Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

Tam Bir Cesaretle | Elçilerin İşleri 28:11-31

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Tam Bir Cesaretle

Dirilmiş olan Rabbimizin de söz vermiş olduğu gibi, Pavlus’un Yeruşalim’den Roma’ya yolculuğu tamamlanıyor. Elçilerin İşleri kitabında Pavlus’un yolculuğu nasıl tamamlanıyorsa bizim de Elçilerin İşleri yolculuğumuz bugün bu vaazımızla tamamlanmış olacak. Bazıları kendilerine ‘Elçilerin İşleri 29’ adını verseler de Pavlus’un Roma’ya varışıyla bu kitap burada tamamlanmıştır. Hristiyanların küçük bir odada vaadedilen Kutsal Ruh’u beklerken başladığımız bu yolculuğu Pavlus’un dünyanın merkezi olan Roma’ya varışıyla tamamlıyoruz.

Benim sizler için duam şu: Bu çalışmalarımızın sonucunda İsa Mesih’in yaşadığını, tüm evrenin kralı olduğunu ve krallığını tüm dünyaya yayıyor olduğunu aynen Pavlus gibi görmeniz ve bu gerçeklerden cesaret almanız. Elçilerin İşleri kitabı sizlere cesaret vermek ve sizleri aynı kararlılıkla yürümeye teşvik etmek için yazıldı. Elçilerin İşleri’nde Pavlus’u yönlendiren, kilisesini kuran Rab, bugün aynı şekilde bizleri de yönlendiriyor.

Hikayemiz kışı adada geçirdikten üç ay sonra Malta’dan devam ediyor (a. 11). Pavlus oradan Sirakuza’ya (a. 12), Regium’a (a. 13) Puteoli’ye (a. 13) ve sonunda da Roma’ya (a. 14) varıyor: Roma’ya girdiğimizde Pavlus’un, bir asker gözetiminde yalnız başına kalmasına izin verildi (a. 16).

Daha sonra Pavlus’un başına gelenleri anlatmak için Roma’daki Yahudi cemaatinin yerel önderlerini bir araya topladığını görüyoruz: Üç gün sonra Pavlus, Yahudiler’in ileri gelenlerini bir araya çağırdı. Bunlar toplandıkları zaman Pavlus kendilerine şöyle dedi: “Kardeşler, halkımıza ya da atalarımızın törelerine karşı hiçbir şey yapmadığım halde, Yeruşalim’de tutuklanıp Romalılar’ın eline teslim edildim (a. 17). Daha önceki savunmalarını, duruşmalarını ve kararları anlatırken, Onlar beni sorguya çektikten sonra serbest bırakmak istediler. Çünkü ölüm cezasını gerektiren hiçbir suç işlememiştim (a. 18) diyor. Sonra şöyle devam ediyor: Ama Yahudiler buna karşı çıkınca, davamı Sezar’a iletmek zorunda kaldım. Bunu, kendi ulusumdan herhangi bir şikâyetim olduğu için yapmadım (a. 19). Pavlus, Yahudi halkıyla ilgili bir şikayetinin olmadığını Roma’daki Yahudilerin anlamasını istiyor. Sizce Pavlus neden zincire vurulmuştu? Pavlus şöyle diyor: Ben İsrail’in umudu uğruna bu zincire vurulmuş bulunuyorum (a. 20). Daha önce bu umudun Son Gün’de bedensel diriliş olduğunu görmüştük ve İsa Mesih de bedensel dirilişin ilk ürünüydü. Yahudi önderler Pavlus’a, “Yahudiye’den seninle ilgili mektup almadık, oradan gelen kardeşlerden hiçbiri de senin hakkında kötü bir haber getirmedi, kötü bir şey söylemedi” (a. 21) diye karşılık verdiler. Hatta Pavlus’un düşüncelerini kendisinden dinlemek istediklerini söylüyorlar: “Biz senin fikirlerini senden duymak isteriz. Çünkü her yerde bu mezhebe karşı çıkıldığını biliyoruz” (a. 22). Mezhep olarak adlandırdıkları inanç İsa’nın Mesih olduğuna inanan Yahudilerin inancı olan Mesih inancıdır. Roma’daki Yahudiler Mesih’e iman etmenin Yahudiliğin devamı olduğunu da ima etmiş oluyorlar.

Hikayemiz Pavlus’un tam iki yıl ev hapsinde kaldığı bilgisiyle bitiyor (a. 30). Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı’nın Krallığını tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu (a. 31). Neden bu kadar cesurdu? Aynı Rab’le ve aynı incil mesajıyla bugün de neden ve nasıl aynı cesarete sahip olabiliriz?

