Üçüncü Seyahatname: Kilise İhtiyarlarına Bir Tembih | Elçilerin İşleri 20:1-38

Fikret Böcek tarafından

10 Mayıs 2020 (19. hafta) | Elçilerin İşleri Vaaz Serisi, Vaazlar

Tam Bir Cesaretle Elçilerin İşleri Serisi

Üçüncü Seyahatname: Kilise İhtiyarlarına Bir Tembih | Elçilerin İşleri 20:1-38

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Rev. Fikret Böcek tarafından | Tam Bir Cesaretle: Elçilerin İşleri Serisi

Üçüncü Seyahatname: Kilise İhtiyarlarına Bir Tembih

Pavlus üçüncü misyon seyahatinde Efes’e gelip orada yaklaşık üç sene kadar kalmıştı. Üç sene çok çok uzun gibi görünüyor ama kilise işleri için o kadar da uzun gibi görünmüyor. Ama Pavlus’un bir yerde en uzun kaldığı süre de Efes’te geçirmiş olduğu üç senedir. Benim için üç sene 2017 Mayıs ayında kızım Ela’nın liseyi bitirdiği zamandan bugüne kadar geçen zamandır! Uzun bir zaman.

Şimdi de Pavlus’un Yeruşalim’e dönmek için hazırlık yaptığını görüyoruz. Efes’ten ayrılmadan hemen önce Pavlus, Milet’ten Efes’e haber yollayarak kilisenin ihtiyarlarını yanına çağırttı (a. 17) diyor. Kilisenin ihtiyarlarını neden yanına çağırıyor? Onlara görevleriyle ilgili bazı tembihlerde bulunmak için.

Bugün anlatacağım konunun ayrıntılarına girmeden önce, Pavlus’un Efes’teki hizmetinin birkaç özelliğini not etmenizi istiyorum. Pavlus buradaki hizmetinin tabiatını şöyle anlatıyor: …çektiğim sıkıntıların ortasında Rab’be tam bir alçakgönüllülükle, gözyaşları içinde kulluk ettim (a. 19). Pavlus, Efes’teki kilisedeki kardeşlerinin arasında yaşıyor, onların acılarını paylaşıyor ve pastörleri olarak sıkıntılardan geçiyordu. Pavlus’un hizmetinin içeriğini şu ayetlerde görüyoruz: Yararlı olan herhangi bir şeyi size duyurmaktan, gerek açıkta gerek evden eve dolaşarak size öğretmekten çekinmedim (a. 20) ve Tanrı’nın isteğini size tam olarak bildirmekten çekinmedim (a. 27). Tanrı’nın isteği ise şöyle tanımlanıyor: Hem Yahudiler’i hem de Grekler’i, tövbe edip Tanrı’ya dönmeye ve Rabbimiz İsa’ya inanmaya çağırdım (a. 21). Burada Pavlus’un hizmet yöntemini de görüyoruz: gerek açıkta gerek evden eve dolaşarak size öğretmekten çekinmedim (a. 20) diyerek toplum içinde vaaz vererek ve ziyaretlerde bulunarak hizmetini sürdürüyordu. Pavlus’un hizmetinin kapsamı Hem Yahudiler’i hem de Grekler’i (a. 21) içeriyordu. Kökenleri ne olursa olsun herkese ulaşmaya gayret ediyordu. Bizlerin de Pavlus’un yaşamını örnek almamız gerekiyor. Richard Baxter’ın pastörel teoloji alanında klasikleşmiş bir kitabı var. İngilizcesi ‘Refomed Pastor’, Türkçesi ‘Reformist Pastör’ olan bu kitap Pavlus’un bu bölümde söylediklerinden ilham alıyor.

Bugün özellikle Pavlus’un Efes’teki kilisenin ihtiyarlarına 28-35 ayetlerinde vermiş olduğu tembihlere odaklanmak istiyorum.

