Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

Pavlus’un Birinci Savunması

Mormonlar inançlarının gerçek olduğunu kanıtlamak için ‘bağrımda bir yanma hissediyorum’ diyorlar. İnançlarını kendi hisleriyle doğruluyorlar. Birçok evanjelik Hristiyan da kişisel iman etme öyküleriyle Hristiyanlığı doğrulamaya çalışmıyorlar mı? İman etmeden önce yaşamlarının ne kadar kötü olduğunu ve iman ettikten sonra ne kadar harika ve düzenli bir hayatları olduğunu anlatmıyorlar mı? Bu durum kültürlerin hiper-bireysel kültürler haline dönüştüğünü de gösteriyor. Buna karşılık olarak, biz Reformist Hristiyanlar ne yapıyoruz? Bireysel tanıklığın tam aksine esas önemli olan tek şeyin Kelamın ta kendisi olduğunu söylüyoruz.

Tabii ki, her iki taraf da dengeyi tam tutturamıyor. Bizler kişisel varlıklarız ama objektif bir Tanrı’ya hizmet ediyoruz. Ve burada Pavlus’un kendi vatandaşlarının önünde yapmış olduğu ilk savunmayı izlerken, Pavlus’un imanını nasıl savunduğunu ve aynı zamanda kişisel hikayesini Tanrı’nın Kutsal Kelamı’na uygun bir şekilde açıkladığını görüyoruz.

Pavlus’un Yeruşalim’e döndüğünü görüyoruz. Oradaki kilise ihtiyarları Tanrı’nın Pavlus aracılığıyla Yahudi olmayanlar arasında yapmış olduğu harika işlerden dolayı Tanrı’ya övgüler sunuyorlar. Buna rağmen Pavlus’un öğretileri hakkında dedikodular olduğunu da görüyoruz. Örneğin Pavlus’un diğer milletler arasında yaşayan Yahudilerin Musa’nın Yasası’nı tutmamaları gerektiğini, çocuklarını sünnet ettirmemeleri gerektiğini ve Yahudi geleneklerine izin vermemeleri gerektiğini öğrettiğini söylüyorlardı. Yeruşalim’deki kilise, bu söylentilere karşı cevap vermesi için Pavlus’a bir fırsat veriyor. Aralarında yeminli (dini yemin altında olan) dört kişinin tüm masraflarını karşılayıp onlarla birlikte tapınağa gitmesini ve kendisini tapınak rahibine tanıtıp arınma törenine katılmasını istiyorlar. Pavlus’un Yahudileri Mesih’e kazanmak için Yahudi gibi yaşaması gerekiyordu. Sonra Pavlus’u tapınakta gören bazı Yahudiler isyan çıkartıp Pavlus’u öldürmeye çalışmışlardı. Roma taburu isyan haberini alıp Pavlus’u kurtarmaya gelince Pavlus Romalı komutandan halka hitap etmek için izin alıyor. Pavlus Yahudi halkının müjdeyi duymalarını ve kurtulmalarını istiyor (Rom. 10).

Yasal Yaşamının İktidarsızlığı (a. 3-5)
Pavlus savunmasına tanıklığını vererek başlıyor. Üç fiil kullanıyor: Ben Yahudi’yim. Kilikya’nın Tarsus Kenti’nde doğdum ve burada, Yeruşalim’de Gamaliel’in dizinin dibinde büyüdüm. Atalarımızın yasasıyla ilgili sıkı bir eğitimden geçtim. Bugün hepinizin yaptığı gibi, ben de Tanrı için gayretle çalışan biriydim (a. 3). Aslında o dönemin Yahudileri nasıl yetiştirildiklerini Pavlus’un anlattığı şekilde anlatırlardı. Pavlus’un muhtemelen ergenlik yaşlarında eğitimi için Yeruşalim’de ünlü bir haham olan Gamaliel’in altında Ferisi geleneğine uygun bir şekilde eğitim aldığını anlıyoruz.