103

Çünkü Pavlus’un Umudu Kutsal Yazılara Dayanıyordu

Pavlus tam bir cesaretle müjdeyi duyuruyordu, çünkü umudu Kutsal Yazılara dayanıyordu. Yahudiler Pavlus’la buluşmak için bir gün kararlaştırıyorlar ve daha büyük bir kalabalıkla Pavlus’u dinlemeye geliyorlar. Bunun üzerine Pavlus bu zamanı çok güzel bir şekilde değerlendirip Mesih’in işlerini onlara anlatıyor: Pavlus sabahtan akşama dek onlara Tanrı’nın Krallığı’na ilişkin açıklamalarda bulundu ve bu konuda tanıklık etti. Gerek Musa’nın Yasası’na, gerek peygamberlerin yazılarına dayanarak onları İsa hakkında ikna etmeye çalıştı (a. 23). Pavlus’un yönettiği böyle bir incil çalışmasına katılmak ne güzel olurdu!

Pavlus’un umudu neydi? İsa Mesih şu anda bu krallığın kralıdır. Bunu çok iyi not edin. Matta, Markos, Luka, Yuhanna ve Elçilerin İşleri’nin de çok açık bir şekilde teyit etmiş olduğu gibi Tanrı’nın Krallığı’nın daha şimdiden başladığını görüyoruz. İsa Mesih tahtında oturan bir kral olduğunu söylemişti (Yuhanna 18:36). Elçilerin İşleri kitabının ana teması şudur: Dirilmiş ve yüceltilmiş olan Kral İsa Mesih elçiler aracılığıyla Kutsal Ruh’un gücüyle çalışmaya devam etmektedir. Kutsal Yazılar sadece bunu beyan etmekle kalmıyor, ama İsa Mesih ve Pavlus krallığın işaretlerini de gerçekleştiriyorlar. Bugün bizim için çok güzel bir teşvik! Eğer bizler Rabbimizin krallığı konusuna daha çok odaklanıp daha çok kendimizi bu krallığın işlerine verseydik çok daha az hayal kırıklığına uğrardık. Hepimizin bu gerçeği bilmesi gerekir.

Bu umut nerede bulunuyor? Eski Antlaşmada, Pavlus Musa’nın Yasası’ndaki ve Peygamberler’deki kategorileri açıklarken bu umuttan bahsediyor. Kutsal Yazılar’daki her ayrıntı Tanrı’nın Mesih’teki lütfunun büyük resmini ortaya koyar. Tanrı’nın vaatleri Mesih’te ‘evet’ ve ‘amin’ olur, yani bu vaatler Mesih’te tamamlanır.

Ve Pavlus ne yaptı? Tanrı Kutsal Yazılar’da konuşmuş olduğundan Pavlus kendisini zorlayıp onları ikna etmeye çalışıyor: Gerek Musa’nın Yasası’na, gerek peygamberlerin yazılarına dayanarak onları İsa hakkında ikna etmeye çalıştı (a. 23). Bunun sonucunda, Bazıları onun sözlerine inandı, bazıları ise inanmadı (a. 24). Bizim işimiz ekmek, sulamak ama ekip suladığımızı büyüten Tanrıdır. Bizler çalışıp çabalıyoruz ve sonra da Rabbin harekete geçmesini bekliyoruz. Bizler de İzmir’de Rabbimiz İsa Mesih’in tanıklarıyız ve her yerde, her şartta O’nun müjdesini anlatmaya devam ediyoruz.

Çünkü Pavlus’un Umudu Kutsal Ruh Tarafından Onaylanmıştı

Pavlus tam bir cesaretle müjdeyi duyuruyordu, çünkü Pavlus’un umudu Kutsal Ruh tarafından onaylanmıştı. Pavlus sabahtan akşama kadar konuşmasını sürdürünce Yahudiler birbirleriyle anlaşamıyorlar (a. 25). Sonra da Pavlus’un şu son sözünden sonra ayrıldılar (a. 25) diyor. Pavlus’un söylediği söze dikkat edin: Peygamber Yeşaya aracılığıyla atalarınıza seslenen Kutsal Ruh doğru söyledi (a. 25). Daha sonra da Rabbin Yeşaya’ya söylemiş olduğu şu sözleri söylüyor: ‘Bu halka gidip şunu söyle: Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız, Bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz. Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, Kulakları ağırlaştı. Gözlerini de kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, Kulakları duymasın, yürekleri anlamasın, Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.’ (a. 26-27)

