Antlaşma teolojisine bakış

Yeni Antlaşma Vaadi

Antlaşma Teolojisine Bakış #9

Umut. Umut kelimesini çok kullanıyoruz. Bu kelime dilimize öyle bir yerleşmiş ki neredeyse her alanda kullanıyoruz. Bazen dilek tutar gibi kullanıyoruz: “Umarım yarışı kazanırım” ya da birşeyin olmasını istediğimizde: “Umarım önümüzdeki ay seçimleri kazanır.” Umudun hep gelecekte bir zaman gerçekleşeceğini düşündüğümüz için böyle konuşuyoruz. Bir de umut tacirleri var. Kaçakları, mültecileri gelecekteki evlerine taşıyan kaçakçılar. Burada da gelecek anlamında kullanılıyor. Ama Kutsal Kitap’taki umut nasıl bir şeydi? Size daha önce de bu kürsüden tekrar tekrar açıkladım ama tekrar etmekte fayda var: Kutsal Kitap’a dayalı umut Tanrı’nın geçmişte gerçekleştirmiş olduklarına dayanarak gelecekteki vaatlerini de tutacağını kesin olarak bilmektir. İleride bir tarihte gerçekleşme ihtimalinden bahsetmiyoruz. Kesin bir gerçekten bahsediyoruz. Umut kesin gerçektir. Öldüğüm zaman İsa Mesih’in yanına gideceğimi nasıl biliyorum? Çünkü İsa Mesih ölümden dirilmiştir ve şimdi Tanrı’nın sağında oturmaktadır. Evet, Umut dilimize yerleşmiş güzel bir kelime ama bu kelimeyi Kutsal Kitap’ın rehberliğinde yeniden tanımlamamız gerekiyor.

Tüm tarih boyunca Tanrı kendi halkına kendisiyle bir paydaşlık ilişkisinde olacakları umudunu aşılamıştır. Bu tarih yolculuğu boyunca Adem’e ve Havva’ya verilen ana vaatten Nuh’a verilen vaade, Avraham’a verilen vaade, İsrail’e verilen vaatlere ve Davut’a verilen son kral vaadine kadar umut parlamaya devam etmiştir. Fakat İ.Ö. 1000 yıllarında Davut’la yapılan antlaşmadan bir kaç yüzyıl kadar sonra, Yeremya peygamberin günlerinde gördüğümüz günah bulutları, gelecek için umutları karartmaktaydı. İsrail halkının tutarlı bir şekilde yüzlerce ve yüzlerce yıl boyunca Tanrı’nın antlaşmasını ihlal edip günah işlemeye devam etmelerinden ötürü Rab onları sürgüne gönderdi. Yeremya 1-29’un tümü bu konuyla ilgilidir. Fakat Yeremya 30-33. bölümlerde yeni bir antlaşma vaadini görüyoruz. Ben Yeremya 30, 31, 32 ve 33’e “Umut Kitabı” diyorum.

Gelecekteki Görüntüsü

Bu Umut Kitabı yeni antlaşmadan bahsediyor ama biz şimdilik 31:31-34’e odaklanalım. Vaadedilmiş olan bu yeni antlaşmanın gelecekteki görüntüsüne bakmanızı istiyorum. Yeremya 31:31’de “YAHVE ‘İşte İsrail evi ile ve Yahuda evi ile yeni bir ahit keseceğim günler geliyor’ diyor.Burada gelecekte bir gün gerçekleşecek bir peygamberlikten söz ediliyor. Bu peygamberliği bu Umut Kitabı’nda, Yeremya 30:3’te, 31:27’de ve burada 31:31’de ve sonra da 31:38’de görüyoruz. Rabbin gelecekteki dönüşüyle ilgili vaatleri konusunda farklı açıklamalar da var. Yeremya 30:8’de ‘ve o günde’ diyor. 31:1’de ‘o vakit’ diyor. 31:28’de ‘ve vaki olacak ki’ diyor. 31:33’te ‘fakat o günlerden sonra’ diyor. Buna benzer ifadeler bizlere yeni antlaşmayı hatırlatmalı.

