Çünkü Ruh daha hiçbirinin üzerine inmemişti. Rab İsa’nın adıyla vaftiz olmuşlardı, o kadar. Roma Katolik Kilisesi, bu durumun Hristiyan yaşamının iki aşamalı deneyiminin kanıtı olduğunu, önce vaftizle, sonra da piskoposun el koymasıyla gelen Ruhla onaylandığını söyler. Petekost dini de bunu iki aşama olarak görmektedir: ilk olarak iman etme ve vaftiz, ve ikinci olarak da Ruhla vaftiz konusunundan bahsediyorlar. İki aşamalı tecrübeye cevap olarak, birçok yorumcu sadece tek bir aşamanın olduğunu ve Samiriyelilerin imanının gerçek olmadığını söylüyorlar, ve elçilerin de bu nedenle gelmiş olduklarını söylüyorlar. Bazıları bunun gerçek bir iman olduğunu ama elçiler aracılığıyla Ruh’un doğa üstü bazı özelliklerini aldıklarını iddia ediyorlar. Calvin de böyle açıklıyor. Bence, buradaki durum ne Roma Katoliklerinin, ne de Pentekosçuların, söylemiş olduğu gibi tek aşamalı bir formülden bahsetmiyor. Bunun yerine İncil müjdesinin yepyeni bir alana yayılmış olduğunu ve elçilerin temsilcilerinin bu haberin doğruluğunu teyit etmeleri gerektiğini görüyoruz. Yeruşalim’deki elçiler, Samiriye halkının, Tanrı’nın sözünü benimsediğini duyunca Petrus’la Yuhanna’yı onlara gönderdiler (a. 14). Bu durum krallığın Yeruşalim’den (Elç. İşl. 2) Yahudiye’ye ve samiriye’ye (Elç. İşl. 8) ve dünyanın dört köşesine (Elç. İşl. 10-11) yayıldığı önemli zamanlarda ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum sıradışı bir durumdur ve bu nedenle, Ruh’un devam etmekte olan ek bereketlerinin bir modeli değildir, çünkü Petrus’un Elçilerin İşleri 2:38’deki öğretisinden açıkça sapmaktadır. İman eden herlesle ilgili böyle biri durum okumadığımız için alışıldık bir durum değil. Petrus, Elçilerin İşleri 2 ve 10’da orada bulunuyordu ve Kutsal Ruh’un dua ve el koyma olmadan, ama yabancı lisanlarla üzerlerine dökülüyor olması alışıldık bir durum değildi. Elçilerin İşleri 8’de Kutsal Ruh duayla ve el koymayla dökülüyor, ama yabancı lisanlarla konuşmanın olmadığını görüyoruz. Bütün bunların önemi nedir? Elçisel onay, Samiriyeli Hristiyanların Mesih’in bedeninin geri kalanıyla aynı olduğunu teyit etmektedir; İncil müjdesine gelince, etnik ve ırksal bir engel yoktur.
Hristiyanlığın herkese kucak açtığını Etiyopyalı hadımda da görüyoruz. Mezmurlar, bir gün Etiyopya’nın ellerini Rabbe uzatacağını (Mez. 68:31) ve Rabbin Etiyopya’nın adını tapınakta sayacağı bir günün geleceğini anlatıyor (Mez. 87:4). Bu önemli bir nokta çünkü Etiyopyalı Yahudi değildi ve bir hadımdı! Yasaya göre hadımlar halkın arasına giremezlerdi ve kurban sunusu sunamazlardı (Yas. Tek. 23:1). Yeşaya peygamber bir gün hadımlara sonsuz bir ismin verileceği bir günden bahsediyor (Yeş. 56:3). Sefanya peygamber ise, Etiyopyalıların tapınağa sunular getireceği bir gün gördüğünden bahsediyor (Sef. 3:10). Samiriyeliler gibi, hadımlar da İsrail’in dışlanmışları arasında sayılıyorlardı. Ama biz burada ne görüyoruz. Kilisenin onlara hizmet ettiğini görüyoruz. Bu bize iyi bir ders olmalı! Acı çekenlere, kayıplara ve ihtiyaç içerisindekilere ulaşmalıyız.
Evet, zulüm gelir ve incilin kurtuluş mesajı yayılmaya devam eder. Etnik ve dini farklılıklar vurgulanıyor ve incilin dışlanmışları da içerdiğini görüyoruz. İşte İncil’in gücünün ne kadar harika olduğunu burada açıkça görüyoruz.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.