Mesih’in Üstünlüğü ve Yeterliliği | Koloseliler 1:15-20
Mesih’in Üstünlüğü ve Yeterliliği
Pavlus Koloselilere yazdığı mektupta çok açık bir şekilde Mesih’in üstünlüğünü ve yeterliliğini anlatıyor. Yazdığı her konuda… ister dua alışkanlığıyla ilgili olsun, ister İncil’in yaşamındaki önemi konusunda olsun, isterse de aile yaşamının nasıl olması gerektiğiyle ilgili olsun… bütün konuları Mesih’in üstünlüğü ve yeterliliği konusuna dayandırıyor. Bazen bu temel konudan doğrudan bahsederken, bazen de dolaylı yollardan bu konuya işaret ediyor.
Bugün okuduğumuz ayetlerde, Pavlus açıkça Mesih’in üstünlüğünü ve yeterliliğini ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. İlk olarak, Pavlus göksel Baba’nın bu sevgili Oğlu’nun ‘Görünmez Tanrı’nın görünümü’ olduğunu yazıyor. Pavlus’un birinci noktası şu: İsa Mesih beden alarak görünmez Tanrı’yı bizler için görünür kıldı. John Calvin Koloseliler kitabıyla ilgili yorum kitabında güzel bir noktayı yakalıyor. Pavlus burada sadece Oğul’un özünü açıklamıyor. İlk kilise babalarından John Chrysostom gibi kişiler Ariusçu sapkın görüşü düzeltmeye odaklandıkları için Pavlus’un buradaki ifadelerini İsa Mesih’in tanrısal öze sahip olduğunu kanıtlamaya indirgemişlerdi. John Calvin ise burada Pavlus’un Tanrı’nın kendisini göstermesi hareketini anlattığını gözlemliyor. Calvin, görünmez Tanrı’nın görünümü olan Mesih hakkında “Baba kendisini Mesih’te tanıtıyor” diye yazıyor. Tanrı’nın özü hakkında bildiklerimizi Tanrı’nın yaptıklarından biliyoruz. Calvin, insan ırkının üyeleri olan bizlerin Tanrı’nın benzeyişinde yaratıldığını yazıyor ve Pavlus’un da İsa Mesih’in şahsıyla ilgili bundan çok daha fazla bir şey söylediğini yazıyor.
Pavlus ‘görünüm’ ve ‘görünmez’ kelimelerini çok dikkatli kullanıyor. İsa Mesih’in beden almasıyla görünmez olan Tanrı’yı görünür kıldığını anlatmak amacıyla böyle bir açıklama yapıyor. Calvin Yuhanna İncili 1:18’den alıntı yapıyor: “Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmedi. Baba’nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul O’nu tanıttı.” Baba’nın yanındaki tek Tanrı kimdir? Oğuldur. Oğul bize hiç görmediğimiz Tanrı’yı beden alarak gösterdi. Üçlübirliğe inanmayan her monoteist (tek Tanrı inancına sahip kişi) Pavlus’un buradaki açıklamasından zorlanır ve sorun yaşar. Elçi Pavlus elçi Yuhanna’yla aynı fikirde. İsa Mesih elinde fener tutan bir rehber gibi “mağaranın diplerine karanlık köşelere bakın, oradaki sarkıtlarda ve dikitlerdeki renkleri göreceksiniz. İşte onlar görünmeyen Tanrı’nın sinir merkezidir” diyen birisi değil. İsa Mesih’in kendisi beden alarak Tanrı’yı bizlere göstermektedir. İsa Mesih Tanrı’nın yeryüzüne gelip aramızda yaşamasıdır. İsa Mesih görünmeyen Tanrı’yı gösteren Tanrı’nın ta kendisidir.
