İmanımızın Temelleri Serisi

İlahi Bilgelik | Mezmur 90

Rev. Toğrul Salamzade tarafından | İmanımızın Temelleri Serisi

Rev. Toğrul Salamzade tarafından | İmanımızın Temelleri Serisi

İlahi Bilgelik 

“Ya Rab, barınak oldun bize Kuşaklar boyunca. Dağlar var olmadan, Daha evreni ve dünyayı yaratmadan, Öncesizlikten sonsuzluğa dek Tanrı sensin. İnsanı toprağa döndürürsün, “Ey insanoğulları, toprağa dönün!” diyerek. Çünkü senin gözünde bin yıl Geçmiş bir gün, dün gibi, Bir gece nöbeti gibidir. İnsanları bir düş gibi siler, süpürürsün, Sabah biten ot misali: Sabah filizlenir, büyür, Akşam solar, kurur. Eriyip bitiyoruz senin öfkenden, Kızgınlığından dehşete düşüyoruz. Suçlarımızı önüne, Gizli günahlarımızı yüzünün ışığına çıkardın. Gazabından kısalıyor günlerimiz, Bir soluk gibi tükeniyor yıllarımız. Ömrümüz yetmiş yıl sürüyor, Bilemedin seksen, o da sağlıklıysak; En güzel yıllar da zahmetle, kederle geçiyor, Çabucak bitiyor, uçup gidiyoruz. Kim bilir gazabının gücünü? Çünkü öfken sana duyulan korku kadar güçlüdür. Bu yüzden günlerimizi saymayı bize öğret ki, Bilgelik kazanalım. Vazgeç, ya RAB! Öfken ne zamana dek sürecek? Acı kullarına! Sabah bizi sevginle doyur, Ömrümüz boyunca sevinçle haykıralım. Kaç gün bizi sıkıntıya soktunsa, Kaç yıl çile çektirdinse, O kadar sevindir bizi. Yaptıkların kullarına, Görkemin onların çocuklarına görünsün. Tanrımız Rab bizden hoşnut kalsın. Ellerimizin emeğini boşa çıkarma. Evet, ellerimizin emeğini boşa çıkarma.”

Giriş

Artık yeni yıla girmiş bulunmaktayız. Bu yeni yılda dünyada yaşayan tüm insanların belirli başlı bazı hedefleri, beklentileri ve dilekleri vardır. Bu hedefler ve dilekler genellikle maddi şeylerle ilgili olur. Çok para, çok iyi bir iş, erken gelen emeklilik, evlenme hedefi veya okulu bitirme gibi istekler her daim aklımızda olur. Bunun haricinde bir de Yeni Yıl Kararlılık Listesi vardır. İnsanlar, hayatlarında memnun olmadıkları veya yeterince beğenmedikleri bazı şeylerden kurtulma ve yeni bir başlangıç yapma isteğine sahiptirler. Çok kilolu olanlar kilo vermek ister mesela. Hemen spora başlamak, fit ve sağlıklı bir vücuda sahip olma hedefi seçerler. Bir hedef belirlemek için yeni bir yıldan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Kitap okuma hedefi bir başka örnektir. Her yılın başında 45-50 tane kitap okuyacağımızı belirleriz bazen ve o hedef doğrultusunda okumaya başlarız. Bir nevi, aldığımız kararlar bizi kamçılar. Böylece hedefe doğru ilerlemiş oluruz.

Bugün okuduğumuz metinde de Mezmur yazarının belirlemiş olduğu hedefler ve istekler vardır ancak metindeki en büyük hedef, İlahi Bilgelik elde etmektir. Dolayısıyla hem metni hem de istekleri daha iyi anlamak için bu metni üç başlık altında ele alacağız: (1) Lütufkar Tanrı, (2) İsrail’in Günahı ve (3) Tanrı’nın Lütfu.

#1: Lütufkar Tanrı (1-6)

Muhtemelen hepiniz hatırlıyorsunuzdur: Tanrı, Mısırlılara kölelik eden ve o kölelik boyunduruğunda ezilen İsraillilere merhamet etti. Tanrı, İbrahim’e verdiği vaat uyarınca, İsraillileri Mısır’dan çıkarmaya razı oldu. Mısır’dan çıkışa öncülük eden kişi de Musa ve Harun’du ancak Musa daha ön planda birisiydi. Okuduğumuz bu Mezmur’un da Musa hakkındadır. Aslında Mezmurun yazarının kim olduğu net değildir. Bu konuda iki görüş vardır: (1) Mezmuru Musa yazmıştır ve (2) Mezmur, Musa’nın duygu ve düşüncelerine tercüman olmak amacıyla yazılmıştır. Bu konuda bir fikir ayrılığı söz konusu olsa da bunun çok da ehemmiyetli bir mesele olmadığına inanıyorum. Sonuçta burada yazılmış olanlar Mısırlıların elinden kaçıp kurtulan İsraillilerin öncüsü kişinin gerçekten de duyguları ve düşünceleri yansıtılmıştır.