Dikkat Edin – Göz Kulak Olun

Birincisi, Pavlus kilise ihtiyarlarının kendilerine göz kulak olmalarını tembih ediyor (a. 28). Sevgili kardeşler, yüreklerinizi, aklınızı, ve yaşamınızı günahtan korumanız gerekiyor. Geçenlerde Matta 5’i On Emirle bağlantılı olarak okuyordum ve Rabbimiz İsa Mesih’in yürekten itaate ne kadar çok değer verdiğini gördüm. Sadece dışsal bir itaate değil, dışsal itaate yönlendiren içsel itaate önem veriyor. Kendi kutsallaşma süreciniz için yüreklerinize göz kulak olmalısınız. Kendi aileniz için kendinizi korumalısınız. Kilise cemaatiniz için kendinizi korumalısınız. Yüreğini korumayan

Pavlus’un ilk tembihi 20:28’de: göz kulak olun. Çocuklar, anneniz babanız size bir şeye göz kulak olmanızı söyledi mi hiç? Ablalar, abiler, mutlaka kardeşinize göz kulak olmanız istenmiştir. Ya da yavru bir kediye göz kulak olmuşsunuzdur. Göz kulak olmak nedir? Korunması, gözetilmesi gereken bir kimseyi ya da şeyi görüp gözetmek, korumak, ona bakmaktır. Bizler de kendimize, yakınlarımıza ve çevremize çok dikkatlice göz kulak olmalıyız.

Birçok Hristiyanın nasıl bocaladıklarını görüyoruz. Kardeşler, yüreklerinize göz kulak olun, kendinizi koruyun.

İkincisi, Pavlus kilise ihtiyarlarının sürüye göz kulak olmasını tembih ediyor (a. 28). Ve bunu nasıl tarif ettiğine dikkat edin: Kendinize ve Kutsal Ruh’un sizi gözetmen olarak görevlendirdiği bütün sürüye göz kulak olun (a. 28). Burada gözetmen anlamına gelen kelimenin Grekçesi episkopos kelimesidir. Kilise ihtiyarlarının görevi çok büyük: Kilise cemaatinin tümünün ve bireylerin ruhsal yaşamını gözetmek. İnsanların ihtiyaçlarını bilmek. Kiliseye gelemeyenleri bilmek. İhtiyacı olanları görmek ve ihtiyaçlarını karşılamak. Vaazı ciddiyetle dinlemek ve Rabbin Sofrasını korumak. Yoldan çıkanları tekrar yola getirmek için disiplin uygulamak. Bu önemli görev gerçekten de çok zor bir görevdir.

Sevgili kardeşler, Pavlus ihtiyarlara tembihte bulunurken ben de sizlere tembihte bulunuyorum. Kilise önderleriniz, ihtiyarlarınız için dua edin. Rabbin onlara verdiği bu görev kolay bir görev değil. Birçoğumuzun bilmediği yükleri taşımak zorundalar. Kilise ihtiyarlarının da hafta içinde çalıştıkları iş yerlerinin olduğunu, ailelerinin olduğunu unutmayalım. Onların da teşviğe ihtiyaçları olduğunu bilelim. Düşünceli olalım. Siz kendi kilise ihtiyarlarınız için nasıl dua ediyorsunuz? Onları nasıl teşvik ediyorsunuz?

Sürüyü Güt

Buradaki ikinci önemli tembih sürüyü gütmek üzerine veriliyor. Pavlus’un burada bu adamlarla ilgili kullandığı kelimelere ve hepsinin aynı kişilerden bahsediyor olduğuna dikkat edin. Elçilerin İşleri 20:17’de bu kişilere ihtiyarlar diyor. Kilise ihtiyarlığı onların görevidir. 20:28’de onlara gözetmenler diyor. Burada Rab’bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız derken Rab kelimesi için kullanılan kurios kelimesi değil, Yaratan Tanrı için kullanılan Teos kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. Bu kilise, Tanrı’nın kendi kanı pahasına sahip olduğu kilisedir. Bu kilise, Tanrı’nın kendi kanı pahasına çarmıha gidip öldüğü, gömüldüğü ve üçüncü gün ölümden yaşama geçtiği kilisedir.

Rabbimiz İsa Mesih iyi bir çoban gibi kilisesini gütmektedir. İşte, kilise ihtiyarları da aynı tavırla kiliseyi gütmelidir. Kilise ihtiyarları kiliseyi nasıl gütmeli, ya da kiliseye nasıl çobanlık ya da ihtiyarlık yapmalıdır?