İkinci olarak, Pavlus Baba’nın sevgili Oğlu olan bu Tanrı hakkında şöyle diyor: “Bütün yaratılışın ilk doğanı O’dur.” Bu ayetin ilk cümlesinde Pavlus Mesih’in tanrısallığını ve beden alıp görünmeyen Tanrı’yı gösterdiğini yazıyor. Buradaki ikinci cümle birinci cümlenin etkisini azaltmadan Mesih’le ilgili daha çok şey söylüyor. ‘İlk Doğan’ kelimesi babanın özel sevgisine ve ilgisine sahip olan anlamına geliyor. Antik çağda ve birinci yüzyıldaki aile yapılarında ‘ilk doğan’ en yaşlı erkek çocuk anlamına geliyordu, fakat Kutsal Yazılardaki hikayelerde doğum sırası değil, babanın en küçük oğula olan özel sevgisi anlatılır. Bu genç oğullardan birisi Davuttu. İşay’ın sekizinci oğlu olduğu halde çocukken Yahuda’nın kralı olarak atanmıştı.
Mezmur 89:27-29’da Davuttan şöyle bahsediliyor: “Ben de onu ilk oğlum, Dünyadaki kralların en yücesi kılacağım. Sonsuza dek ona sevgi göstereceğim, Onunla yaptığım antlaşma hiç bozulmayacak. Soyunu sonsuza dek, Tahtını gökler durduğu sürece sürdüreceğim.” Evet, gerçekten de Davut’un soyundan gelen İsa Mesih bu peygamberliği Davut’un tahtında sonsuza dek oturan kral olarak yerine getiriyor. İsa Mesih sadece Davut’un ailesinde “ilk doğan” değil, aynı zamanda Pavlus’un da dediği gibi “bütün yaratılışın ilk doğanı O’dur.” İsa Mesih insan ırkının sevgili Oğludur. Yaratılışta eşsiz bir yere sahiptir.
Üçüncü olarak, Pavlus Mesih’in yaratılıştaki eşsiz rolünü açıklıyor. Burada kullanılan ‘bütün yaratılışın’ ifadesi İsa’nın da yaratılmış olduğu anlamına gelmiyor. Üçüncü cümle Mesih’i yaratıcı olarak tanımlıyor! Pavlus gibi Kutsal Kitap’ın diğer yazarları da Yaratıcıyla yaratılanı birbirinden ayırıyorlar ve her ikisini de karıştırmama konusunda çok dikatli davranıyorlar. Yaratılışın Kralı olan Mesih ilk doğan olarak sevilen Oğuldur. Yaratılışın Rabbidir.
Sonra Pavlus bize, yaratılışın Kralının aslında Yaratıcının beden almış hali olduğunu söylüyor! Diğer Yeni Antlaşma yazarları da Oğul’un herşeyi nasıl yaratmış olduğunu anlatıyorlar. Bunu Sözünün, yani Kelamının gücüyle gerçekleştirdi. Oğul, Yaratılış 1’de ‘ışık olsun’ diyen kişinin ta kendisidir. “Tanrı, “Işık olsun” diye buyurdu ve ışık oldu.” Ses ve söz Oğul’a aitti. O, Yaratılışın Kralıdır ve aynı zamanda Yaratıcıdır. O sadece materyal olanı değil, fakat aynı zamanda ruhani olanı da yaratmıştır. O sadece canlıları ve şahısları değil, fakat aynı zamanda huzur, denge ve verimlilik içerisinde yaşasınlar diye canlıları ve şahısları yöneten otorite yapılarını da yaratmıştır.
Pavlus bu ayetin son cümlesinde Yaratıcıyı ve Kralı bir araya getiriyor: “Her şey O’nun aracılığıyla ve O’nun için yaratıldı.” “O’nun aracılığıyla” ifadesi Mesih’i Yaratıcı olarak tasvir ediyor. “O’nun için” ifadesi Mesih’i Kral olarak tasvir ediyor. Mesih tüm tabiatın sahibidir. Bu dünya O’na aittir. İşte Mesih’in üstünlüğü bu şekilde bize sunuluyor. Melekler bile Mesih’e bağımlıdır, tabîdir. Tüm alemlerin yönetimleri Mesih’in yetkisi altındadır. Koloseliler 1:17 Mesih’in Yaratıcı ve Kral olarak çifte rolünü daha net açıklıyor. ‘Her şeyden önce’ ifadesi O’nu Yaratıcı olarak tasvir ediyor. Mesih’i küçümsemeye çalışanlara karşı Pavlus gerçeği açıklıyor. Tanrı’nın Oğlu sonsuzdur, yaratılıştan önce vardı. ‘Her şey varlığını O’nda sürdürmektedir’ ifadesi Mesih’in Krallığını veya Rabliğini tanımlar. Mesih herşeyi var ettikten sonra ortadan kaybolmadı. Aksine, Mesih sürekli ve yeterince tüm yaratılışı idare eder ve kotrolünde tutar.