Evet, okuduklarınızdan hatırlarsınız: Musa halkı Mısır’dan çıkardı ve o çıkış dönemi son derece zordu. Çıkış dönemiyle ilgili aklımızda kalan en çarpıcı olan muhtemelen On Beladır. Mısırlılar İsraillilere gaddar davranıyorlardı, onları hor görüyorlardı. Bu yüzden de Tanrı – verdiği vaadin gerçekleşmesi için – onları kurtarmak istedi. Aslında Tanrı İbrahim’e bu vaadi şu sözlerle vermişti: “Şunu iyi bil ki, senin soyun yabancı bir ülkede, gurbette yaşayacak. Dört yüz yıl kölelik edip baskı görecek. Ama soyuna kölelik yaptıran ulusu cezalandıracağım. Sonra soyun oradan büyük mal varlığıyla çıkacak” (Yar. 15:13-14). Böylelikle Tanrı, Mısırlıları cezalandırmaya kararlıydı. Halkı İsrail’i Mısır’dan çıkarmak için büyük mucizeler yaptı.

Mısırlıların tanrıları güçlüydü ve herkes onlardan korkardı. Filmlerde ve dizilerde illaki isimlerini duymuşsunuzdur. Üstelik bu tanrıların çeşitli görevleri vardı. Her bir tanrının, sorumlu olduğu alanlar vardı. Birisi denizlerden sorumlu, öbürü doğurganlıktan sorumlu, diğeri hayvanlardan, öbürü de hayattan ve ölümden sorumlu. Şimdi tıpkı memur gibi çalışan bu tanrılar, Mısırlıların güvencesiydi… ama ne oldu? Tanrı, İsraillilerin Mısır’dan çıkmalarını emrettiği ve kendi ilahlarına güvenen firavun bunu kabul etmediği zaman, Tanrı hem Mısır halkını hem de o tanrıları teker teker cezalandırdı. On bela, bu bağlamda on güçlü tanrıya karşı açılmış savaştı. Kutsal Kitap’ın Tanrısı, hikâyenin sonunu bildiğimiz için söylüyorum, hepsini teker teker alt etti. Orduların Rabbi YHWH hepsine galip geldi ve firavunun inadını kırıp, kendi adını İsraillilerin gözünde yüceltti.

Tanrı, benzer yakınlığı ve desteği çölde de gösterdi. Öyle ki 90.Mezmurun ilk ayetinde mezmur yazarı şöyle diyor: “Ya Rab, barınak oldun bize kuşaklar boyunca” (90:1). Daha sonra Tanrı’nın gücünü, kudretini, sevgisini ve mükemmelliğini anımsayarak şu sözlere yer veriyor: “Dağlar var olmadan, Daha evreni ve dünyayı yaratmadan, Öncesizlikten sonsuzluğa dek Tanrı sensin. İnsanı toprağa döndürürsün, “Ey insanoğulları, toprağa dönün!” diyerek. Çünkü senin gözünde bin yıl Geçmiş bir gün, dün gibi, Bir gece nöbeti gibidir. İnsanları bir düş gibi siler, süpürürsün, Sabah biten ot misali: Sabah filizlenir, büyür, Akşam solar, kurur” (2-6). Bunlar teslimiyet sözleridir. Bunlar alçakgönüllü sözlerdir. İnsanın bir ehemmiyeti yoktur aslında. Ancak Tanrı, kendi halkına karşı hep iyi oldu. Yüceliği ve halkının refahı için mucizeler yaptı. Yaptığı mucizeleri kendi gücüyle yaptı ve onlara iyilik etti. Tanrı bu iyilikleri, onlara borçlu olduğu için yapmadı. Tanrı hiç kimseye bir şey borçlu değildir. Ancak kendi lütfuyla, kendi ismi övülsün ve halkının iyiliği için bunu yapmayı tercih etti.