Bu neden bu kadar önemli? Yeremya zamanında yaşayanlar yaşadıkları bu karanlık dünyada sadece imanla bazı belirtileri görebiliyorlardı. İzmir’de bu yağmurlu ve karanlık günlerde güneş açtığında güneş ışığının bulutların arasından sızması, parıldaması gibi görüyorlardı. Ama bizler bulutların diğer tarafındayız! Bizler gün ışığını tüm varlığıyla görüyoruz ve yaşıyoruz. Onlar ise sadece bulutların arasından sızan bir ışıltı görebiliyorlardı. İbraniler 8’e bakarsanız, yazarın eski antlaşma rahiplerini (kahinler) başkahinimiz olan İsa Mesih’le karşılaştırdığını görürsünüz. Yeryüzündeki tapınağı gökyüzündeki tapınakla ve eski antlaşmayı yeni antlaşmayla karşılaştırdığını görürsünüz. 

 “Şimdiyse, İsa daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir göreve de sahip olmuştur. Eğer o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek duyulmazdı.” (İbr. 8:6–7). 8:8-12 ayetlerinde yeni antlaşmanın eskiden daha iyi olduğunu açıklamak için nasıl bir alıntı yapıyor? Yeremya 31:31–34 ayetlerini alıntılıyor. Ve şöyle bitiriyor: “Tanrı, “Yeni bir antlaşma” demekle ilkini eskimiş saymıştır. Eskiyip köhneleşense çok geçmeden yok olur.” (İbr. 8:13).

Alıcıları (31:31, 33)

Bu durum bizi yeni antlaşmanın alıcılarına yönlendiriyor: İşte, RAB diyor, İsrail evi ile, ve Yahuda evi ile yeni bir ahit keseceğim günler geliyor. İ.Ö. 722’de İsrail evi ya da kuzey krallık olarak tanınan oymaklar esir alınıp Asur’a sürgün edilmişti. Sonra İ.Ö. 586’da Yahuda evi ya da güney krallık olarak tanınan oymaklar Babil’e sürgün edilmişlerdi. Rab yeni bir antlaşma başlattığında bu antlaşma her iki evle de olacaktı. Süleyman’ın zamanından beri  bölünmüş olan bu evleri (İsrail ve Yahuda) yeniden birleştirip halkını bir araya toplayacaktı.

Şu konuyu anlamak çok önemli: Bazı Hristiyanlar Eski Antlaşma peygamberliklerini literal bir şekilde dümdüz okumak istediklerini söylüyorlar. Peygamberlere göre literal bir tapınağın kurulacağını, literal bir Levili rahipler düzeninin kurulacağını ve literal bir kurban sistemiyle boğaların ve keçilerin kanlarının akıtılacağı kurban törenlerinin başlayacağını söylüyorlar. Eski Antlaşma’yı bu gözle okursak o zaman bizler yeni antlaşmanın altında olamayız, çünkü burada yeni antlaşmanın İsrail eviyle ve Yahuda eviyle yapıldığını okuyoruz. Burada Yeremya’nın halk anlasın diye bazı gerçekleri açıklamak için gelecek şeyler hakkında dinleyicilerinin anlayacağı şekilde açıklamalar yaptığını görmemiz gerekiyor.  Peygamberleri ve peygamberlikleri de elçilerin yönlendirişine ve açıklamalarına göre görmemiz ve yorumlamamız gerekiyor. İbraniler 8 eski antlaşmanın geçersiz olduğunu ve İsa Mesih’in yeni bir antlaşma başlattığını söylüyor. Sonra İbraniler 10’da, yazar rahiplerin günlük kurbanlarına karşı İsa’nın sadece bir kerelik kurban sunusu sunduğunu kanıtlamaya çalışırken Yeremya 31:31-34’ü alıntılıyor. Kutsal Ruh’un esini olan Yeni Antlaşma, Yeremya 31’i Yahudilerden ve diğer uluslardan oluşan yeni antlaşma kilisesine uyguluyor.

