Yazan: Toğrul Salamzade

Üçlü Birlik

Üçlü-Birlik, Hristiyanlık inancında bel kemiği görevi yapan öğretilerden biridir. Hristiyanlık dışındaki dinler, tarikatlar veya kült gruplar Üçlü-Birliği kabul etmeseler de, Kutsal Kitap’ta bu öğretiyi görmek kesinlikle mümkündür. Hem Eski hem de Yeni Antlaşmada Tanrı kendi halkına seslenmiş ve kendisini açıklamıştır. Başka bir deyişle, Tanrı kendisini Kutsal Kitap’ta bizim O’nu bilmemizi istediği tarzda açıklamıştır.

Üçlü-Birlik öğretisi Tanrı’nın tek olduğunu vurgular. Kulaktan kulağa dolaşan bazı bilgilerin aksine, Hristiyanlık tek tanrıcı bir dindir, yani monoteist inanca sahiptir (Yakup 2:19). Ne var ki, ezeli ve ebedi varlık olan, yeryüzünü ve bütün evreni yaratan, görünen ve görünmeyen her şeyi var eden Tanrı, sınırlı insan düşüncesiyle kavranacak kadar küçük değildir. Var etmiş olduğu insanları iyi tanıyan Rab Tanrı, kendisini bize anlayabileceğimiz biçimde açıklamıştır. Üçlü-Birlik, tek varlık olan Tanrı’nın üç Kişide olduğu öğretisidir. Bu üç Kişi, Baba ve Oğul ve Kutsal Ruh’tur. Tanrı, O’nu bu şekilde kavramamızı istediği için Kutsal Kitap’ta da kendisini bu şekilde açıklamıştır. Örneğin, İsa Mesih’in ölüp dirildikten sonraki sözleri Hristiyanları göreve çağırmanın yanı sıra, Üçlü-Birliği açıklamaktadır:

“Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz edin.” (Matta 28:19)

Yukarıdaki ifadede geçen “adıyla” kelimesi, Üçlü-Birliğin üç Kişi, ancak tek Varlık olduğunu göstermeye yetiyor. Bunun dışında, İsa Mesih’in vaftizi sırasında da bu üç Kişiyi görmemiz mümkündür:

“O anda gökler açıldı ve İsa, Tanrı’nın Ruhu’nun güvercin gibi inip üzerine konduğunu gördü. Göklerden gelen bir ses, “Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum” dedi.” (Matta 3:16-17)

Burada Oğul vaftiz oluyor, Kutsal Ruh güvercin gibi Oğul’un üstüne konuyor ve Baba göklerden sesleniyor. Görülebileceği üzere burada Üçlü-Birlik çok bariz bir biçimde kendisini açıklamaktadır. Ayrıca, bu öğreti yalnızca Yeni Antlaşmada değil, aynı zamanda Eski Antlaşmada da mevcuttur. Yeşaya peygamberin kitabındaki şu ayetler, birçok şeyi açıklayan niteliktedir:

”Yaklaşın bana, dinleyin söyleyeceklerimi: Başlangıçtan beri açıkça konuştum, O zamandan bu yana oradayım.” Egemen RAB şimdi beni ve Ruhu’nu gönderiyor. Sizleri kurtaran İsrail’in Kutsalı RAB diyor ki, “Yararlı olanı size öğreten, Gitmeniz gereken yolda sizi yürüten Tanrınız RAB benim.” (Yeşaya 48:16-17)

Ayetlerin yazılı olduğu bağlama ve bölümün başlangıcına bakıldığı zaman, konuşanın RAB Tanrı olduğu görülmektedir (Yeşaya 48:12). Böylelikle burada, aslında RAB Tanrı’nın var olduğu üç Kişiyi de görüyoruz. Bunlar gibi daha birçok ayet Tanrı’nın Baba Oğul ve Kutsal Ruh’ta var olduğunu gösteriyor ve bu üç Kişi ne birbirinden alçak ne de üstündür. Tabiat bakımından birbirlerine eşittirler.