104

Ne kadar açık ve dürüst bir şekilde vaaz veriyor, değil mi? İsrail ruhsal olarak kör edilmişti, ama buna rağmen Yeşaya Rabbin sözünü vaaz etmeye devam ediyor. Bugün bizler de bu vaazlarımızla tanınmalıyız. Bugünlerde günahı, Tanrı’dan ayrılmayı, ve tövbe etmenin zorunluluğunu vaaz eden kaç kilise tanıyorsunuz? Pavlus İncil’in müjdesinden utanmadan tanıklığını sürdürmüştü. Aynı tanıklığı bizler de sürdürmeliyiz.

Pavlus Yeşaya 6’dan alıntı yaparak Kutsal Ruh’un bu mesajı onayladığını söylüyor. Sevgili kardeşler, bizler çevremizdekilere, tanıdıklarımıza müjdeyi anlatırken, Mesih’e tanıklık ederken kendi yeteneklerimize ya da özel eğitimlerimize ya da mesajı etkin kılma kabiliyetimize güvenerek hareket etmiyoruz. Bizler Tanrı’nın kendi mesajını çok iyi bir şekilde yayacağını biliyoruz. Bizim güvenimiz Tanrı’yadır.

Bu gerçeği Tanrı bir halka bir kapıyı kapattığında ve başka bir kapı açtığında görüyoruz: “Şunu bilin ki, Tanrı’nın sağladığı bu kurtuluşun haberi öteki uluslara gönderilmiştir. Ve onlar buna kulak vereceklerdir.” (a. 28-29). Birçok kişi mesajımızı işitmek istemeyecek, ama Rab İsa Mesih’in Kelamı amacına ulaşacaktır, yapmak istediği herşeyi yapacaktır. Birçok insanın, halkın bugün kiliseye gelmediğini görmeniz cesaretinizi kırabilir. Ama Kutsal Ruh konuşmuştur, bu nedenle bizler de Pavlus gibi tam bir cesaretle konuşalım.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Dirilmiş olan Rabbimizin de söz vermiş olduğu gibi, Pavlus’un Yeruşalim’den Roma’ya yolculuğu tamamlanıyor. Elçilerin İşleri kitabında Pavlus’un yolculuğu nasıl tamamlanıyorsa bizim de Elçilerin İşleri yolculuğumuz bugün bu vaazımızla tamamlanmış olacak. Bazıları kendilerine ‘Elçilerin İşleri 29’ adını verseler de Pavlus’un Roma’ya varışıyla bu kitap burada tamamlanmıştır. Hristiyanların küçük bir odada vaadedilen Kutsal Ruh’u beklerken başladığımız bu yolculuğu Pavlus’un dünyanın merkezi olan Roma’ya varışıyla tamamlıyoruz.

Benim sizler için duam şu: Bu çalışmalarımızın sonucunda İsa Mesih’in yaşadığını, tüm evrenin kralı olduğunu ve krallığını tüm dünyaya yayıyor olduğunu aynen Pavlus gibi görmeniz ve bu gerçeklerden cesaret almanız. Elçilerin İşleri kitabı sizlere cesaret vermek ve sizleri aynı kararlılıkla yürümeye teşvik etmek için yazıldı. Elçilerin İşleri’nde Pavlus’u yönlendiren, kilisesini kuran Rab, bugün aynı şekilde bizleri de yönlendiriyor.

Hikayemiz kışı adada geçirdikten üç ay sonra Malta’dan devam ediyor (a. 11). Pavlus oradan Sirakuza’ya (a. 12), Regium’a (a. 13) Puteoli’ye (a. 13) ve sonunda da Roma’ya (a. 14) varıyor: Roma’ya girdiğimizde Pavlus’un, bir asker gözetiminde yalnız başına kalmasına izin verildi (a. 16).

