Bizler Neden Protestanız?

Temelimiz Kutsal Yazılardır

Küçük çocukları yetiştirirken aileler olarak olumsuzluk ekini çok kullanıyoruz: “Yapma, öyle yapma, ona dokunma, koşma, bağırma…” Ama sonra belli bir yaşa geldiklerinde onları yaşama daha olumlu bir şekilde hazırlamaya başlıyoruz: “Çimleri şöyle biçmelisin, şöyle affetmelisin, Tanrı bizi sevdiği için biz de tüm komşularımızı kendimiz gibi sevmeliyiz,  nasıl konuşman gerektiğini göstereyim…” Reformasyonun 501. yıl dönümüne yaklaşırken Neden Protestanız sorusuna daha olumlu bir cevap vererek yaklaşmak istiyorum.

Geçen Rabbin Gününde Reformasyonun bir restorasyon olmadığını, fakat bozulmuş bir kilisenin arındırılması olduğunu söylemiştim. Bizler Protestanlar olarak Reform Katolikleriz.

Şimdi ikinci bir konuda konuşmak istiyorum: Kilisenin temeli nedir? Çocuklar, siz hiç deprem hissettiniz mi? Burada,  yani İzmir’de sürekli bir deprem tehlikesiyle yüzyüzeyiz. Bazı yerlerde hiç deprem yok ama oralarda da seller oluyor. Bazı yerlerde de kasırgalar olduğunu görüyoruz. Her evin sağlam bir temele ihtiyacı vardır. Bazen inşaatlar yapılmadan önce temel atma törenlerinin yapıldığını görüyoruz, değil mi? Temel sağlam olursa deprem de kasırga da sel de binayı yıkamaz. İsa Mesih kilisesinin hangi temele dayanarak inşa edilmesini istiyor?

Roma’nın Kutsal Yazı ve Gelenek Temeli 


Roma’nın Kutsal Yazı ve gelenek temelini kısaca size özetleyeyim. Protestan Reformasyonu’na Roma Katolik Kilisesi’nin önderlerinin verdiği cevaplardan bir tanesi de Trent Konseyi olarak bilinen bir kilise konseyini toplamaları olmuştu. Reformasyon doktrini Tanrı’nın kendi Kelamında konuşmuş olduğunu ve tüm geleneklerin Tanrı’nın yazılı Kelamına göre yargılanması gerektiğini öğretiyordu. Buna karşılık olarak Roma Katolikleri Eski ve Yeni Antlaşma’nın ve Kilise geleneklerinin, “eşit bir hürmet ve saygılı bir ilgiyle kabul görüp kutsal sayılması” gerektiğini öğretmektedir. Trent Konseyi’nin kararını duydunuz mu? Eşit ilgi. Varılan sonuç şuydu: “Her kim bilerek ve tasarlayarak geleneklere karşı çıkarsa o kişiye lanet olsun.

Bu şekilde geleneklere karşı çıkanların ebediyen Tanrı tarafından lanetlenmiş olduğunu söylemiş oluyorlardı. Bu konseyin sonunda Papa IV Pius’un şu sözleriyle yeni bir İnanç Açıklamasını tamamlamış oldular: “Şu anda, özgür bir şekilde gerçek Katolik imanı ikrar ediyorum ve bu inanca tutunuyorum. Bu olmadan kimse kurtuluşa erişemez.” 1965’te yapılan İkinci Vatikan Konseyi’nde Papa VI Paul “Kilise inancını sadece Mukaddes Yazıdan almaz” diyerek Trent kararını hükme bağlamıştır. Bu nedenle Papa II John Paul’ün yakın zamanda hazırlatmış olduğu Katolik Kilisesi’nin Kateşizmi Kutsal Yazıların sadece Papa’ya itaatkâr piskoposlar tarafından yetkin bir şekilde yorumlanabileceğini belirtmektedir.

Evet, Roma Katoliklerinin temeli nedir? Kutsal Yazılar ve (artı) Gelenek! Aslında Kutsal Yazılar bu denklemde hiç yok, çünkü Papa diyor ki sadece Papa ve Papa’ya sadık din adamları Tanrı’nın halkına Kutsal Yazıları yetkin bir şekilde anlatma yetkisine sahiptir.

