Antlaşma teolojisine bakış

Tanrı’yla İlişkimiz

Antlaşma Teolojisine Bakış #2

Geçen Pazar evliliğimizin 23 yılını tamamladık. Eşimle bir ilişkim var. Çocuklarımla bir ilişkim var. Sizinle, İzmir Protestan Kilisesi cemaatiyle bir ilişkim var. Eşimle, çocuklarımla, kilisemle bir ilişkim var. Çoğunlukla Tanrı’yla bir ‘ilişkimiz’ olduğunu söylediğimizde bu ilişkiyi diğer ilişkilerle aynıymış gibi anlatıyoruz. Ama aralarındaki farkı, ayrımı iyi anlamamız lazım. Biraz önce bahsettiğim üç ilişkimin farkı nedir? Bu ilişkilerin türü. Eşimle benim aramdaki ilişki benimle çocuklarım arasındaki ilişkiden farklıdır ve çocuklarımla olan ilişkim ise sizinle olan ilişkimden ayrı ve farklıdır.  Tanrı’yla olan ilişkimizi anlamamız ve bu konuda açıkça konuşmamız çok önemlidir. Bu ilişki tamamen farklı bir ilişki türüdür ve diğer ilişki türlerinden çok daha farklı bir niteliğe sahiptir.

Antlaşma kavramı sonsuz Tanrı’nın sonlu yaratılan biz insanlarla bağ kurmasının yolu olarak karşımıza çıkıyor. Tanrı’yla ilişkimiz antlaşmaya dayalı bir ilişkidir. Bu nedenle Tanrı’yla antlaşma ilişkisindeyiz diyoruz. Westminster İnanç Açıklamamızın şu sözlerini hatırlatmak istiyorum: Tanrı ve insan arasındaki ayrım o denli büyüktür ki, O’na itaat etme zorunluluğuna sahip olan düşünebilen insanlar, eğer Tanrı onlara yaklaşmazsa O’ndan hiçbir şekilde bereket ya da ödül alamazlar. Tanrı ise bunu onlarla antlaşma yapma yoluyla gerçekleştirmekten hoşnut olmuştur (7.1). Tanrı Tanrı ve biz de onun yarattıkları olduğumuz için yaşamlarımızı ona hizmet etmeye ve ibadet etmeye adamalıyız. Ondan bereket alabilmemizin tek yolu onunla bir antlaşma ilişkisine girmekten geçer.

Antlaşma nedir? Tanrı’nın bizimle ilişkiye başlamasının tek resmi yoludur. Bu ilişkinin doğası Mezmur 25:14’te şöyle açıklanıyor: “RAB kendisinden korkanlarla paylaşır sırrını, Onlara açıklar antlaşmasını. ” Benim çevirim: “YAHVE’nin dostluğu (sod yhvh) kendisinden korkanlar içindir ve antlaşmasını onlara bildirir.” Bu ‘dostluk’ samimi ve yakın bir dostluktur. Antlaşma teolojisinin konusu sonsuz Tanrı’yla ilişkidir. Bu ilişki karşılıklı bir ilişkidir. Tanrı kendisini ifade eder ve armağanlarını bize verir ve biz de ona sevgiyle karşılık veririz. Bu Tanrı’yı tanımak ve Tanrı tarafından tanınmaktır. Bunu İsa’nın kendi sözlerinde görüyoruz: Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanırTanımak ve tanınmak Baba, Oğul ve Kutsal Ruh ile paydaşlığı anlatmanın bir yoludur. Kutsal Yazılar’daki çeşitli antlaşmalara bakmadan önce, bugün Tanrı’nın anlaşmasının özündeki ilişkiye odaklanmak istiyorum.

Baba ve Oğul Arasındaki Prototip-Örnek İlişki

İlk olarak, Baba ve Oğul arasındaki prototip-örnek ilişkiyi görmenizi istiyorum. Bir ev yapılmadan önce bir mimar evle ilgili ayrıntılı bir ‘taslak’ çizer. Bu taslak mimarın aklındaki ev fikrinin kâğıda dökülmesidir. İşte buna prototip (örnek) diyoruz. Sizin ve benim Tanrı’yla bir ilişkimizden önce başka bir ilişkinin daha olduğunun farkında olmamız gerekiyor. Bu ilişki Baba ve Oğul arasında var olan daha üstün bir ilişkidir. Baba ve Oğul arasındaki ilişki, bizimle Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasında olması gereken ilişkimizin örneğidir, prototipidir. İsa şöyle diyor: Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Baba Oğul’u tanır, veya Oğul ile paydaşlık içerisindedir, Oğul Baba’yı tanır veya Baba ile paydaşlık içerisindedir. İlk Hristiyan ilahiyatçıları bu kavramı açıklayabilmek için περιχώρησις  perihoresis kelimesini kullanmışlardı. Perihoresis Kutsal Üçlük’teki Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un samimi bir şekilde üçlüğü bozmadan, karıştırmadan birlik ve ilişki içerisinde olmasıdır. Hem sürekli olan ilişkilerinde hem de üçte birdirler.