Üçlü-Birlik Öğretisinin Önemi

Yukarıda belirtildiği üzere yüceler yücesi Tanrı hemen kolayca kavranabilecek bir varlık değildir. Westminster İnanç Açıklaması, Tanrı’yı şu sözlerle açıklıyor:

“Diri ve gerçek olan, varlıkta ve yetkinlikte sınırsız ve tümüyle pak olan Ruh, gözle görülemeyen; bedeni ya da farklı kısımları olmayan, doğasında tutkularına göre farklılık göstermeyen; sınırsız, değişmeyen, ebedi, kavranılamayan, her şeye gücü yeten; en bilge, en kutsal, en özgür, en mutlak olan; her şeyi en doğru ve değişmez olan isteğine göre kendi yüceliği için yönlendiren; en sevecen, en lütufkar, en merhametli, en sabırlı olan, iyilikte ve gerçekte bol olan, günahları, suçları ve kötülükleri bağışlayan; kendisini itinayla arayanları ödüllendiren; hükümlerinde en adil ve en korkunç olan, her türlü günahtan nefret eden ve suçluyu asla haklı çıkarmayan yalnızca tek bir Tanrı vardır.”[1]

İnanç açıklamasının da belirttiği üzere tüm bu nitelikler Tanrı’nındır. İnsanoğluTanrı’yı tam olarak kavrayamaz. Peki o halde birisi çıkıp “Kavrayamadığımız şeyi ne diye kabul edelim ki? Bunun bize faydası ne?” diye bir soru sorabilir. Bunun iki yönlü cevabı vardır: (1) Tanrı kendisini Kutsal Kitap’ta bu şekilde açıklamıştır; yani böyle inanmamızı buyurmaktadır ve (2) Üçlü-Birlik Tanrı’nın insanları ne kadar çok sevdiğini göstermektedir.

En Büyük Sevgi

İncil’in en can alıcı ayetlerinden birisi, Yuhanna 15:13 ayetidir: “Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur.” Bizlere “dostlar” olarak seslenen Mesih (Yu. 15:15), canını bizler uğruna verdi. Canını feda etmesi bizleri ne kadar büyük bir sevgiyle sevdiğini gösteriyor. Bu durumda, Tanrı’nın sevgisiyle ilgili onlarca, hatta yüzlerce ayetin var olduğu Kutsal Kitap Tanrı’nın sevgisini bizlere nasıl kanıtlıyor olabilir? Eğer Üçlü-Birlik doğru ise (ki Hristiyanlar olarak doğru olduğunu kabul ediyoruz), o halde yüceler yücesi Tanrı hakikaten de bizleri “En Büyük Sevgi ile Sevmiştir” çünkü çarmıhta canını veren Oğul Tanrı’ydı, yani Üçlü-Birliğin ikinci Kişisiydi.

Yok eğer Hristiyanlık karşıtı dinlerin, tarikatların iddia ettiği üzere Üçlü-Birlik gerçek değilse, o halde Tanrı bizleri en büyük sevgisiyle sevmemiş demektir. Tanrı’nın sevgi olduğunu söyleyen Kutsal Kitap’ta O’nun yüce sevgisine tanıklık ediyoruz. Bizler hak etmediğimiz halde O’nun lütfuna eriştik, O’na yine O’nun sayesinde iman ediyoruz ve kutsallaşma yolunda O bizlere yardımcı oluyor.

Pavlus’un Efesliler mektubunda Baba Oğul ve Kutsal Ruh’un kurtuluşu hak etmeyen bizler için nasıl gerçekleştirdiği yazılıdır. Şöyle ki, Baba bizi seçti (1:4), Oğul, yani İsa Mesih kendi kanı vasıtasıyla bizi kurtardı (1:7) ve Kutsal Ruh “Tanrı’nın yüceliğinin övülmesi için Tanrı’ya ait olanların kurtuluşuna dek” bizleri mühürledi (1:13, 14). Bunların hepsini yapan Tanrı’nın ta kendisidir. Bizler de O’nun akıl almaz yüceliğini aynadaki silik bir görüntü gibi görsek de (1.Korintliler 13:12), bu muhteşem işleri için O’na minnettar olmalıyız. Üçlü-Birlik, Tanrı’nın gerçekten de sevgi olduğunu kanıtlayan bir öğretidir.

[1] Westminster İnanç Açıklaması II.I