Bizim Kutsal Yazı Temelimiz

Neden Protestanız sorusunu olumlu cevaplayacağımı söylediğim için Roma Katoliklerinin verdiği cevaba karşılık bizim Kutsal Yazı temelimizi kısaca özetlemek istiyorum. Buna birçok açıdan yaklaşabiliriz, ama 1 Korintliler 3-4 örneğine bakarak bunu görmenizi istiyorum.

1-2 bölümler Pavlus’un neden Korintlilere bu mektubu yazdığını açıklıyor: Korint kilisesindeki büyük sıkıntı kendilerini “ünlü pastörler” (1:10–17) olarak görenlerle diğerleri arasındaki iç çekişmelerdi. Artık hiç kimse bu tuzağa düşmüyor, değil mi? Pavlus onların sorununu tam olarak anlamış olduğu için bu çekişmelerin çözümünün kendimizi değil, sadece ve yalnızca Mesih’i vaaz etmek olduğunu söylüyor (1:18–2:16). Mesih’i vaaz etmek demek Mesih’in çarmıhını vaaz etmek demektir. Mesih’in çarmıhını vaaz etmek dünya için aptallık iken, Tanrı için bilgeliktir. Dünya için zayıflıktır, bizim için ise Tanrı’nın gücüdür. Pavlus, süslü sözlerle veya insan bilgeliğiyle değil, Ruh’un işleriyle ve güçle geldiğini ve bu nedenle imanınızın insanın bilgeliğine değil, Tanrı’nın gücüne dayanması gerektiğini söyleyerek bunu özetliyor (2:5). Pavlus ruhsal olarak olgun olanlara Ruh’tan gelen bilgeliği, hikmeti veriyor ve Ruhla dolu olan bu kişilerin ruhları ayırt edebileceğini belirtiyor (2:6–16).

Fakat 1 Korintliler 3’e geldiğimizde Pavlus Korintlilerin olgun, ruhsal kişiler olmadıklarını süt içmesi gereken ve et yiyemeyen bebekler gibi olduklarını söylüyor (3:1–2). Onlara şu soruyu soruyor: “Apollos kim, Pavlus kim? İman etmenize aracı olmuş hizmetkârlardır. Rab her birimize bir görev vermiştir.” (3:5). Hizmetkarlar. Bu bölümde sık karşılaştığımız Hizmetkarlar kelimesini iyi belleyin.

 Sonra Korintlilerin ünlü, favori pastörleri hakkında Pavlus şöyle diyor: “Tohumu ben ektim, Apollos suladı. Ama Tanrı büyüttü. Önemli olan, eken ya da sulayan değil, ekileni büyüten Tanrı’dır” (3:6–7). Bu nedenle eken ya da sulayan önemli değildir, onlar hizmetkarlardır.

Sonra Pavlus örneği değiştirip bir temelden, bir binadan bahsetmeye başlıyor. Tek temel Mesihtir, ‘Çünkü hiç kimse atılan temelden, yani İsa Mesih’ten başka bir temel atamaz’ (3:11) ve inşa eden pastör sadece var olan bu temel üzerine inşa edebilir (3:10–11). Bir pastöre Papa mı Pastör mü diyeceğimize bu test sonucuna göre karar veriyoruz.

 Kendisini çok seven ünlü bir pastör vardı bir aralar. Bu pastör herşey İsa’yla ilgili diyordu ama kendisini ön plana çıkarmadan da duramıyordu. Sonra bir gün başka bir kadınla ilişkisi ortaya çıkınca herşeyini birden kaybetti. Geçen hafta bu pastörün kendi soyismiyle yeni bir internet sitesi kurmuş olduğunu gördüm. Bu sitede bir kaç yorum okudum. Bu pastör de alçakgönüllü bir şekilde herşeyin nasıl darmadağın olduğunu tövbekar bir dille yazmış… yorumlar kısmında yeni katıldığı kilisenin pastörü de bu kişinin lütfa ihtiyacı olduğunu yazmış. Bir adam da “Dünyanın Tullian’a ihtiyacı var” yazmış. Sevgili kardeşler, dünyanın bize ihtiyacı yok. Dünyanın İsa Mesih’e ihtiyacı var.

