Tanrı’nın Lütfunun Görünmesi
Tüketici bir toplumda yaşıyoruz. Bugünlerde ‘Muhteşem Cuma’, ‘Şahane Cuma’, ‘Kara Cuma’ indirimleri toplumu tüketime özendirmeye yönelik. Hatta Aralık ayına girmeden Noel müziklerini de AVMlerde duymaya başladık bile. İndirim emaillerinden birisinde ‘Siber-Pazartesi’ ifadesi beni çok güldürdü. Cuma indiriminden sonra Pazartesi indirimleri bizi Noel’e kadar götüreceğe benziyor. Ocak ayının başına kadar da Noel alışverişine devam etmemiz isteniyor!
Bizler böyle bir tüketim kültüründe yaşıyoruz ve bu kültürün içerisinde yapmamız gerekeni yaparak tüketime katılıyoruz! “Bu çağın ruhu” içinizdeki Tanrı’nın Ruhu’nun yerine geçmek istiyor! Bu çağın ruhundan kaçıp başka bir yere sığınmamız lazım. Bu çağın ruhundan kaçıp Tanrı’nın Ruhu’nda güç bulabilmek için kilise takviminde Advent sezonunu kullanıyoruz. Advent Noel gününe kadar olan dört pazardır, dört Rabbin Günüdür. Aklımız bu dönemde önümüze koyulan indirimlerde değil, Rabbimiz İsa Mesih’in kurtuluş müjdesinde olsun. Önümüzdeki dört Pazar boyunca Noel’in gerçek amacına odaklanıyor olacağız. Bu dört Pazar diğer Pazarlardan daha kutsal değil, ama bu çağın tüketiciliğine kapılıp ruhsal olarak kaybolma tehlikesinde olduğumuz için, advent pazarları, bir durup Tanrı’nın en büyük armağanını düşünmemize ve ‘Elimizdeki vakti en yararlı biçimde değerlendirmemize’ (Efes. 5:16) yardımcı oluyor. Tanrı’nın ebedi Oğlu İsa Mesih kendisini alçaltarak insan bedeninde yeryüzüne gelmiştir ve “bildiğimiz dünyanın sonunda” tüm yüceliğiyle tüketici kültürümüzü yargılamaya gelecek. Bunu duymaya ihtiyacımız var! Noel’in gerçek sebebinin Mesih olduğunu duymaya değil, ilahilerimizle ona tapınabilelim diye, Tanrı’nın kendisini bu günahlı dünyada alçaltarak insan olup aramızda yaşamış olduğunu duymaya ihtiyacımız var. Tanrı’nın tekrar yeryüzüne geleceğini ve putperestlik seviyesine gelmiş olan tüketiciliğimizi yargılayacağını ve yaşamlarımızı tekrar onun verdiği ebedi yaşama göre düzenlememiz gerektiğini işitmemiz gerekiyor.
O halde, 2019 Adventi için yüreklerimizle ve zihinlerimizle “Tanrı’nın gelişiyle” ilgili bazı anahtar ayetlere odaklanacağız. İlk olarak Titus 2’ye ve Tanrı’nın Lütfunun Görünmesine bakacağız.
Pavlus ilk adventin (Mesih’in gelişi) lütfunu açıklıyor. Pavlus, Titus’a yazmış olduğu mektupta erkeklerin, kadınların, gençlerin, ve hizmetkarların görevlerini anlattıktan sonra bütün bunların doktrinsel sebebini açıklamaya başlıyor. Kökenleri ne olursa olsun her Hristiyanın belirli bir sebep ya da amaç için itaatkâr bir yaşam sürmesi gerekiyor. Advent, alışmış olduğumuz kültürel Noel sezonuyla karıştırılmamalı. Mesih’in ilk gelişinde Tanrı’nın bizler için yapmış olduklarından dolayı başkalarına hizmet etmeliyiz; ama tüketici kültürü kendinize hizmet etmenizi ya da hediyeler vererek birbirinizi etkilemenizi ve karşılık olarak hediye almanızı söylüyor.
