Sakatları Ayağa Kaldıran Diri Kurtarıcı | Elçilerin İşleri 3:1-26

Fikret Böcek tarafından

14 Temmuz 2019 (28. hafta) | Elçilerin İşleri Vaaz Serisi, Vaazlar

Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

Sakatları Ayağa Kaldıran Diri Kurtarıcı | Elçilerin İşleri 3:1-26

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Sakatları Ayağa Kaldıran Diri Kurtarıcı

Hepimiz “Mucize!” olarak adlandırılan haberleri duyuyoruz. Geçenlerde Afrika’da bir ölüyü tabuttan diriltip ayağa kaldırdığını iddia eden bir şifacının yaptığı şarlatanlığı duymuşsunuzdur. Daha sonra bütün bunların tiyatro olduğunu da itiraf etmek zorunda kalmışlardı. Maalesef bugünlerde mucize iddiaları çok fazla. Ama hiçbirisi doğru değil. Gerçekten de bir tane bile gerçek mucize olsa tiyatro yapmalarına gerek kalmayacak.

İnsanların belirli bazı tecrübelerini sorgulamak amacında değilim. Biz Kalvinistler olarak Tanrı’nın yaşamlarımıza istediği zaman ve istediği yerde müdahale edeceğinin farkındayız. Amacım, Elçilerin İşleri 3’te de aynen Elçilerin İşleri 2’de gördüğümüz kalıbı gördüğümüzü size anlatmak. Birincisi, Tanrı bir mucize yapıyor. İkincisi, bir elçi Mesih’le ilgili bir vaaz veriyor. Üçüncüsü, günahkarlar tövbeye ve imana çağrılıyorlar. Başka bir deyişle, Elçilerin İşleri kitabında mucizelerin varlığı kendi amaçları için değiller. Yani, mucizeler kendileri için varlık göstermiyorlar. Elçiler mucize toplantıları yapmıyorlar. İnsanlar mucize şovlarına, mucize olaylarına gelip mucizeleri tecrübe edip evlerine gitmiyorlar. Elçilerin İşleri’ndeki mucizelerin var olma sebebi kelamın vaaz edilmesi için fırsat yaratmaktır. Bu şekilde, daha büyük bir mucize olan insanların iman etmeleri amaçlanmaktadır. Başka bir deyişle, bu zamanlarda mucizeler kitap başlığı gibi bir şey, ve bu kitap başlığına altyazı olarak bir kelam vaazı görürseniz çok şanslısınızdır. Elçilerin İşleri kitabında, vaaz başlıktır, mucizeler küçük fontlarla altyazılardır.

Burada, Elçilerin İşleri 3’te sakatları, kötürümleri ayağa kaldıran, ölümden yaşama geçmiş, diri Kurtarıcı’nın bir hikayesini görüyoruz. Mucize (3:1-10) ve Mesaj (3:11- 26) konularına bakalım.

Mucize (3:1-10)

Birincisi, 3:1-10 ayetlerinde mucizeyi görüyoruz. Aynen 2:46’da olduğu gibi, Bir gün Petrus’la Yuhanna, saat üçte (dokuzuncu saatte), dua vaktinde tapınağa çıkıyorlardı (a.1). Grekçe aslında ‘dokuzuncu saatte’ diyor, yani saat 15:00’da. Peki, Luka bundan neden bahsediyor? Günlük akşam kurban sunularının yapıldığı saat bu saatti. Kalabalıklar dua etmek için tapınağa gidiyorlardı. Kalabalık bir halk olduğu için yiyecek ve para isteyen dilenciler de vardı: O sırada, doğuştan kötürüm olan bir adam, tapınağın Güzel Kapı diye adlandırılan kapısına getiriliyordu. Tapınağa girenlerden para dilenmesi için onu her gün getirip oraya bırakırlardı (a. 2). Büyük ihtimalle Tapınağın doğu girişinde bulunan Nicanor Kapısı’ndaydılar. İki kapısı olan bu giriş yaklaşık 23 metre yüksekliğindeydi ve Korint miğferlerinin yapıldığı Korint pirincinden yapılmıştı. Bu ayette önemli olan, buraya bırkılan adamın doğuştan kötürüm olmasıdır. Yuhanna 9’da da doğuştan kör olan bir adam vardı. Daha sonra, 4:22’de bu kötürüm adamın en az kırk yaşında olduğunu öğreniyoruz. Adamın hayatını gözünüzün önünde canlandırın. Aş evlerinin olmadığı bir toplumda, kalıcı sakatlığa sahip ve hiçbir güvencesi yok. Petrus’la Yuhanna’nın da sürekli ve düzenli bir şekilde tapınağa gittiklerini görüyoruz: Tapınağa girmek üzere olan Petrus’la Yuhanna’yı gören adam, kendilerinden sadaka istedi (a. 3). Petrus ve Yuhanna dikkatle adama baktıktan sonra, adama “Bize bak” (a. 4) diyorlar. Adam da herhalde ‘akşam yemeği için gereken parayı buldum’ diye düşünmüştür. Adam, onlardan bir şey alacağını umarak gözlerini onların üzerine dikti (a. 5), ama sonra Petrus: “Bende altın ve gümüş yok” (a. 6) deyince adam hayal kırıklığına uğramıştır. Ama Petrus’ta çok daha iyisi vardı: “ama bende olanı sana veriyorum. Nasıralı İsa Mesih’in adıyla, yürü!” Adam, biraz akşam yemeği yiyip kan şekerini yükseltmek isterken, kendisi ayaklarının üzerine yükseltiliyor: Sonra onu sağ elinden kavrayıp kaldırdı. Adamın ayakları ve bilekleri o anda sapasağlam oldu (a. 7). Burada şifa veren güç Mesih’in gücüydü ama eller Petrus’un elleriydi. Burada, İsa göğe alınarak yeryüzünden bedensel olarak ayrılmış olmasına rağmen, halâ yeryüzünde diriydi ve bugün de aynı şekilde diridir.