Pavlus Galatyalılar 1’de bu konuyu bize şöyle anlatıyor: “Yahudi dininde yaşıtım olan soydaşlarımın birçoğundan daha ilerideydim, atalarımın geleneklerini savunmakta çok daha gayretliydim” (a. 14). Pavlus Yahudi inancını en iyi öğretmenlerden birisi olan Gamaliel’den öğrenmiş olmasına rağmen, yaşamına kurtaran imandan, yani Mesih’e olan iman perspektifinden bakıyor. Pavlus bütün eğitiminin ve başına gelenlerin tam da bu an için olduğunu görebiliyordu. İsa’nın yolundan gidenlere öldüresiye zulmeder, kadın erkek demeden onları bağlayıp hapse atardım (a. 4). Bu anlattıkları Pavlus’un Filipililer 3’te bahsettiği otobiyografisiyle de uyumlu:

“Çünkü gerçek sünnetliler Tanrı’nın Ruhu aracılığıyla tapınan, Mesih İsa’yla övünen, insansal özelliklere güvenmeyen bizleriz. Ben aslında bunlara da güvenebilirdim. Eğer başka biri bunlara güvenebileceğini sanıyorsa, ben daha çok güvenebilirim. Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani’yim. Kutsal Yasa’ya bağlılık derseniz, Ferisi’ydim. Gayret derseniz, kiliseye zulmeden biriydim. Yasa’ya dayanan doğruluk derseniz, kusursuzdum.” Pavlus bir Ferisi olarak yetiştirilmesinin yanısıra, kiliseye zulmeden bir kişi olarak tanınıyordu. Kilise daha emekleme çağındayken Pavlus kiliseye zulmediyordu. Onu dinleyen kalabalık içerisinden birçoğunun da bu gerçeği bildiklerini düşünüyorum. Bunun için, Başkâhin ile bütün kurul üyeleri söylediklerimi doğrulayabilirler (a. 5) diyor. Ama bunların hiçbirisi Pavlus’un ruhunu kurtarması açısından önemli değildi. İnsanlarla Rab hakkında konuştuğunuz zaman insanlar nasıl bir hisse kapılıyorlar? Onlardan daha iyi olduğunuz için Hristiyan olduğunuz hissine mi kapılıyorlar, yoksa kim olduğunuza ya da ne yapmış olduğunuza takılmadan Hristiyan olduğunuz hissine mi kapılıyorlar? Kendi kendinize bu soruyu bir düşünün.

Mesih’in Pavlus’u Değiştirmesi (a. 6-11)

Önemli olan Mesih’in lütfuydu. Pavlus Şam’daki Hristiyanlara zulmetmek için Şam yolculuğundayken yaşadığı olayı anlatırken Mesih’in lütfunun kendisini nasıl değiştirmeye başladığını anlatıyor.

“Ben öğleye doğru yol alıp Şam’a yaklaşırken, birdenbire gökten parlak bir ışık çevremi aydınlattı. Yere yıkıldım. Bir sesin bana, ‘Saul, Saul! Neden bana zulmediyorsun?’ dediğini işittim. “‘Ey Efendim, sen kimsin?’ diye sordum. “Ses bana, ‘Ben senin zulmettiğin Nasıralı İsa’yım’ dedi. Yanımdakiler ışığı gördülerse de, benimle konuşanın söylediklerini anlamadılar (a. 6-9). Peki Mesih’in sesini işiten kişi nasıl bir karşılık veriyor? Aynen Pavlus’un Rab, ne yapmalıyım? (a. 10) dediği gibi bir karşılık veriyor.

Aslında bu durum insanların İsa’yla ilgili sorunlarını da tasvir ediyor. Mesih’e tanıklık ederken çevremizdeki insanlarla Mesih’in müjdesini paylaşmaya gayret ediyoruz. Tanıklık ederken karşılaştığınız en büyük problem nedir? İnsanların zamanlarının olmaması mı? İncil’in değiştirildiğini söylemeleri mi? Kiliseye gelmek istememeleri mi? Aslında konuştuğumuz insanlar kendi yürekleriyle yüzyüzeler! En büyük problem de bu!!! Tanıklık ederken karşılaştığımız en büyük problem insanların kendi yüreğidir! Çünkü bu yürekler İsa Mesih’in Rab olduğunu kabullenip O’nun önünde diz çökemiyor. Bunun çözümü Mesih İsa’nın lütfunun değişmezliğidir. İsa lütuf gücünü kullanır. Bizim de dua etmemiz gerekiyor. ‘Rab lütfet, lütfunu bu halka göster’ diyerek dua etmeliyiz. Rab lütfunu göstermeye başladığı zaman neler olduğunu biliyoruz. Pavlus, İsa Mesih’i İsrail’e ve atalarının inancına tehdit olarak görmüştü, ama Pavlus’un atalarının Tanrısı gerçek İsrail’i İsa Mesih aracılığıyla kurtarmıştı. Sürekli kiliseye ve Hristiyanlara saldıran bu kurt, Rabbin lütfuyla değiştirilerek kilisenin çobanlarından olmuştur.