Daha sonra Pavlus’un başına gelenleri anlatmak için Roma’daki Yahudi cemaatinin yerel önderlerini bir araya topladığını görüyoruz: Üç gün sonra Pavlus, Yahudiler’in ileri gelenlerini bir araya çağırdı. Bunlar toplandıkları zaman Pavlus kendilerine şöyle dedi: “Kardeşler, halkımıza ya da atalarımızın törelerine karşı hiçbir şey yapmadığım halde, Yeruşalim’de tutuklanıp Romalılar’ın eline teslim edildim (a. 17). Daha önceki savunmalarını, duruşmalarını ve kararları anlatırken, Onlar beni sorguya çektikten sonra serbest bırakmak istediler. Çünkü ölüm cezasını gerektiren hiçbir suç işlememiştim (a. 18) diyor. Sonra şöyle devam ediyor: Ama Yahudiler buna karşı çıkınca, davamı Sezar’a iletmek zorunda kaldım. Bunu, kendi ulusumdan herhangi bir şikâyetim olduğu için yapmadım (a. 19). Pavlus, Yahudi halkıyla ilgili bir şikayetinin olmadığını Roma’daki Yahudilerin anlamasını istiyor. Sizce Pavlus neden zincire vurulmuştu? Pavlus şöyle diyor: Ben İsrail’in umudu uğruna bu zincire vurulmuş bulunuyorum (a. 20). Daha önce bu umudun Son Gün’de bedensel diriliş olduğunu görmüştük ve İsa Mesih de bedensel dirilişin ilk ürünüydü. Yahudi önderler Pavlus’a, “Yahudiye’den seninle ilgili mektup almadık, oradan gelen kardeşlerden hiçbiri de senin hakkında kötü bir haber getirmedi, kötü bir şey söylemedi” (a. 21) diye karşılık verdiler. Hatta Pavlus’un düşüncelerini kendisinden dinlemek istediklerini söylüyorlar: “Biz senin fikirlerini senden duymak isteriz. Çünkü her yerde bu mezhebe karşı çıkıldığını biliyoruz” (a. 22). Mezhep olarak adlandırdıkları inanç İsa’nın Mesih olduğuna inanan Yahudilerin inancı olan Mesih inancıdır. Roma’daki Yahudiler Mesih’e iman etmenin Yahudiliğin devamı olduğunu da ima etmiş oluyorlar.

Hikayemiz Pavlus’un tam iki yıl ev hapsinde kaldığı bilgisiyle bitiyor (a. 30). Hiçbir engelle karşılaşmadan Tanrı’nın Krallığını tam bir cesaretle duyuruyor, Rab İsa Mesih’le ilgili gerçekleri öğretiyordu (a. 31). Neden bu kadar cesurdu? Aynı Rab’le ve aynı incil mesajıyla bugün de neden ve nasıl aynı cesarete sahip olabiliriz?

103

Çünkü Pavlus’un Umudu Kutsal Yazılara Dayanıyordu

Pavlus tam bir cesaretle müjdeyi duyuruyordu, çünkü umudu Kutsal Yazılara dayanıyordu. Yahudiler Pavlus’la buluşmak için bir gün kararlaştırıyorlar ve daha büyük bir kalabalıkla Pavlus’u dinlemeye geliyorlar. Bunun üzerine Pavlus bu zamanı çok güzel bir şekilde değerlendirip Mesih’in işlerini onlara anlatıyor: Pavlus sabahtan akşama dek onlara Tanrı’nın Krallığı’na ilişkin açıklamalarda bulundu ve bu konuda tanıklık etti. Gerek Musa’nın Yasası’na, gerek peygamberlerin yazılarına dayanarak onları İsa hakkında ikna etmeye çalıştı (a. 23). Pavlus’un yönettiği böyle bir incil çalışmasına katılmak ne güzel olurdu!

Pavlus’un umudu neydi? İsa Mesih şu anda bu krallığın kralıdır. Bunu çok iyi not edin. Matta, Markos, Luka, Yuhanna ve Elçilerin İşleri’nin de çok açık bir şekilde teyit etmiş olduğu gibi Tanrı’nın Krallığı’nın daha şimdiden başladığını görüyoruz. İsa Mesih tahtında oturan bir kral olduğunu söylemişti (Yuhanna 18:36). Elçilerin İşleri kitabının ana teması şudur: Dirilmiş ve yüceltilmiş olan Kral İsa Mesih elçiler aracılığıyla Kutsal Ruh’un gücüyle çalışmaya devam etmektedir. Kutsal Yazılar sadece bunu beyan etmekle kalmıyor, ama İsa Mesih ve Pavlus krallığın işaretlerini de gerçekleştiriyorlar. Bugün bizim için çok güzel bir teşvik! Eğer bizler Rabbimizin krallığı konusuna daha çok odaklanıp daha çok kendimizi bu krallığın işlerine verseydik çok daha az hayal kırıklığına uğrardık. Hepimizin bu gerçeği bilmesi gerekir.