Ve bu mucizenin bu adamda ne yarattığına dikkat edin: Sıçrayıp ayağa kalktı, yürümeye başladı. Yürüyüp sıçrayarak, Tanrı’yı överek onlarla birlikte tapınağa girdi (a. 8). Bu mucizenin, dua etmek için toplanan kalabalıkta nasıl bir etki yarattığına da dikkat edin: Bütün halk, onun yürüyüp Tanrı’yı övdüğünü gördü. Onun, tapınağın Güzel Kapısı’nda oturup para dilenen kişi olduğunu anlayınca ondaki değişiklik karşısında büyük bir hayret ve şaşkınlığa düştüler (a. 9-10). Yürüyor, Sıçrıyor ve Tanrıyı övüyor! Bu mucize, peygamberlerin Mesih çağına dair beklentilerinin yerine getirilmesiydi. Örneğin, Yeşaya 35:1-10’da peygamber bir çölün bahçeye dönüşünü tasvir ediyor. Neyden bahsediyordu? Körlerin gördüğünden, sağırların işittiğinden, sakatların zıpladığından ve dilsizlerin şarkı söylediğinden bahsediyordu. Yeni yaratılış zamanını bekliyordu.

Mesaj (3:11-26)

Başında söylediğim gibi, elçilerin mucizelerinin amacı, elçilerin İsa Mesih hakkındaki mesajlarının duyurulması içindi. Mucizeden hemen sonra Petrus’la Yuhanna’nın hareketlerine dikkat ettiniz mi? Adam, Petrus’la Yuhanna’ya tutunuyordu. Bütün halk hayret içinde Süleyman’ın Eyvanı denilen yerde onlara doğru koşuştu. Bunu gören Petrus halka şöyle seslendi: “Ey İsrailliler, buna neden şaştınız? Neden gözlerinizi dikmiş bize bakıyorsunuz? Kendi gücümüz ya da dindarlığımızla bu adamın yürümesini sağlamışız gibi…! (a. 11-12). Sonra da mesajı anlatmaya başlıyor. Bu vaazın en dikkat çekici özelliği, Mesih merkezli olmasıdır. Mesih’le ilgili ne diyor? 3:13-16’ya bakın. Petrus’un Neden gözlerinizi dikmiş bize bakıyorsunuz? sorusuna cevap olarak İbrahim’in, İshak’ın ve Yakup’un Tanrısı, atalarımızın Tanrısı, Kulu İsa’yı yüceltti. Siz O’nu ele verdiniz. Pilatus O’nu serbest bırakmaya karar verdiği halde, siz O’nu Pilatus’un önünde reddettiniz (a. 13). Halk, Kutsal ve Adil Olan’ın yerine cinayet işlediği kanıtlanmış bir katilin salıverilmesini daha uygun görmüştü: Kutsal ve adil Olan’ı reddedip bir katilin salıverilmesini istediniz (a. 14). İnsanları yaşama götüren İsa Mesih’i öldürdüklerini söylüyor: Siz Yaşam Önderi’ni öldürdünüz, ama Tanrı O’nu ölümden diriltti. Biz bunun tanıklarıyız (a. 15). Kendi sormuş olduğu Buna neden şaştınız? sorusuna Petrus şöyle cevap veriyor: Gördüğünüz ve tanıdığınız bu adam, İsa’nın adı sayesinde, O’nun adına olan imanla sapasağlam oldu. Hepinizin gözü önünde onu tam sağlığa kavuşturan, İsa’nın aracılığıyla etkin olan imandır (a. 16).