Şöyle düşünün: günaha düşmüş ve Tanrı’dan nefret eden bir halk, yine aynı ölçüde yüreğinde Tanrı’yı tanımayan ve sevmeyen bir başka halka kölelik ediyor. Tanrı onları neden kurtarmak istesin ki? Tanrı onları kurtarmak zorunda mıydı? Tabii ki zorunda değildi, ancak böyle olmasını uygun gördü ve onları kurtardı. Tanrı böylelikle iyiliğini onlara göstermiş oldu. Ancak İsrail öyle davranmadı. Bu da bizi ikinci noktamıza getiriyor.

#2: İsrail’in Günahı (7-11)

İsrail, Tanrı’ya karşı nankörlük etti. Mezmur yazarı şu sözlerle durumu özetliyor: “Eriyip bitiyoruz senin öfkenden, Kızgınlığından dehşete düşüyoruz. Suçlarımızı önüne, Gizli günahlarımızı yüzünün ışığına çıkardın. Gazabından kısalıyor günlerimiz, Bir soluk gibi tükeniyor yıllarımız. Ömrümüz yetmiş yıl sürüyor, Bilemedin seksen, o da sağlıklıysak; En güzel yıllar da zahmetle, kederle geçiyor, Çabucak bitiyor, uçup gidiyoruz. Kim bilir gazabının gücünü? Çünkü öfken sana duyulan korku kadar güçlüdür.

Mezmur yazarı burada adeta yalvarıyor Tanrı’ya. İsrail’in günahı büyüktü. İsrail, attığı her adımda günah işledi, her adımda mızmızlandı, asla doymak bilmedi, asla tatmin olmadı, hep eskiyi düşündü. Ekmek istediler, isyan çıkardılar. Su istediler isyan çıkardılar. Et istediler isyan çıkardılar. Tanrı, onlara yeterince yiyecek-içecek vermesine rağmen isyan ettiler. Hep eski günleri andılar. Şu şikayetlere bir bakın: “Çölde hepsi Musa’yla Harun’a yakınmaya başladı. “Keşke RAB bizi Mısır’dayken öldürseydi” dediler, “Hiç değilse orada et kazanlarının başına oturur, doyasıya yerdik. Ama siz bütün topluluğu açlıktan öldürmek için bizi bu çöle getirdiniz” (Çık. 16:2-3). Mısır’dayken, İsraillinin kendisi, karısı ve çocuğu onları satın alan efendiye aitti. Efendisi, onlara istediği şeyi yaptırabilirdi. Sıradan bir mal gibi onları kullanabiliyordu. Şimdi ise özgürdüler! Onlara zorbalık eden efendilerine sımsıkı bağlı kalmak, ancak iyilik eden Tanrı’ya isyan etmek, İsraillilerin bir alışkanlığıydı.

İsrailliler o kadar büyük hatalar yaptılar ki! Mesela Musa dağa, Tanrı’yla konuşmak üzere çıktığında, buzağı yapıp taptılar. Bakın ayet onları nasıl tasvir ediyor: “Harun altınları topladı, oymacı aletiyle buzağı biçiminde dökme bir put yaptı. Halk, “Ey İsrailliler, sizi Mısır’dan çıkaran Tanrınız budur!” dedi. Harun bunu görünce, buzağının önünde bir sunak yaptı ve, “Yarın RAB’bin onuruna bayram olacak” diye ilan etti. Ertesi gün halk erkenden kalkıp yakmalık sunular sundu, esenlik sunuları* getirdi. Yiyip içmeye oturdu, sonra kalkıp çılgınca eğlendi” (Çık. 32:4-6). Musa gideli kısa bir süre olmuştu ama İsrailliler hemen put yapıp ibadet etmeye başladılar. Daha sonra sürekli homurdanan, mızmızlanan bir halk görüyoruz. Pavlus’un da belirttiği üzere Tanrı, bir günde 23.000 kişiyi yok etti.

Ancak mezmur yazarı özellikle burada bir başka alçakgönüllülük örneği sunuyor. Yazar, günaha bahane veya kılıf bulmuyor. İnsanoğlunun suçları Tanrı’nın gözleri önündedir. İsrail sürekli günah işledi! Orada günah, burada günah, şurada günah! Bir an bile vaz geçmedi günahından! Sonra da “Tanrı neden öfkeli?” Neden acaba?

Onca iyilik yapıp onları kurtardı, ancak onlar ihanet ettiler. Besle kargayı oysun gözünü. Ancak mezmur yazarı teslimiyet sözlerine devam ediyor ve “Farkındayız ne yaptığımızın, affet bizi” diye yalvarıyor. “Kim bilir gazabının gücünü? Çünkü öfken sana duyulan korku kadar güçlüdür.” Musa, Mısır’dan Çıkış 3.bölümde yanan çalıda Tanrı’yla konuştuğu zaman, tir tir titriyordu, çalıya bakamıyordu bile! Korkuyordu çünkü kiminle muhatap olduğunun farkındaydı.

