Sıradan Bir Doğum Gibi | Luka 2:1-7
Sıradan Bir Doğum Gibi
Neredeyse iki milyar kişi Noel’i kutluyor. Neyi kutluyoruz? Biz günahkarları kurtarmayı planlamış olan ebedi ÜçlüBirlik Tanrısı, bakire Meryem’in rahminde insan doğasına bürünüp insan olarak doğarak bizlerin kurtarıcısı olmuş ve amacını gerçekleştirmiştir. Luka İncili kurtuluş tarihindeki bu mucizevi doğumu sıradan bir olay gibi anlatıyor. Tanrı’nın Oğlu bir insan oğlu olmuştu. Işık karanlığa girmişti. Ölülere yaşam gelmişti, ama Luka bütün bu olanları sıradan bir olaymış gibi anlatıyor.
Anlatının Sadeliği
Burada anlatılan anlatının sadeliğini görüyoruz. Noel’de atılan havai fişeklerde ya da ışık gösterilerinde gördüğümüz ihtişamı görmüyoruz. O günlerde Sezar Avgustus bir buyruk çıkardı… İ.Ö. 30’lardan İ.S. 14’e kadar yaşamış olan birisi olan Sezar Avgustus’tan mı bahsediyoruz? O günlerde Sezar Avgustus bütün Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için buyruk çıkardı. Sezar Avgustus, Bütün Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için buyruk çıkardı (a. 1). Evet, ama Romalılar için bu kelimeyi (Roma dünyası – oikoumene) dünya olarak Roma İmparatorluğu’nun yerleşik dünyasını tanımlamak için kullanmaları yaygın bir anlayıştı. Nüfus sayımları bizim ülkemizde de yapılıyor. Son zamanlarda ülkemizde yapılan nüfus sayımlarını hatırlamıyorum, ama eskiden Pazar günleri sokağa çıkma yasağı uygulanırdı ve her ev tek tek sayılırdı. Roma İmparatorluğu’ndaki bu nüfus sayımı (a. 2) da bize hiç yabancı gelmiyor. Bu sayımlar sırasında sorulan isim, meslek, aile üyelerinin sayısı gibi sorular da bize tanıdık geliyor. Luka bu sayımın ilk sayım olduğunu anlamamızı istiyor, çünkü bu nüfus sayımı daha sonraları İ.S. 6’da yapılan vergi sayımındaki (bkz. Elç. İşl. 5:37) isyandan çok daha farklıydı. Luka bu ilk nüfus sayımıyla ilgili şöyle diyor: Bu ilk sayım, Kirinius’un Suriye valiliği zamanında yapıldı (a. 2). Bu nedenle, geleneklerine göre, Herkes yazılmak için kendi kentine gitti (a. 3). Bütün bunların sonucu olarak, böylece Yusuf da, Davut’un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile’nin Nasıra Kenti’nden Yahudiye bölgesine, Davut’un kenti Beytlehem’e gitti. Orada, hamile olan nişanlısı Meryem’le birlikte yazılacaktı (a. 4-5).
Hem bu kadar basit, hem de bu kadar heyecan verici bir hikaye! Ama Tanrı zaten hep böyle çalışmıyor mu? Bu durum sıradan olan bizleri teşvik ediyor. Tanrı sıradışı işleri için sıradan kişileri kullanıyor. Gördüğünüz gibi, yüzyıllar ve hatta binlerce yıldır Tanrı, ebedi Oğlu’nun insan bedeninde gelişini hazırlamak için insanlık tarihinin gidişatını başından beri düzenlemiştir. Ve daha önce de görmüş olduğumuz gibi, Tanrı’nın Eski Antalaşma’nın tamamlanışından beri konuşmayalı neredeyse dört yüz yıl geçmişti. İsrail yorgundu ve istirahat edebileceği, rahat edebileceği bir zamanı bekliyordu. İsa’dan hemen önce doğmuş olan Vaftizci Yuhanna’nın doğumunu görüyoruz. Pavlus’un da dediği gibi, “zaman dolunca” (Gal. 4:4), herşeyin yerine gelmeye başladığını görüyoruz. Sezar Avgustus Tanrı’nın Mika 5’te yazılmasını sağladığı peygamberliği yerine getirmiş oluyordu. Sezar tüm dünyada nüfus sayımı yaptırdığını düşünüyordu, ama bu nüfus sayımı dünyayı Kurtarıcı’ya hazırlıyordu. Sezar geçici bina projeleri için temel attığını zannederken Tanrı’nın krallığının bu dünyaya girmesi için gereken temelleri atmaktaydı!