 Korintliler’e geri dönelim. Sonunda bir pastörün yaptığı bina teşhir olunup yargılanacak (3:12–15). Bu ayet kendi bağlamından, içeriğinden koparılıp kurtuluş konusuna bağlanıyor ama Pavlus burada kurtuluş konusundan bahsetmiyor, Kelam hizmetkarlarının ödüllerinden bahsediyor. Nihai son geldiğinde Tanrı Roma’nın binalarını da Reformasyonun binalarını da yargılayacak! Ve yargı şudur: Eğer bir kişi Tanrı’nın tapınağını yıkarsa Tanrı da o kişiyi yıkacak! ‘Kim Tanrı’nın tapınağını yıkarsa, Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı’nın tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz.’ (3:17).

 

Bu da bizi dördüncü bölüme ve Pavlus’un pastörlerin sadece hizmetkarlar ὑπηρέτης (huperetis) olduklarıyla ilgili sözlerine getiriyor: “Böylece insanlar bizi Mesih’in hizmetkârları (ὑπηρέτης) ve Tanrı’nın sırlarının kâhyaları saysın” (4:1). Özellikle 4:6’ya dikkat edin: “Kardeşler, bizden örnek alarak, “Yazılmış olanın dışına çıkmayın” sözünün anlamını öğrenmeniz için bu ilkeleri sizin yararınıza kendime ve Apollos’a uyguladım. Öyle ki, hiç kimse biriyle övünüp bir başkasını hor görmesin” (4:6). Pavlus burada ne diyor? Kişiliklerle ya da kişisel fikirlerle değil, kendisini Kelamında göstermiş olan Mesih’e hizmetle ilgilidir! İnsanların fikirleriyle, bildiğini okumasıyla ve insanların gelenekleriyle ilgili asla değildir! Bizler Kelamın hizmetkarlarıyız. Pavlus’un bu ayette kullandığı kelime birinci yüzyılda gemilerin en altında kürek çeken kürekçilerin hizmetiyle ilgili bir kelime. Bizler Mesih’in köleleri, yani hizmet sorumlularıyız. Bu kelime ev hizmetlerinden sorumlu bir hizmetlinin tanımlanması için kullanılan bir kelimeydi. Bizler “yazılı olana” sadık bir şekilde bağlı olan hizmetkarlarız, sadece Pavlus’un yazdıklarına değil, Eski Antlaşma peygamberlerinin ve Yeni Antlaşma elçilerinin yazdıkları her şeye bağlı olan hizmetkarlarız. Yani Pavlus, kendinize örnek olarak seçtiğiniz kişileri putlaştırmayın, idol haline getirmeyin diyor.

 Pavlus’un burada söyledikleri Kutsal Yazılar’ın tümüyle uyumludur. Ruhlarımız nasıl kurtuluşa erişiyor? “İman Mesih’in sözünü duymakla gelir” (Rom. 10:17). Ve Petrus İsa’ya şöyle demişti, “Ebedi yaşamın sözleri sendedir” (Yuhanna 6:68). Ruhlarımız nasıl tatmin oluyor? ‘İnsan yalnız ekmek ile yaşamaz fakat Tanrı’nın ağzından çıkan her bir sözle de yaşar’ (Matta 4:4). Ruhlarımız nasıl kutsanıyor? İsa Babasına şöyle dua etmişti: “Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir.” (Yuhanna 17:17). John Chrysostom Kutsal Yazıları bilmemenin tüm kötülüğün ve vurdumduymaz yaşamların sebebi olduğunu söylüyor. Yaşamınızda Kelamın ışığına sahip olmamanın en kötü karanlıkta yürümek olduğunu yazıyor. İsa Mesih Matta 7:24’te şöyle diyor: “İşte bu sözlerimi duyup uygulayan herkes, evini kaya üzerine kuran akıllı adama benzer.” Evinizi sağlam kaya üzerine kurmak istiyorsanız insanın geleneklerine değil, Kutsal Yazılara bağlı kalın.