Baba fikri aklımızda sevgiyi çağrıştırmalı. Peki baba sevgisi nasıl bir sevgidir? Ebedi bir sevgidir. Baba Oğlunu seviyor. Oğlunu her zaman sevdi. Oğlunu her zaman sevecek. Bu sevgi mükemmel sevginin tanımıdır. Baba Oğlunu asla lekelenmemiş mükemmel bir sevgiyle sevmektedir. Bu sevgi o kadar kutsal bir sevgi ki biz bu gerçeği hayal bile edemiyoruz, çünkü bizim kendi babamızla olan ilişkimiz bu kadar iyi değildi, ya da hala babamızla aramız iyi değil ya da babasıyla çok kötü bir ilişkisi olan birisini tanıyor olabiliriz ya da biz babalar doğru dürüst babalar olamadık. Ama yine de bu sevgiye çok güzel bir örnek, prototip var. Bu da sadece Tanrı’da var.

Tanrı’yla Bizim Aramızdaki Benzer İlişki

İkinci olarak, hayal bile edemediğimiz bu örnek-prototip ilişki bizim için özel bir anlam ifade etmektedir. Burada Tanrı’yla olan benzer ilişkimize dikkat edin: Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Anya’yı, Ela’yı, Selen’i ve Han’ı sevebileceğimi ve onların da beni sevebileceğini biliyorum ama Göksel Babam gibi beni sevemezler. Ben de onları Göksel Baba’nın onları sevdiği kadar sevemem.

On yedinci yüzyıl pastörlerinden Thomas Manton bu benzer ilişkiyle ilgili şöyle diyor: “Mesih nasıl Tanrı’nın yüreğindeyse, İnanlılar da Mesih’in yüreğindedir.” Tanrı’nın biricik ebedi Oğlu için olan sevgisi çok daha kaliteli ve büyüktür. Yani bu sevgi, benim bir yaratık olarak hayal bile edemeyeceim ama Üçlü Birlik örneğine bakıp tecrübe edebileceğim bir niteliğe ve niceliğe sahiptir. Başka bir deyişle, benim sonsuz Yaratıcım ve ebedi Baba, fanî bir yaratık olan beni sevebildiği sürece, ben de o şekilde seviliyorum.

Bu sevginin Yuhanna 17’de farklı şekillerde ifade edildiğini görüyoruz. Burada İsa Mesih Baba’nın kendisine vermiş olduklarına sonsuz yaşam vermiş olduğunu söylüyor. “Çünkü sen O’na bütün insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle ki, O’na verdiklerinin hepsine sonsuz yaşam versin. Sonsuz yaşam, tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i tanımalarıdır.” (17:2-3). Sonra da elçileri ve hizmeti sırasında yaşamakta olanlar için dua ediyor, ama yirminci ayette şöyle dua ediyor:  “…onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum” Duası neydi? “Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende olduğun ve benim sende olduğum gibi (perihoresis fikri), onlar da bizde olsunlar. Dünya da beni senin gönderdiğine iman etsin.” (17:20-21). Bu antlaşmaya dayalı paydaşlık ve ilişkidir! Bu ilişkiyi “yücelik” olarak tanımlıyor: “Bana verdiğin yüceliği onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar. Ben onlarda, sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni senin gönderdiğini, beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini anlasın.” (17: 22–23).

Sonra son bir ayete daha dikkatinizi çekmek istiyorum: “Bana beslediğin sevgi onlarda olsun, ben de onlarda olayım diye senin adını onlara bildirdim ve bildirmeye devam edeceğim.” (17:26). Benim birçok ilişkim var. Eşimle, çocuklarımla, sizinle, vergi dairesiyle, okulla, devletle,…vs vs. Sizin de birçok ilişkinizin olduğundan eminim. Ama Tanrı’yla bizim aramızdaki ilişki gibi bir ilişki var mı? Baba ve Oğul arasında var olan ilişkinin benzeri bir ilişki olabilir mi? Birlikte antlaşma teolojisini çalışırken, Antlaşma Teolojisi’nin Tanrı’yla ilişki olduğunu asla aklımızdan çıkarmayalım.Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla.  Amin.

 

 

 

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

5 + 10 =