Tanrı’nın Eski Vaatlerinin Önemi (a. 12-21)

Pavlus savunmasında Tanrı’nın eski vaatlerinin önemini açıklarken kendisinden Mesih’e ve şimdi de 12-21 ayetlerinde eski Kutsal Yazılar’a geçiyor. Daha sonra Şam’da Hananya’nın yanına gidiyor: Hananya, ‘Atalarımızın Tanrısı, kendisinin isteğini bilmen ve Adil Olan’ı görüp O’nun ağzından bir ses işitmen için seni seçmiştir’ dedi. ‘Görüp işittiklerini bütün insanlara duyurarak O’nun tanıklığını yapacaksın (a. 14-15) diyor. Pavlus’un iman edip Yahudi olmayanlara lütufla kurtuluş müjdesini duyurmasını sağlayan Zeus ya da Baal değil, atalarımızın Tanrısı Yahvedir! İsrail’in Tanrısı ilk Hristiyanları acımasızca döven, taşlayan, onlara zulmeden Pavlus’u kendi misyonu için seçti. Aslında Pavlus’un “Adil Olan’ı gördüm” dediği kişi İsa Mesih’in ta kendisidir. Pavlus “Adil Olanın” sesini duymuştu.

Dinleyenler Pavlus’un söylediklerinin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlardı. Pavlus’un konuşmasından otuz sene kadar önce İsrail’de bazı sorunlar çıkardığı için çarmıha gerilerek öldürülmüş olan Nasıralı İsa Eski Antlaşma’da bahsedilen Adil Olan’ın ta kendisiydi! Ölen ve Ölümden Dirilen kişi İsa Mesih’in ta kendisidir, ve Pavlus’u diğer uluslara müjdeyi duyurması için gönderen de aynı Mesihtir. Pavlus’a ayağa kalkmasını söyleyen ve Mesih’in adını anarak günahlarının affı için vaftiz olma emrini veren de İsa Mesihtir. ‘Kalk, O’nun adını anarak vaftiz ol ve günahlarından arın!’ (a. 16). Sonra da ‘Yeruşalim’den hemen ayrıl. Çünkü benimle ilgili tanıklığını kabul etmeyecekler’ (a. 18) diyen de İsa Mesihtir. Ve bu nedenle, Pavlus diğer uluslara müjdeyi vaaz etmek üzere gönderiliyor: ‘Git, Seni uzaktaki uluslara göndereceğim.’ (a. 21).

O halde burada şu gerçeği öğreniyoruz: Hayatınıza bir bakın. Şu an içinde bulunduğunuz hayat Tanrı’nın sizi yönlendirdiği hayattır. Bu nedenle kişisel tanıklığımız önemlidir, çünkü bizi bu tanıklığa iten Tanrı’nın kendisidir. Ama dikkat edin, tanıklık bizim kendi tecrübelerimizi anlatmamız değil, Mesih’e tanıklık etmemiz anlamına gelir. Tanıklık, Mesih İsa’nın yaşamınızdaki yaptıklarını ve etkisini anlatmaktır. Pavlus kurtuluş müjdesini savunurken, Tanrı’nın ilahi takdiriyle kendisini getirdiği yerleri anlatarak Tanrı’ya tanıklık ediyor. Yaşamlarımız İsa Mesih’in lütfuyla kesişiyor. Ama bütün bunlar sübjektif bir tecrübeden ibaret değil. Bütün bunlar Tanrı’nın yazılı Kelamı’yla uyuşmaktadır.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

11 + 8 =