 Bu Temel Üzerine İnşa Etmek

İsa’nın bu sözü bizi Pavlus’un örneğine getiriyor. Pavlus gerçek hizmetlinin ve gerçek hizmetin onun Kelamında açıklanmış olduğu gibi tek temel olan İsa Mesih’e dayanmak olduğunu belirtiyor.  Yazılanın ötesine gidemeyiz, gitmemeliyiz ve gitmeyeceğiz! Amin mi? Tanrı’nın kendi Kelamı Kelamın kurtardığını, tatmin ettiğini ve kutsadığını söylediği için bizler Protestanız. Bu nostaljik bir durum değil… İsa Mesih’in Kelamı üzerine inşa etmeye devam etmeliyiz. Nasıl mı? Bitirmeden önce size üç tembihte, teşvikte bulunmak istiyorum.

Birincisi, eğer bütün bunlar doğruysa, o zaman canınız Kelamı arzulasın. John Chrysostom’a “altın dil” anlamına gelen “Chrysostom” denmişti çünkü altın dilli bir konuşmacıydı. Şöyle yazıyor, ‘bir keresinde insanlar beni dinlemek için kiliseye geldiklerinde kiliseye girdiklerini ve pastörün huzuruna çıktıklarını düşünüp benim konuşacağımı sanıyorlar ama yüreklerinde onlara hitap eden Tanrı’nın huzuruna çıktıkları gerçeği yok.’

Yüreklemizde Kelamı arzulayalım! Kateşizmi değil, reform kilisesini değil, insanların geleneğini değil, ya da Pastör Fikret’in vaazlarını değil Rabbimiz İsa Mesih’in Kelamını arzulayalım.

İkincisi, eğer bütün bunlar doğruysa, o zaman Kelam sizin kateşizminiz olsun. Sevgili kardeşler, harika bir kateşizmimiz var. Harika diyorum çünkü tüm gerçekleri Kutsal Yazılardan alıyor ve bizi tekrar tekrar Kutsal Yazılara geri götürüyor. Bu konudaki tüm yazıların gerçek sınavı da budur. İçimize Kutsal Yazıları çekebilmemiz için bizi Kutsal Yazılara götürüyor olmalı. Chrysostom şöyle diyor: ‘Çocukların en erken yaştan kendilerini Kutsal Yazılara uygulayabilmelerini sağlayalım… Ezberci olsun diye değil, Hristiyan bir filozof olsun diye… dünyadaki hiçbir görüş onlardaki düşünceye karşı işe yaramasın… Bunlar kişiyi krallığa kazandırsın… Dilini bileylemeyin ama ruhunu temizleyin.

Üçüncüsü, eğer bütün bunlar doğruysa, o zaman Kelam konularında konuşun. Yüreğinizde Rabbin Kelamını arzulayın ve çocuklarınıza Kelamla kateşizm eğitimi verin. Fakat yaşamınız Kelam dışındaki konulara odaklanarak dünyasal konularla geçmesin. Sohbetleriniz siyasete çözüm arayarak geçmesin. Konuşmalarınız sorunlarınıza ekonomik çözümler arayarak değil, Kelamla çözümler arayarak geçsin. Chrysostom’dan son bir alıntı yapalım: “Çarşıda oturanların bir araya geldiklerinde atların adlarını, ırklarını, şehirlerini, atlıların hünerlerini ve dansçılarını ve hatta atların iyi ve kötü yanlarını söyleyebiliyorken, burada kilisede oturanlar burada ne olduğunu ve hatta Kutsal Kitap’taki kitapların sayısı konusunda hiçbir şey bilememeleri ilginç değil mi?” Biz günahkarlar için dördüncü yüzyıldan beri pek fazla bir şey değişmemiş gibi görünüyor! Buradaki tembih ve teşviklerimi yüreğinize alın. Bugün eve gittiğinizde Kelamı konuşun!

Neden Protestanız? Çünkü Kelam bizim temelimizdir. İnsanların Kelam hakkındaki görüşleri, sözleri ya da gelenekleri bizim temelimiz değildir. Agustin kilise babaları olarak bilinen kişilerin eleştirilmeleri ve düzeltilmeleri gereken kişiler olduklarını çünkü onların da günahlı insanlar olduklarını söylüyor.

 

 

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

12 + 3 =