Burada bizi şaşırtan Pavlus’un verdiği sebep: Çünkü Tanrı’nın bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütfu ortaya çıkmıştır (5:11). 5:13’te ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in yücelik içinde gelmesini bekliyoruz derken, 5:11’de ise lütuf ortaya çıkmıştır diyor. Burada İsa Mesih’in kendisinden bahsediyor, ama İsa’ya lütuf diyor. Müthiş, değil mi? Lütuf bir prensip değil, lütuf bir kişidir!
Ama bu gerçek bize ilginç bir sorunun sorulmasına neden oluyor. Tanrı’nın lütfu ortaya çıkmıştır derken, Eski Antlaşma’daki atalarımız birinci Adventi (Mesih’in gelişi) beklerlerken lütuf yok muydu? Kutsal Yazılar’daki anlatıdan, Tanrı’nın ilk anne babamız olan Adem ve Havva’nın günaha düşmelerinden sonra onlara lütufla göründüğünü biliyoruz. Nuh’a ve ailesine lütufla göründüğünü biliyoruz. Avram’a, Yusuf’a, Musa’ya, İsrail’e, hakimlere, krallara lütufla göründüğünü biliyoruz. Bu liste uzadıkça uzuyor. Peki Pavlus neden bu şekilde konuşuyor? Birinci adventteki (Mesih’in birinci gelişi) lütuf, lütfun doruk yaptığı en can alıcı lütuftur. Lütfun kendisini bu şekilde göstermiş olması emsalsizdir ve daha önce de kendisini bu şekilde göstermemiştir. Burada ortaya çıkmak olarak çevrilmiş olan kelime eski eserlerde latincede kullanılan “epiphania” kelimesiyle açıklanıyor. Eski yazıtlarda epiphania kelimesi güneş için kullanılırdı. Önce parıltısını görürsünüz. Sonra da ışınını görürsünüz. Son olarak da tüm yüceliğiyle kendisini görürsünüz. Hayvan derilerinde Adem ve Havva’ya parıltı ve ışıltı olarak görünen Tanrı’nın lütfu Nuh’a ve ailesine de kendisini bir gemi olarak gösterdi, Avram’ı putperest bir aileden çağırarak, Yusuf’u Firavun’un gazabından kurtararak, Fısıh kuzusu aracılığıyla İsrail’in ilk doğanlarını kurtararak, Kızıl Deniz’i (Yam Suf – Sazlık Denizi) geçerken, ve şimdi de beden alıp aramızda yaşayarak kendisini göstermiştir! Lütuf kendisini bir kişi olarak ebedi Oğul’un şahsında göstermiştir. Dikkatinizi 2 Timoteos 1’e çekmek istiyorum. Burada Tanrı’dan bahsederken şöyle devam ediyor: “Tanrı bizi yaptıklarımıza göre değil, kendi amacına ve lütfuna göre kurtarıp kutsal bir yaşama çağırdı. Bu lütuf bize zamanın başlangıcından önce Mesih İsa’da bağışlanmış, şimdi de O’nun gelişiyle açığa çıkarılmıştır (Epiphania). Kurtarıcımız Mesih İsa ölümü etkisiz kılmış, yaşamı ve ölümsüzlüğü Müjde aracılığıyla ışığa çıkarmıştır.” (2 Tim. 9-10).
Birinci adeventteki lütuf aynı zamanda evrensel bir lütuftur. Kendisini insan bedeni alıp Tanrı’nın Oğlu’nun şahsında gösteren Tanrı’nın lütfu bütün insanlara kurtuluş sağlayan lütuf olarak ortaya çıkmıştır (2:11).
Erkeklere, kadınlara, gençlere ve hizmetkarlara seslenirken her çeşit ve her sınıftan insana konuşmuş oluyor. Özgür ve köle, erkek ve kadın, Yahudi ve öteki uluslar. Kendisini görünür kılan doğruluk güneşinin ışınlarının erişemeyeceği hiçbir insan yoktur (Yeş. 60).
