Krallık Bir Odaya Sığdığı Zamanlarda | Elçilerin İşleri 1:12-26
Krallık Bir Odaya Sığdığı Zamanlarda
Bir evin nasıl inşa edildiğini gözlemleme fırsatınız ya da bizzat inşaatta çalışma fırsatınız oldu mu? Çatıya kiremitler serilmeden önce, duvarlar boyanmadan, sıvanmadan, tuğlalar örülmeye başlanmadan önce ne gerekiyor? Temelin atılması gerekiyor. Neden? Çünkü temel evi destekler ve taşır.
Yeni Antlaşma kiliseyi tanımlarken, kiliseyi Tanrı’nın yaşadığı yer olarak tanımlıyor ve her birimizi de kilisenin duvarlarının inşasında kullanılan birer taşlar, tuğlalar olarak tanımlıyor (1 Petrus 2:5–10; Efes. 2:11–22). Peki temel nedir? Yeni Antlaşma, elçileri ve onların doktrinlerini de evi destekleyen ve güçlendiren temel olarak tanımlıyor (Efes. 2:20; Elç. İşl. 2:42). Kutsal Ruh gelip, kilise evinde yaşamaya başlamadan önce, mutlaka bir temelin atılması gerekiyordu.
Bugün okuduğumuz ayetlerde, Kutsal Ruh’un yardımıyla Elçilerini kullanan İsa Mesih’in işlerine bakmaya devam ederken, Tanrı’nın uluslararası, milenyumlar arası krallığının bir odada, bir evin salonunda başladığını görüyoruz. Elçilerin İşleri 1:13’te bu oda şöyle tanımlanıyor: Kente girince kaldıkları evin üst katındaki odaya çıktılar. Petrus, Yuhanna, Yakup, Andreas, Filipus, Tomas, Bartalmay, Matta, Alfay oğlu Yakup, Yurtsever Simun ve Yakup oğlu Yahuda oradaydı. Böylece Tanrı’nın Yeni Antlaşma evi olan kilisenin temelinin inşası başlamış oldu. Ama buradaki önemli bir noktaya dikkat etmenizi istiyorum: İnşa eden bizler değiliz, inşa eden Mesihtir. Biz bu gerçeği Mesih’in kilisesini Kutsal Ruh’la vaftiz edeceği vaadinde de görüyoruz. Nitekim kilise ona dua ediyor (1:14). Aynı şekilde, bu gerçeği Kutsal Ruh’un Kutsal Yazılar’da konuşmasıyla Yahuda’nın dinden sapacağını ve mutlaka yerine başka birisinin bulunması gerektiğini gösterdiğinde görüyoruz (1:16). Kilisenin, Yahuda’nın yerine geçecek kişi için sadece Tanrı’ya yakarmasında da görüyoruz (1:24). Bu gerçeği, kadim bir gelenek olan kura çekme geleneğinde de görüyoruz (1:26). Süleyman’ın Özdeyişlerinde dediği gibi: “Kura koyna atılır; Fakat onun her hükmü Yahve’dendir.” (Sül. Özd. 16:33).
Peki, Mesih krallığını kurarken kilise ne yapıyor? Bugün Kutsal Ruh’un vaftizini yaşamak için nasıl bir kilise olmamız gerekiyor?
Duaya Adanmış (1:12-14, 24-26)
Krallık bir odaya sığdığı zamanlarda burada ilk gördüğümüz şey, kilisenin duaya adanmış olduğu gerçeğidir. Özellikle 1:14 ayetine dikkat edin: Bunlar tam bir birlik içinde sürekli dua ediyordu. Yüzyirmi kişi Mesih’in Ruhunun armağan olarak gelmesini beklerlerken dua ediyorlardı. Kilise olarak burada, gerçek duada olması gereken iki şey öğreniyoruz. İlk olarak, kilise tam bir birlik içerisinde duada bir olarak dua ediyorlardı. Luka, başka bir ayette de duada bir olma ifadesini kullanıyor (4:24) ve birlik olarak karar vermekten bahsediyor (15:25). Birbirimizden ayrı bir şekilde dua ettiğimiz zaman, kanalını arayan eski radyolar diğer kanallarla karışan ayarını tam tutturamadığımız bir radyo gibiyiz. Ama birlik olup dua ettiğimiz zaman, bir araya gelip yüklerimizi paylaştığımız ve Rabbin krallığının bizim aracılığımızla gelmesi amacıyla bir araya geldiğimiz zaman, tam odaklanmış ve radyonun ayarını tam tutturmuş gibi oluyoruz.