Fakat Petrus’un mesajı İsa’nın yapmış olduklarını kurtuluş tarihi şeklinde anlatmaktan ibaret değildi. Bu mesajı işitenlerin İsa’ya bir karşılık vermesi gerekiyordu. İsa konusunda agnostik olamazsınız. Ya ondan yanasınızdır, ya da ona karşısınızdır. İşte bu yüzden Petrus onlara şu emri veriyor: “tövbe edin ve Tanrı’ya dönün” (a. 19). Bunlar Yeni Antlaşma’da tövbeyle ilgili iki temel fiildir. Tövbe (μετανοησατε –metanoisate) aklın değişimidir. Dön (επιστρεψατε – epistrepsate) ise bir yaşam değişimidir. Ve tövbe için üç bereket olduğuna dikkat edin.

Birincisi, günahların bağışlanması bereketi var: günahlarınızın silinmesi için (a. 19). “Silinme” ifadesi yıkanmaya ya da tamamen kaldırmaya işaret ediyor. Örnek vereyim. Eski zamanlarda kullanılan mürekkeplerde asit yoktu ve bu yüzden papirüslere yapışmıyordu. Bir şekilde, mürekkep sıvı haliyle yüzer durumda papirüsün üzerinde duruyordu, ve ıslak bir süngerle kolayca silinebilir bir durumdaydı. Vahiy kitabında göz yaşlarımızı silen Tanrı için (Vah. 7:17; 21:4) ve isimlerimizi Yaşam Kitabı’ndan silmeyecek olan İsa için kullanılıyor (Vah. 3:5).

İkincisi, yenilenme fırsatları (zamanları) bereketi. Rab bizlere yenilenme, tazelenme zamanlarıyla bereketliyor. Rab size yenilenme fırsatları versin (Rabbin huzurundan yenilenme -tazelenme- zamanları gelsin) (a. 20). “Tazelenme- yenilenme” istirahata, dinlenmeye, rahatlamaya, ve ferahlığa işaret ediyor. Kardeşler, bu terimler ruhsal bir uyanışı ifade eden kelimelerdir.

Üçüncüsü, her şeyin yeniden düzenleneceği bereketini görüyoruz: Öyle ki, Rab size yenilenme fırsatları versin ve sizin için önceden belirlenen Mesih’i, yani İsa’yı göndersin. Tanrı’nın eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, her şeyin yeniden düzenleneceği zamana dek İsa’nın gökte kalması gerekiyor (a. 20-21). İsa Mesih insanlık tarihinin nihai amacının ‘yenilenme’ olduğunu söylüyor: İsa onlara, “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “Her şey yenilendiğinde, İnsanoğlu görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımdan gelen sizler, on iki tahta oturup İsrail’in on iki oymağını yargılayacaksınız (Matta 19:28). Pavlus, Mesih’teki yaşamlarımızdan daha şimdiden yeni bir yaratılışmış gibi söz ediyor (2 Kor. 5:17). Başka bir deyişle, günahkarların yaşamlarında gerçekleşen yenilenme, gelecekte gerçekleşecek olanlarla ilgili bir fragman gibi.

Kırk yaşlarındaki bu adamın yürümesi, zıplaması, ve Tanrı’ya övgüler sunması büyük bir mucizedir! Bu adamın sakat bedeni daha büyük bir problemin ve ihtiyacın bir semptomundan ibaretti. Röntgen görünmeyeni nasıl görünür hale getiriyorsa, bu mucize de insanların ruhlarının kırılmış olduğunu gösteriyor. Doğuştan sakat olan kırk yaşındaki bir adamın, ilk kez ayağa kalkıp yürümesi ne kadar şaşırtıcı olursa olsun, ölü ruhların canlanması çok daha şaşırtıcıdır! Evet, bu adamın fiziksel olarak iyileşip şifa alması, sadece ve yalnızca İsa Mesih’in verebileceği yenilenmeye, tövbeye, iman etmeye ve günahın ruhsal gerçekliğine bir bakıştı.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

3 + 15 =