Birincisi, çobanların koyunlarını taze çayırlarda gütmeleri gerekmektedir. Rab’bin kendi kanı pahasına sahip olduğu kiliseyi gütmek üzere atandınız (a. 28). İsa Mesih şöyle diyor: ‘Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Koyunların çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır. Adam kaçar. Çünkü ücretlidir ve koyunlar için kaygı duymaz. Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım. Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben koyunlarımın uğruna canımı veririm. Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak.’ (Yuhanna 10:11-16). Ben iyi çobanım diyen Rabbimiz İsa Mesih öğrencilerini nasıl yetiştirmişti, onları nasıl beslemişti? Onlara Kelamı öğreterek. Petrus İsa’nın sözlerinin ebedi yaşamla ilgili sözler olduğunu söylemişti (Yuhanna 6).

İkincisi, çobanların kendi koyunlarını korumaları gerekmektedir. Elçilerin İşleri 20:29-30 ayetlerine dikkat edelim: Ben gittikten sonra sürüyü esirgemeyen yırtıcı kurtların aranıza gireceğini biliyorum. Hatta öğrencileri kendi peşlerinden sürüklemek için sizin aranızdan da sapık sözler söyleyen kişiler çıkacak. Okumuş olduğumuz bu ayetlerde sahte pastörlere sürüyü esirgemeyen yırtıcı kurtlar dendiğini görmenizi istiyorum. Pavlus’un Efes’te pastör olan Timoteos’a da söylemiş olduğu gibi, ‘Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek.’ (1 Tim. 4:1), ve daha sonra da tekrar etmiş olduğu gibi, ‘Çünkü öyle bir zaman gelecek ki, sağlam öğretiye katlanamayacaklar. Kulaklarını okşayan sözler duymak için çevrelerine kendi arzularına uygun öğretmenler toplayacaklar. Kulaklarını gerçeğe tıkayıp masallara sapacaklar. (2 Tim. 4:3-4).

Sevgili kilise ihtiyarları, 20:29’da da belirttiği gibi bu kurtlar kilisenin dışından geliyorlar, ama aynı zamanda 20:30’da belirttiği gibi kilisenin içerisinden de geliyorlar. Bu nedenle çok ama çok dikkatli olmalısınız. İzmir Protestan Kilisesi’ne dışarıdan da içeriden de kurtların nasıl saldırdıklarına birçoğumuz şahit olduk. Hazır olun… Dikkatli olun…. Tetikte olun!

Vaat

Hangi birimiz bütün bunları kendi kendine yapabilecek güce sahip? Sevgili kardeşler, kilise ihtiyarları kendi kendilerine bütün bu işleri yapabilecek güce sahip değiller. Sizlerin onları teşvik etmeniz gerekiyor. Pavlus’un 20:32’de Efes’teki ihtiyarlara nasıl bir vaatte bulunduğunu sizlere göstermek istiyorum: Şimdi sizi Tanrı’ya ve O’nun lütfunu bildiren söze emanet ediyorum. Bu söz, sizi ruhça geliştirecek ve kutsal kılınmış olan bütün insanlar arasında mirasa kavuşturacak güçtedir.

Kardeşler, kilise ihtiyarlarını nasıl teşvik edebileceğinizi düşünün. Siz, kilise ihtiyarları, sizler kilise cemaati için yapmış olduğunuz gözetmenlik ve çobanlık görevinde nasıl büyüyebileceğinizi ve nasıl gelişebileceğinizi düşünün.

Kilise ihtiyarlarını Tanrı’nın Kelamı’yla teşvik edin! Kilise ihtiyarları da kendilerini Tanrı’nın Kelamı’yla büyütüp geliştirsin. Kelam’ın saflığını Tanrı’nın Kelamı’nı bilerek ve sürekli çalışarak koruyabilirsiniz. Eğer Hristiyan kardeşlerinizi teşvik etmek istiyorsanız, Kelam bilgisinde büyümeli ve gelişmelisiniz. Çevrenizdekiler Tanrı’nın Kelamı’yla teşvik etmelisiniz. Tanrı’nın Kelamı sizleri inşa edebilecek güçtedir, çünkü bu Kelam Rabbin yaşayan ve güçlü sözüdür!

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

12 + 9 =