İkincisi, kilise hiç durmadan sürekli dua ediyorlardı: kendilerini duaya adıyorlardı. Burada ‘sürekli dua ediyorlardı’ ifadesini ‘kendilerini duaya adıyorlardı’ olarak çevirebiliriz. Luka, bu ifadeyi kilisenin kendisini duaya adamasıyla ilgili olarak 2:42’de ve elçilerin kendilerini duaya adamalarıyla ilgili olarak da 6:4’te kullanıyor. Burada muhteşem bir şeyi görmenizi istiyorum. Bu genç kilise Rab İsa Mesih’in onlara vaat etmiş olduğu Kutsal Ruh için dua ediyorlardı. İsa’nın onlara Kutsal Ruh’u vaat etmiş olduğunu bilmeleri Kutsal Ruh’un gelmesi için dua etmelerine vesile olmuştu. ‘Ne de olsa zaten gelecek’ diyerek yerlerinde oturmadılar… dua ettiler. 1608- 1680’de yaşamış İngiliz bir pastör olan Thomas Brooks ‘Tanrı’ya o kadar sık ve utanmadan dua etmeliyiz ki, duamız cevaplanmadığında Tanrı yüzümüze bakamayacak kadar utansın’ diyor. İzmir Protestan Kilisesi olarak kilisenin dua günlerine (Çarşamba) ya da Pazar günlerine bakışımız da böyle mi? İbadetlerimizde ciddi miyiz? Evlerimizde dua ederken böyle mi davranıyoruz?
Kelamla Yönetilen (1:15-23)
Kilisenin, Mesih’in krallığını inşa etmesine verdiği karşılığın ikinci karekteristik özelliğine bir bakalım. Kilise bir odaya sığdığı zamanlarda Kelamla yönetiliyordu. Duaya ve Kelama adanmışlardı. Dr. Guy Waters “Bu karakteristik özellikler eksik olduğu yerlerde kilisenin gelişmesini bekleyemeyiz” diyor. Tam tersi de doğrudur. Duaya ve Kelama adanmışlığın olduğu yerlerde Tanrı’nın Ruhu’nun üzerimize döküldüğünü görüyoruz.
Kelamla nasıl yönetiliyorlardı? Petrus’un kalkıp topluluğa hitaben bir konuşma yaptığını okuyoruz: O günlerde Petrus, yaklaşık yüz yirmi kardeşten oluşan bir topluluğun ortasında ayağa kalkıp şöyle konuştu: “Kardeşler, Kutsal Ruh’un, İsa’yı tutuklayanlara kılavuzluk eden Yahuda ile ilgili olarak Davut’un ağzıyla önceden bildirdiği Kutsal Yazı’nın yerine gelmesi gerekiyordu.Yahuda bizden biri sayılmış ve bu hizmette yerini almıştı” (1:15-17). İsa Mesih dirilişinden sonra öğrencilerine kırk gün boyunca ders verdikten sonra Petrus’un Eski Antlaşma’yı okuduğunu görüyoruz ve Petrus Kutsal Yazıları’ın yerine gelmesi için Yahuda’nın ihanet edip yoldan sapmasınn (1:16,17) ve yerine başka birisinin gelmesinin (1:20) zorunlu olduğunu söylüyor. Petrus Tanrı’nın konuştuğunu nereden biliyordu? Çünkü Kutsal Kitabı okuyordu! Özellikle Mezmur 69’u ve 109’u okuduğunu biliyoruz. Ruhunuz için Tanrı’dan canlı bir ses işitmek istiyorsanız Kutsal Kitabınızı alın ve sesli bir şekilde okuyun! Petrus’un Kutsal Yazılar’dan işitmiş olduklarını Kutsal Ruh’un sesine benzettiğini görüyoruz (1:16). John Calvin bu konuda şu yorumu yapıyor: “Ruhsal körlüğümüzden dolayı Kutsal Yazılara vermemiz gerektiğinden çok daha az yetki verdiğimiz için, Tanrı’nın yetkisini sürekli hatırladıkça imanımız güçlenip teyit edilsin diye bu tür ifadeleri not edip, kendimizi bu ifadelerle aşina hale getirmeliyiz.”
Geçenlerde kilisemizi ziyaret eden bir kardeşimiz, reform teolojisiyle ilgili ifadeleri ilk kez duyduğundan merak edip “Sizi siz yapan şeyler neler acaba?” diye sordu. Kilise olarak inançlarımızda ve yaptıklarımızda Kelam tarafından yönetiliyor oluşumuz en önemli özelliklerimizden birisi! Tabii ki mükemmel değiliz, ama Rabbin Kelamı için azimli ve gayretliyiz, çünkü bu Kelam, bizim için Tanrı’nın yaşayan ve aktif sözüdür. Petrus, daha yeni emeklemeye başlayan bu kiliseyi Tanrı’nın Kelamı’yla yönetmeye çalışıyordu.