Doğumdaki Yoksulluk
Buradaki anlatının sadeliği ve Mesih’in doğumuyla ilgili anlatıda gördüğümüz yoksulluk Luka’nın anlatımında hiçbir abartının kullanılmadığını gösteriyor. Onlar oradayken (Beytlehem), Meryem’in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu (a. 6-7). Çocuklar burada okuduğumuz yemlik nedir? Eğer özel olarak hazırlanmış bir bebek yatağına yatırılmadıysa nerede yatırıldı? Yemlik hayvanların ahırda yemek için kullandıkları yemek kaplarıydı. Yusuf ve Meryem’in nüfus sayımı için gittikleri yer bir hayvan ahırıydı ve İsa Mesih doğduğunda bir hayvan yemliğine yatırılmıştı. Ama bu ahır sahnesi bizim resimlerde gördüğümüz lüks ahır sahnelerini akıllarınıza getirmesin sakın! İ.Ö. 150lerde yazan Şehit Justin bu ahırın bir köydeki bir mağara olduğunu yazıyor. Yani, İsa Mesih ahıra çevrilmiş bir mağarada doğmuştu. Mağarada yapılmış bir ahır hayvanlar için yapılmış bir barınaktır. Sevgili kardeşler, o akşam Beytlehem’deki karanlığı düşünebiliyor musunuz? Dünyanın ışığı geldiği halde hiç kimse bunu anlayamamıştı!
Peki, İsa neden böyle bir yerde doğmuştu? Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu (a. 7). Yusuf ve Meryem Beytlehem’de kalacak bir yer bulamadıkları için bir ahırda kalmak zorunda kalmışlardı! İsa Mesih bir otelin kral dairesinde ya da donanımlı özel bir hastanenin en iyi odasında doğmamıştı! Onlar için handa yer yoktu! Bu kadar basit! Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih’in annesi Meryem ve Yusuf, Davut’un kenti olan Beytlehem’de heryere bakmalarına rağmen bir ahırdan başka bir yer bulamamışlardı! Hiç kimse kaldıkları hanlardaki sıcacık odalarını Tanrı’nın ebedi oğlu için boşaltmamıştı! Göğü ve yeri yaratan Tanrı beden alacağı zaman bile kendisine torpil yapmamıştı! Yeryüzündeki yaşamına evsiz barksız bir şekilde bir ahırda başlamıştı. Rabbimiz İsa Mesih kendisini toplumun küçümsenenleriyle, evsizleriyle, çöpçüleriyle, zayıflarla özdeşleştiriyor. İşte Kurtarıcınız Rab İsa Mesih böyle birisidir!!!
Bu Olayın İronisi
Luka İncil’i burada yaşanan olayları alçak gönüllülükle ve hiç abartmadan anlatıyor. Tanrı’nın Oğlu kraliyet giysileriyle ve meleklerle sarılmış bir şekilde bizleri kurtarmaya gelebilirdi. Gerekli tüm güce ve korumalara sahip bir şekilde yetkisini kullanıp rahat içerisinde yaşamaya devam edebilirdi. J.C. Ryle bir kitabında şöyle yazıyor: Ama insanlığın en fakiri kadar fakir olmak ve insanlığın en düşük olanı kadar düşük olmak – bu bilgiden geçen bir anlayıştır. Tarif edilemez ve anlaşılamaz. İsa’nın bu alçalma sayesinde bizim için bir zafer unvanı satın aldığını asla unutmayalım. Acı dolu yaşamı ve ölümü sayesinde, bizim için sonsuz kurtuluşu elde etti. O, doğduğu saatten ölüm saatine kadar hayatı boyunca bizim iyiliğimiz için fakir olmayı seçti.
Tüm dünyayı giydiren kişi bizler için sıradan bir beze sarılmıştı. Neden? Bizim en iyi giysilerle giyinebilmemizi istiyordu! Yüceliği tüm gökleri dolduran kişi bir ahırda doğmuştu! Neden? Göksel krallığın sevincini yaşayabilmemizi sağlayabilmek için.
Baba Tanrı’nın sağında oturan Oğul Tanrı için handa bir yer bulunamamıştı! Kendisi için bir yer ayıramamıştı! Neden? Babasının evinde bizler için bir yer hazırlayabilmek için!
Kardeşler, burada hiçbir abartı yok! 2 Korintliler 8:9’da söylenenleri düşünmenizi istiyorum: “Rabbimiz İsa Mesih’in lütfunu bilirsiniz. O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu.”
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla. Amin.