İçeriği (31:32–34)

Gelecekte tüm milletlerin halklarıyla yapılacak yeni bir antlaşma olacak. Bunu biliyoruz, çünkü biz de bu antlaşmanın içerisindeyiz. Bir balık suda doğar, suda yaşar ve suda ölür. Bunun dışında başka birşey bilmez. Aynı şekilde, yeni antlaşmanın altında olan bizler de bizden önce bu bereklere sahip olmayarak yaşamış olanlar olduğunu unutabiliyoruz. Geçmişi iyi hatırlamamız gerekiyor. Bütün bunları bilerek Mesih’teki bereketlerimizin değerini çok daha iyi anlayabiliriz. Şimdi bu yeni antlaşma vaadinin içeriğine bakalım.

Yeremya, bu Umut Kitabı boyunca yeni antlaşmanın görkemini çeşitli örneklerle açıklıyor. Bu gerçeği Yeruşalim’in harabelikten çıkışı örneğiyle (30:18-34), çöl tecrübesi örneğiyle (31:1-6), ikinci bir Mısırdan çıkış örneğiyle (31:7-14) ve yeniden süt ve bal akan vaat diyarına girme örneğiyle (31:23–30) açıklıyor. Sonra da 31:31-34’e geliyoruz. Bu yeni antlaşma neye benzeyecekti?

İlk olarak, eski antlaşma altındaki yasal yönetimin sonu olarak tanımlanıyor. Yaratılış 3:15’ten tamamlanışına dek sadece tek bir lütuf antlaşması olduğunu unutmayın. Eski antlaşma altında lütuf antlaşması çok yasal bir şekilde uygulanmıştır. Yasa Tanrı’nın lütfu olarak İsrail’i bir öğretmen gibi Mesih’e yönlendirmiştir (Gal. 3:24). Lütuf antlaşması özünde Tanrı ile Tanrı’nın seçilmişleri arasında yapılmış olduğu için ihlal edilemez! Yani Lütuf Antlaşması Tanrı ile Tanrı’nın seçilmişleri arasındadır! Tanrı antlaşmaya dahil edeceklerini kendisi belirlemiştir. Bu nedenle seçilmişler bu antlaşmayı ihlal edemezler. Fakat burada lütuf antlaşmasının yasal yönetimi İsrail’le yapılan milli bir antlaşmaydı ve Yeremya bunun son bulacağını söylüyor: atalarını Mısır diyarından çıkarmak için onların elini tuttuğum gün kendileriyle kestiğim ahit gibi değil; onların efendisi olduğum halde o ahdimi bozdular, RAB diyor.

Tanrı’yla nasıl bir ilişki içerisinde olduğumuza pek önem vermiyoruz ama Yeremya Tanrı’yı yasa aracılığıyla tanıyanlara konuşuyordu.  Onların anlayacağı bir dille fakat yeni bir şekilde yasanın önemini anlatıyor: Fakat o günlerden sonra, RAB diyor, İsrail eviyle keseceğim ahit şudur: Şeriatimi onların içlerine koyup, yürekleri üzerine onu yazacağım; ve ben onlara Tanrı olacağım, ve onlar bana kavm olacaklar.(31:33).

İkinci olarak, artık insan aracıların olmayacağı şöyle açıklanıyor: Ve artık herkes kendi komşusuna, ve herkes kendi kardeşine: RABBİ bilin, diye öğretmeyecekler; çünkü küçüğünden büyüğüne kadar onların hepsi beni bilecekler, RAB diyor. Musa, Levili rahipler ve peygamberler İsrail’in “öğretmenleri” olarak tanımlanıyor (Yas. Tek. 4:1; 2 Tar. 17:7–9; Ezra 7:10; Yer. 32:33). Fakat öyle bir gün geliyor ki artık “öğretmenler” olmayacak, yani Rable halkı arasında aracı olmayacak. Sadece Rabbimiz İsa Mesih, yani kendisi Tanrı olan Mesihimiz bizim aracımız olacak!

Üçüncü olarak, törenlerin sonu olarak tanımlanıyor. Yasayı insanların yüreklerine yazmakla kalmayıp (a. 33) hiç bir tören olmadan günahları da affedecekti (a. 34): çünkü fesatlarını bağışlayacağım, ve artık suçlarını anmayacağım.”

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adıyla. Amin.

 

 

 

 

 

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

12 + 3 =