Bu nedenle, Mezmurların Yahuda hakkında ve başka bir havarinin gerekliliği hakkında söylediklerini uyguladığını görüyoruz. 1:21’de Yahuda’nın yerine başka birisinin gelmesi gerektiğini söyleyerek mezmurlarda okuduğunu uygulamaya koyuyor: Buna göre, Yahya’nın vaftiz döneminden başlayarak Rab İsa’nın aramızdan yukarı alındığı güne değin bizimle birlikte geçirdiği bütün süre boyunca yanımızda bulunan adamlardan birinin, İsa’nın dirilişine tanıklık etmek üzere bize katılması gerekir (1:21-22).
Kilisenin neden, ille de on iki havariye ihtiyacı vardı? Çünkü kilise Tanrı’nın gerçek İsraili’nin devamıdır, ve Mısırdan Çıkış kitabında İsrail’in on iki oymağı kilisenin temelleridir. On iki oymak kilisedir. Kiliseye işaret eder. Bu nedenle Petrus da havarilerin sayısını on ikiye tamamlıyor. Kilisenin kaç temeli vardır? Bir. Bu nedenle de, elçiler grubu, kurtuluş tarihimizde tekrarlanmayacak bir gruptur. Elçiler yeniden oluşturulmayacak. Temel bir kez atıldığından tekrar havariler grubu, elçiler grubu oluşturmak gerekmiyor. İşte bu nedenle, elçilerin doktrinine bağlı olan bir kilise elçisel kilisedir.
Kelamla yönetilme prensibi konusunda Petrus’un vardığı sonucu şu şekilde uygulayabiliriz. Görünen kilisenin önemi konusunda ikna olmamız gerekiyor, ama kilisenin günümüzde nasıl yönetildiği konusunda da ikna olmamız şart. Birçok Hristiyan kardeşimiz yalnız kalmayı, kiliseye gitmeden kendi başlarına yalnız kalarak ilahi söyleyip, dua edip ibadet etmeyi seçtiklerini söylüyorlar. Hatta bazıları da kötü kiliselere tepki gösterip ev kilisesi kurduklarını söylüyorlar. Bazı yabancılar da yıllarca hiçbir kiliseye katılmadan evlerinde aileleriyle ‘kilise yaptıklarını’ söylüyorlar! Maalesef, bu da yabancı misyonerlerin kendilerini kandırma şekli! Peki bu gibi durumlarda ne oluyor? Birisi kendi otoritesini veya amaçlarını ev grubunda gerçekleştirmeye çalışıyor ama hiç kimseye hesap verme gereksinimi duymuyorlar. Yalnız kovboylar gibi istedikleri şekilde davranıp, istedikleri gibi kiliseyi tanımlayabileceklerini sanıyorlar. Tek adam yönetimleri de bu gibi durumlarda ortaya çıkıyor. Tek adam kendisini pastör-rahip olarak atayarak kendisini tek başkan ilan ediyor ve hiçbir yere sorumlu olmadan, kimseye hesap vermeden her yerde kendisini rahip olarak tanıtıyor. Bu şekilde kendi amaçlarına hizmet eden ama kiliseye büyük zararlar veren bir anlayış türemiş oluyor.
Rabbe Teslim Olan (1:24-26)
Son olarak, kilise tek bir odaya sığdığı zamanlarda tamamen Rabbe teslim olmuştu. Kutsal Ruh için dua ediyorlardı ve Kelamın yönlendirişini izliyorlardı, ama nihayatında kendilerini Tanrı’ya vermişlerdi. Nasıl yani? 1:26’da Yahuda’nın yerine geçebilecek iki aday sunmuş olduklarını görüyoruz. Peki, Yahuda’nın yerine geçmesi gereken kişinin kim olduğunu nasıl biliyorlardı? Ardından bu iki kişiye kura çektirdiler; kura Mattiya’ya düştü. Böylelikle Mattiya on bir elçiye katıldı. Zar atarak, taş atarak, ya da kendi kültürlerine göre seçimi insandan başka şartlara bırakarak karar verme yöntemine kura çekmek deniliyordu. Kura çekerek, zar atarak insanın karışmamasını sağlayıp Tanrı’nın isteğini anlamaya çalışıyorlardı. John Calvin bu konuda şöyle diyor: ‘İsa Mesih on iki havarisini doğrudan atamıştı, kilise ise onbirlere on ikinci kişiyi atarken kura çekerek kararın insandan değil, Tanrı’dan geldiğini göstermeye çalışıyor.’
İsa Mesih, o zamanlar krallığını üst kattaki bir odada inşa ediyordu. Bugün de, bu odada bizim kilisemizde aramızdadır. Siz nasıl tanınmak istiyorsunuz? Mesih’in gerçek krallığını doğru bir şekilde temsil eden, doğru bir şekilde ifade eden bir kilise olarak ya da birey olarak tanınmak istiyorsanız Rabbe dua edin, Rabbin Kelamının ardınca gidin, ve her yönden kendinizi Rabbe verin.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.