Bizler bugün ibadet ederken, yine aynı Tanrı’nın karşısına çıkıyoruz. Bizler bugün ibadet ederken artık pofuduk, şirin, ponçik bir Tanrı’ya dönüşmüş birisinin karşısına çıkmıyoruz. Bizler, Harun’un oğullarını, kafalarına göre ibadet etmeye kalktılar diye anında yok eden Tanrı’nın karşısındayız. Bugün, aynı Tanrı’ya ibadet ediyoruz.

Mezmur yazarının alçakgönüllü sözlerinden sonra, bilgelik için yalvardığını görüyoruz.

#3: Bilgelik Duası (12-17)

Bu yüzden günlerimizi saymayı bize öğret ki, Bilgelik kazanalım. Vazgeç, ya RAB! Öfken ne zamana dek sürecek? Acı kullarına! Sabah bizi sevginle doyur, Ömrümüz boyunca sevinçle haykıralım. Kaç gün bizi sıkıntıya soktunsa, Kaç yıl çile çektirdinse, O kadar sevindir bizi. Yaptıkların kullarına, Görkemin onların çocuklarına görünsün. Tanrımız Rab bizden hoşnut kalsın. Ellerimizin emeğini boşa çıkarma. Evet, ellerimizin emeğini boşa çıkarma.

Bu noktada Mezmur yazarı Tanrı’dan bilgelik istiyor ve isteme sebeplerini de sıralıyor. Musa, günleri saymanın, ölümü anımsamanın, bilgelik olduğunu vurguluyor. Musa, adeta tövbe ediyor halk adına ve “Vazgeç öfkenden ve bize bilgelik ver, acı kullarına” diyor. Mezmur yazarı bilgeliği şüphesiz ilahi bir amaç için istiyor ve şöyle devam ediyor sözlerine: “Sabah bizi sevginle doyur, Ömrümüz boyunca sevinçle haykıralım. Kaç gün bizi sıkıntıya soktunsa, Kaç yıl çile çektirdinse, O kadar sevindir bizi. Yaptıkların kullarına, Görkemin onların çocuklarına görünsün. Tanrımız Rab bizden hoşnut kalsın.

Yani eğer Tanrı İsraillilere bilgelik verirse, yürekleri sevinçle dolacak, sevinçle haykıracaklar, sevinecekler! Böylece Tanrı’nın görkemi şimdiki ve gelecek nesillere görünecek ve Rab onlardan hoşnut kalacak.

Sevgili kardeşler, bugün Hristiyanlar olarak bizler bu bilgeliğe sahibiz. Koloseliler’de 2:3’te açıklandığı üzere bizler “Tanrı’nın sırrını, yani bilginin ve bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Mesih’i” tanıyoruz. Bizler O’nu tanıyoruz ve O’na aitiz. O bizim dostumuz, kurtarıcımız, Tanrımız, kahinimiz, kralımız ve peygamberimizdir. Mesih, bizim her şeyimizdir. Bizler O’nu tanıyoruz ve bu nedenle sevinçle bu muhteşem müjdeyi haykırabiliriz.

Sonuç: Uygulama

Ey Tanrı’nın kilisesi, okuduğumuz bu mezmur, aslında bizim kurtuluşumuzla da ciddi paralelliklere sahiptir. Bizler Tanrı tarafından hiç hak etmediğimiz şekilde kurtarıldık. Biz O’nu tanımazken, O’nu sevmezken, O’ndan nefret ederken O bizi kurtarmayı tercih etti. Taştan yürekleri alıp, yerine etten birer yürek verdi. İsrailliler Mısır’da nasıl köle olarak yaşadılarsa, bizler de günahın kölesi olarak yaşıyorduk. Musa nasıl Çıkışın öncüsüyse, Mesih de bizim kurtuluşumuzun öncüsüdür. Tanrı, mükemmel lütfuyla, kim olduğumuza, cinsiyetimize, dış görünüşümüze, irademize, aklımıza ve zekamıza bakmayarak bizleri kendi sevgisiyle kurtardı! Bizleri kurtarması şart değilken, sevgiyle kurtarmayı tercih etti.