Bu umut nerede bulunuyor? Eski Antlaşmada, Pavlus Musa’nın Yasası’ndaki ve Peygamberler’deki kategorileri açıklarken bu umuttan bahsediyor. Kutsal Yazılar’daki her ayrıntı Tanrı’nın Mesih’teki lütfunun büyük resmini ortaya koyar. Tanrı’nın vaatleri Mesih’te ‘evet’ ve ‘amin’ olur, yani bu vaatler Mesih’te tamamlanır.

Ve Pavlus ne yaptı? Tanrı Kutsal Yazılar’da konuşmuş olduğundan Pavlus kendisini zorlayıp onları ikna etmeye çalışıyor: Gerek Musa’nın Yasası’na, gerek peygamberlerin yazılarına dayanarak onları İsa hakkında ikna etmeye çalıştı (a. 23). Bunun sonucunda, Bazıları onun sözlerine inandı, bazıları ise inanmadı (a. 24). Bizim işimiz ekmek, sulamak ama ekip suladığımızı büyüten Tanrıdır. Bizler çalışıp çabalıyoruz ve sonra da Rabbin harekete geçmesini bekliyoruz. Bizler de İzmir’de Rabbimiz İsa Mesih’in tanıklarıyız ve her yerde, her şartta O’nun müjdesini anlatmaya devam ediyoruz.

Çünkü Pavlus’un Umudu Kutsal Ruh Tarafından Onaylanmıştı

Pavlus tam bir cesaretle müjdeyi duyuruyordu, çünkü Pavlus’un umudu Kutsal Ruh tarafından onaylanmıştı. Pavlus sabahtan akşama kadar konuşmasını sürdürünce Yahudiler birbirleriyle anlaşamıyorlar (a. 25). Sonra da Pavlus’un şu son sözünden sonra ayrıldılar (a. 25) diyor. Pavlus’un söylediği söze dikkat edin: Peygamber Yeşaya aracılığıyla atalarınıza seslenen Kutsal Ruh doğru söyledi (a. 25). Daha sonra da Rabbin Yeşaya’ya söylemiş olduğu şu sözleri söylüyor: ‘Bu halka gidip şunu söyle: Duyacak duyacak, ama hiç anlamayacaksınız, Bakacak bakacak, ama hiç görmeyeceksiniz. Çünkü bu halkın yüreği duygusuzlaştı, Kulakları ağırlaştı. Gözlerini de kapadılar. Öyle ki, gözleri görmesin, Kulakları duymasın, yürekleri anlamasın, Ve bana dönmesinler. Dönselerdi, onları iyileştirirdim.’ (a. 26-27)

104

Ne kadar açık ve dürüst bir şekilde vaaz veriyor, değil mi? İsrail ruhsal olarak kör edilmişti, ama buna rağmen Yeşaya Rabbin sözünü vaaz etmeye devam ediyor. Bugün bizler de bu vaazlarımızla tanınmalıyız. Bugünlerde günahı, Tanrı’dan ayrılmayı, ve tövbe etmenin zorunluluğunu vaaz eden kaç kilise tanıyorsunuz? Pavlus İncil’in müjdesinden utanmadan tanıklığını sürdürmüştü. Aynı tanıklığı bizler de sürdürmeliyiz.

Pavlus Yeşaya 6’dan alıntı yaparak Kutsal Ruh’un bu mesajı onayladığını söylüyor. Sevgili kardeşler, bizler çevremizdekilere, tanıdıklarımıza müjdeyi anlatırken, Mesih’e tanıklık ederken kendi yeteneklerimize ya da özel eğitimlerimize ya da mesajı etkin kılma kabiliyetimize güvenerek hareket etmiyoruz. Bizler Tanrı’nın kendi mesajını çok iyi bir şekilde yayacağını biliyoruz. Bizim güvenimiz Tanrı’yadır.

Bu gerçeği Tanrı bir halka bir kapıyı kapattığında ve başka bir kapı açtığında görüyoruz: “Şunu bilin ki, Tanrı’nın sağladığı bu kurtuluşun haberi öteki uluslara gönderilmiştir. Ve onlar buna kulak vereceklerdir.” (a. 28-29). Birçok kişi mesajımızı işitmek istemeyecek, ama Rab İsa Mesih’in Kelamı amacına ulaşacaktır, yapmak istediği herşeyi yapacaktır. Birçok insanın, halkın bugün kiliseye gelmediğini görmeniz cesaretinizi kırabilir. Ama Kutsal Ruh konuşmuştur, bu nedenle bizler de Pavlus gibi tam bir cesaretle konuşalım.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

1 + 3 =