Pavlus herkesten bahsederken bizden de özel olarak bahsediyor: Mesih bizi her suçtan kurtarmak, arıtıp kendisine ait, iyilik etmekte gayretli bir halk yapmak üzere kendini bizim için feda etti (2:14). Tanrı’nın İsa Mesih’te açığa çıkarmış olduğu bu yüce lütfu aynı zamanda kutsayan bir lütuftur. Pavlus bu lütfun nasıl bir kişi olduğunu ve nasıl şahsiyet kazandığını açıklıyor: Bu lütuf, tanrısızlığı ve dünyasal arzuları reddedip şimdiki çağda sağduyulu, doğru, Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemiz için bizi eğitiyor (2:12). Bizi eğitiyor, çünkü bizi her suçtan kurtaran, arıtıp kendisine ait, iyilik etmekte gayretli bir halk yapmak üzere kendini bizim için feda eden Rabbimiz İsa Mesih’in kendisidir. Tanrı’nın Mesih’teki lütfunun gelişi lütuf için minnettar olmamızı sağlıyor, ama bunun da ötesinde, minnettarlığımızın dışa vurumu olarak iyilik etmekte gayretli bireyler haline getiriyor.
Aynı zamanda Pavlus burada ikinci gelişin yüceliğini de beyan ediyor. Birincisinde lütufla gelen Rabbimiz yücelikle tekrar gelecek: Bu arada, mübarek umudumuzun gerçekleşmesini, ulu Tanrı ve Kurtarıcımız İsa Mesih’in yücelik içinde gelmesini bekliyoruz (2:13). Çocuklar, havaalanına gittiğinizde kocaman Giden-Gelen levhalarını görüyorsunuz. Uçakla seyahat ettiğinizde hep uçak havalanırken kalktığınız yere bir bakarsınız ve varacağınız yere gelince de vardığınız yere bir bakarsınız. Bizler bu dünyada İsa Mesih’in iki gelişi, İsa Mesih’in iki adventi arasında yaşıyoruz. Lütufla gelmiş olduğu zamana geri dönüp bakıyoruz ama aynı zamanda gelecekte bir gün tüm yüceliğiyle geleceği ikinci gelişine de bakıyoruz.
Bu durum birbirlerine çok tezat bir durum, öyle değil mi? Lütuf ve yücelikten bahsediyorum. İsa Mesih bizim günahlarımız için yargılanmaya geldi ama tekrar geldiğinde günahkarları yargılamak için gelecek. O zamanlar bir kuzu olarak gelmişti ama gelecekte bir aslan olarak gelecek. İlk geldiğinde kendisini alçaltarak gelmişti ama ikinci gelişinde tüm onuruyla gelecek. Birinci gelişinde gözlerden uzak bayağı bir ahırda bulunan küçük bir yemlikte doğmuştu, ama ikinci gelişinde her göz görsün diye Tanrı’nın tüm görkemini yansıtmak için bulutlarla gelecek!
Ve işte bizler de Mesih’in iki adventi arasında, Mesih’in iki gelişi arasında bu görkemin gelişini beklemek üzere çağrıldık. Şuna dikkat edin: Birinci gelişe baktığımızda tanrısızlığı ve dünyasal arzuları reddedip şimdiki çağda sağduyulu, doğru, Tanrı yoluna yaraşır bir yaşam sürebilmemiz gerekiyor (a. 12), ve iyilik etmekte gayretli olamamız gerekiyor (a. 14). Bu harekete geçmektir!
Ama onun tekrar gelişini bekleyip arzulamamız ise beklemektir. Bir araya geliyor olmamız ilginç linguistik ya da teolojik sohbetlerimizden de öte bir durum. Size sormak istiyorum? Bekliyor musunuz? Yaşamlarınızın ne kadar meşgul olduğunun farkındayım. Bekliyor musunuz? Aslında beklemek harekete geçmektir, öyle değil mi? Yüreğiniz reklamlarla tüketime, satın almaya çekildiğinde bilinçli bir şekilde yüreğinizi İsa’yı beklemeye yönlendirmelisiniz… yüreğinizi Mesih’e odaklandırmalısınız.
Kardeşler, bu çağın sizi yuttuğunu hissediyorsanız, İsa Mesih’in birinci gelişinde sizin için yapmış olduklarını düşünerek imanla dolu olun. Mesihimizin ikinci gelişini dört gözle beklerken, sizi ve kendisine ait olan herkesi krallığının ebedi sevincine alışını düşünerek umutla dolu olun.
Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla. Amin.