Son olarak, Pavlus Mesih’in tüm tabiatın ve özellikle de insanlığın Kurtarıcısı olduğunu söylüyor. John Calvin Mesih’e bu bağlamda Kurtarıcı demek yerine “her şeyin Yenileyicisi” demeyi yeğliyor. Bunlar çok kuvvetli anlamlara sahip kelimeler. Kurtarılmış insanlardan oluşan gruba ‘kilise’, iman ailesi, ya da Pavlus’un burada yazdığı gibi ‘beden’ adını veriyoruz. Mesih bir beden olan kilisenin başıdır. Mesih’in bu şekilde tanımı Mesih’in kilisenin baş yetkilisi olduğunu gösteriyor. Bizler de kilisenin üyeleri olarak oy kullanıyoruz ve yönetiyoruz. Rahipler, ihtiyarlar ve diyakonlar olarak yönetip hizmet ediyoruz, gözetmenlik yapıp kiliseyi Tanrı’nın yüceliği için donatıyoruz. Fakat kilisenin gerçek ve en yüce önderi tüm yetkiyi üzerine alan İsa Mesih’in kendisidir. Mesih sadece kilisenin önderi değil, fakat hepimizin kiliseye alınmasını sağlayan Kurtarıcıdır. Mesih’in kurtarma işi burada diriliş konusuyla açıklanıyor. İsa Mesih “başlangıç olan ve ölüler arasından ilk doğan” olarak tasvir ediliyor. Günahkar insanlar için çarmıhta ölüp cehennemi tattıktan sonra mezarına yerleştirilmişti. Fakat Baba Tanrı onu yeni yaşama diriltmiştir. İsa Mesih mezardan ilk dirilen olmamıştır. Fakat mezardan dirilen ve tüm yaratılışı yenilemek üzere göğe yükselen ilk kişidir. Böyle yaparak bizim dirilişimiz için bir yol hazırlamış oldu. Biz O’nun yolundan gidiyoruz.
Sonra Pavlus şunu ekliyor: “Her şeyde ilk yeri alsın diye.” Pavlus’un öğretisinin merkezinde Mesih’in bu üstünlüğünü görüyoruz. Gerçekten de Mesih’in dirilişinin amacı dirilişte bizim kurtuluşumuz ve yeni yaşamımızdır. Fakat Pavlus bize çok daha büyük bir amaç gösteriyor: Mesih’in üstünlüğü! Pavlus Mesih’i Yaratıcılık ve Krallık görevinde Tanrı olarak tanımlıyor. Pavlus Mesih’in Kurtarıcılık görevinde de tanrısal özelliklere sahip olduğunu yazıyor. Tüm yaratılışı, özellikle insanlığı yenileme görevinde bizleri kiliseye ve diriliş yaşamına toplayan Mesih tüm tanrısal özelliklere sahiptir. Tanrısal kutsallığa ne kadar sahiptir? ‘Çoğunlukla kutsal’ demiyoruz. İsa Mesih tamamen kutsal kutsal kutsaldır. Yani Tanrı’nın ta kendisidir. Bu tanrısallık bir insan bedenine beceriksizce sokulmuş bir tanrısallık değil. Aksine bu tanrısal doluluk çok güzel bir şekilde insanlığın doluluğuyla karıştırılmış bir durumdadır.