Ancak buna rağmen bizler, tıpkı İsrail gibi günahta yaşamaya devam ettik. Evet, Tanrı’nın halkı olarak yaşıyoruz ancak büyük günahlarla da sürekli karşı karşıya kalıyoruz. Günah işlemeyen kimse yoktur, değil mi? Bizler de tıpkı İsrailliler gibi bazen putlara taptık. Bu putlar muhtemelen taştan, ahşaptan veya demirden yapılmış putlar değildir. Kariyerimiz, paramız, eğitimimiz, mülkümüz veya diğer şeyler olabilir. Yüceltilmemesi gereken şeyleri olabildiğince yücelttik. Üstelik yanlış şeylere umut bağladık. Mısır’dan Çıkış sonrasına baktığımız zaman İsrail kendisine beşer bir yönetici istedi Tanrı’dan. Önce hâkime sahip oldular, sonra da krala. Ama yine günah, yine günah! İsrail, çevresindeki putperest halklar gibi farklı şeylere umut bağladı.

Sevgili kardeşler, bizler de bugün çok farklı şeylere bağlayabiliyoruz. İnsanlar olarak, hazır 2022 yılını geride bırakmışken, çok da uzağa gitmeyerek geçtiğimiz yılı anımsayın. Kimlere umut bağladınız? Refahınız için kimlere umut bağladınız? Patronunuza mı? Eşinize mi? Siyasetçilere mi? Sporculara mı? Kime? Sevgili kardeşler, insanlar olarak Tanrı’nın yasasını ihlal ettik ve kuşkusuz O’nu öfkelendirdik. Tanrı dışındaki herkese umut bağladık! Büyük sıkıntılar çektik, hatalar yaptık.

Ancak şimdi, Tanrı’nın lütfuyla yeni bir adım atmanın vaktidir. Sevgili kardeşler, bizler Tanrı tarafından Mesih için kurtarıldık. O, kendi kanını dökerek bizleri günahtan özgür kıldı ve kurtuluşumuz için gerekli olan her şeyi bizlere bahşetti. Şimdi Mesih’e sahip olduğumuza göre O’na koşmaktan, O’nun önüne gelip ibadet etmekten başka bir çaremiz yok. Bu nedenle, Tanrı’dan bilgelik istemekten korkmayın. O’ndan bilgelik isteyin ki, hayatınız sevinçle dolsun. Hayatınızdaki problemler olduğunda, O’nun bakış açısıyla bakabilin diye bilgelik isteyin O’ndan. Sevinç dolsun yüreğiniz ve gelecek nesiller sizin sevincinize ortak olsun.

Yeni yılın bu ilk gününde, gelin günahlarımızdan, kronikleşmiş ve alışkanlık haline gelmiş günahlardan vazgeçelim. Bahsettiğim günahlar, çeşitli bağımlılıklarla sınırlı değildir. Dünyaya güvenme alışkanlığı, insanlara güvenme alışkanlığı ve Tanrı’yı anında başka şeylere değişme alışkanlığından vazgeçelim. O’nun huzuruna tıpkı Musa’nın yaptığı gibi O’nun iyiliklerini anarak, kendi günahımızı görerek ve günahımızdan tövbe ederek çıkalım. O’ndan ilahi bilgelik istemekten vazgeçmeyelim. Çünkü kurtuluşumuzun temeli, “bilginin ve bilgeliğin bütün hazinelerinin saklı olduğu Mesih’tir.”

O’nun bilgeliğini aldığımızda, hayata O’nun gibi bakacaksınız; O’nun bilgeliğini aldığınızda, O’nun gibi üzülecek, O’nun gibi sevineceksiniz. Seven bir baba, çocuklarına faydalı olan şeyleri verir. Yüce Tanrımız da sizin huzurlu bir yürekle yaşamanız için gerekli olan her şeyi size vermiştir ve vermeye devam edecektir. O, ellerinizin emeğini boşa çıkarmayacaktır.

Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adında. Âmin.

 

 

Dua

Yüceler yücesi Tanrımız. Sana, bu yeni yıl için minnettarız. Yeni yılda bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz ama sen biliyorsun. Yaşayacağımız olumlu veya olumsuz şeyler için yüreklerimizi ve zihnimizi hazırla diye dua ediyorum. Her ne koşulda olursa olsun, senin hikmetinle hareket edelim diye dua ediyorum. Senin hikmetin olmaksızın, bizler akılsızız. Bize, seni hoşnut edecek yaşamlar sürmemiz için destek ol, yardım et. Mesih’in kutsal isminde. Âmin.

Başka Sormak İstediğim Bir Şey Var...

Bize Bir Mesaj Yollayın

MESAJIN KONUSU

13 + 4 =