Tamamen Tanrı olan Mesih İsa kurtarma eylemini nihayetinde bize yeni yaşam vererek ya da bizleri Kilisesinin üyeleri yaparak değil, fakat bizleri Tanrı’yla barıştırak tamamlamıştır. Gerçekten de Kilisenin gerçek üyeleri Tanrı’daki barışa kavuşturulmuş olanlardır. Diriliş yaşamında İsa’yı izleyenlerin hepsi Tanrı’yla barıştırılmış olanlardır.
Pavlus burada barıştırma hizmetinin iki önemli özelliğinden bahsediyor. Pavlus Mesih’in bizleri kendisiyle barıştırdığını söylüyor. Pavlus barıştırılmamızı tanımlarken başka bir yerde de, tüm dikkatimizi Baba Tanrı’ya çevirmemiz gerektiğini ve lütfunun üzerimizde olması için Tanrı’nın günahlarımız için olan gazabını yatıştırmamız gerektiğini anlatıyor.
Bu anlamda, Mesih Baba Tanrı’yı bizimle ve bizi Baba Tanrı’yla barıştıran tek Aracıdır. Fakat Pavlus şimdi de barıştırma hizmetinin Mesih’le bizim aramızdaki tüm engellerin kaldırılması gerektiğine işaret ediyor. John Chrysostom bu konuda Mesih’in bizim yerimize gittiği çarmıhtaki acılarından, aşağılanmasından ve utancından dolayı bize garez ya da öfke duymadığını belirtiyor. Bu gerçekten de çok güzel bir haber. Mesih aracığıyla Baba’yla ve aynı zamanda Mesih’le de barıştırıldık. Baba ve Oğul bizleri hiç bitmeyecek bir sevgiyle sevmektedir.
Pavlus’un ikinci önemli noktası şu: Mesih biz insanları kendisiyle barıştırmakla kalmadı fakat ‘her şeyi’ kendisiyle barıştırdı. Mesih, yenileneceği günün gelmesini iniltilerle bekleyen tüm yaratılışın Kurtarıcısıdır. Yeryüzünde ve cennetteki her şey Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’in eylemiyle esenliğe, dengeye, düzene ve verimliliğe döndürülecek. İsa Mesih bizleri ve her şeyi Tanrı’yla nasıl barıştırdı?
Pavlus ‘Mesih’in çarmıhta akıtılan kanı aracılığıyla esenliği sağlamak’ konusuna giriyor. Barışı sağlamak esenlikle sonuçlanıyor. Mesih’in sağladığı bu barış yeniden sağlanan barışın yaratılmış düzenidir. Mesih’in sağladığı bu barış tüm yaratılışın Rabbi olarak Mesih’in yönetiminin sağladığı barıştır. İnsanların ve cinlerin isyanı ve yıkımı, nefret ve gurur bu barışı sonlandırmıştır. Fakat İsa Mesih bu barışı sağlamak için yaşamını çarmıhta bizler için feda etmiştir. Kutsal Yazılarda ‘Esenlik Önderi’ olarak bilinir ve O’nu izleyen her birimizin onun esenliğini tecrübe etmesi ve onun barış elçileri olması gerekmektedir.
İnsanların ve tarihin bakış açısıyla, çarmıhın ilginçliklerinden biri de gururlu ve nefret dolu insanlarin İsa’yı bir güç gösterisiyle çarmıha germeleridir. Fakat tanrısal ve kurtuluş bakış açısıyla, Tanrı’nın Oğlu’nun ölümünü önceden kararlaştırmış olduğunu ve barışın yeniden sağlanması için günahın ödenmesi için gereken cezanın Mesih’e yüklenmesine önceden karar verildiğini görüyoruz.
Bu barış, bu esenlik sizin yaşamınızda yeniden inşa edildi mi? Yeniden sağlandı mı? Sizler de bu esenliğin araçları oldunuz mu? Bu sorulardan birisine ya da ikisine de ‘evet’ cevabını verirseniz, o zaman İncil’in müjdesi içinizde kök salmaya başlamıştır ve Yaratıcı, Kral ve Kurtarıcı olan Rab İsa Mesih tarafından sağlanan barıştırma hizmetini tecrübe etmeye başlamışsınızdır.